taşlaşmış topraklarda can çekişip yanarken
ak güllerin kökleri
dağlar kör bıçak gibi dildi kızıl gökleri
irin ve kanla doldu gecenin sarnıçları
toprak ki ham demirdi bakır kazandı gökler
nasır tuttu anamın dualı avuçları
yorumsuz sükûtlarda görücüsü geciken
ergen kızların
dileklerini emen o kaypak yıldızların
dağlara değiyordu eteğinin uçları
coşturmaz bu pınarı yanık tenlerin teri
gözyaşıyla mı dolsun kızların bakraçları
tutsak sevdalarına prangalar vurulmuş
yaralı gönüllerin
ırmakları kurumuş, suyu bitmiş göllerin
balçığına saplanan kamıştı kulaçları
yorgun bir korkuluğum beklerim bahçelerde
meyveleri çalınmış kurumuş ağaçları
sahibini arayan gölgeler orta yerde
soyunmuş umutlardan
doğ artık yorgun güneş ışık sağ bulutlardan
yıldızlar mı emzirsin karanlıkta açları
vakitsiz sağanak yemiş bir harman yeri gönlüm
tersine esmiş balkar yel götürmüş teçleri
gecenin günahından kaçarken güneş
gölgesine takıldı
karlı yüce dağlarda gök ateşler yakıldı
eridi yağmur oldu bulutların saçları
geceden utanmaktı tut ki bütün suçları
güne kurban ettiler kınalayıp koçları
geciken yarınların utancını taşıyan
kan kızılı şafakta
gölgeler lime lime zamanı doğramakta
saatlere dolatıp çan sesli sarkaçları
yitik gülücüklerin kırıldığı gözlerde
çocukların mirası babaların suçları
Kayıt Tarihi : 17.11.2021 15:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!