'Sana tüm benliğimle... Mektepsin sen...
Neresi olursa olsun, benimlesin her vakit!
Dipte,
Kökenlerin içimde öyle dipte ki,
Soyumda yarata yarata ilerledikçe,
Filizlenir bin çeşit yeşil de,
Tükenir dilemmalarım bin çeşit ebrulide,
Gayeyim, güneşim, çokluğum,
Sana koşuşturan ırmağım, pırıl pırıl arkana dizilerek...'
Sevdalandı mı?
Yakalandı mı?
Gönülden çıkardı mı güneş sonuncu olmayı yoksa...
Yel sıkı esiyor, inanmadığım derecede!
Söyleyin!
Niçin karıştı, söyleyin?
Arı denizleri çağrıştırınca, neden aksim çalındı...?
Semalar inlese de, dualarla bir nefeste,
Sema darmadağınık oldu,
Kuzeyi ayaz çarpmış, soldu güller gibi.
Esen şubesi kurtuldu,
Tutuştu deniz, göğsüne düşen coşkunluk kumaşıyla, benzedi tuz çanağına...
Ezilerek sükut ederken çaresizlikten batmış, kuraklıktan dibe vurmuş,
Abıhayat çeşmesi avuçlarından, deniz verdin ağzıma...
Dipte ve en zayıf aralıktan temin ettiğin,
Bulaştırmadın seviye şehveti,
Bendim karartan, özüne yayılan, damla damla.
Yanıma yaklaş,
Bakışlarına yavaşça uzattığım çıpa, bakışlarım diliyor sual ederek,
Sersem... Çekingen...
Öncesinde tününe bulunmuyor sabahlar, nereye çarpıyordu ışığın...
Aydınlık oluyor üzüntüler sundurmada,
Nerenin deniz yüzeyine yükseliyordu karalar?
Kenarın tenhaları nerede,
Kapıldığı dalgalar nerede,
Kamer ziyası yatışıyordu, akan damlalar nerede,
Ümit bitiyordu, polip kolları nerede?
Denizlerde... Sevin nerede???
Affet,
Bir sual daha, yanıtını hatırlamadığım,
Bakışların ahenk mevkisi.
Ozan doğar mıydı?
Tünler tükenseydi,
Tan sökseydi,
Gecenin rüzgarı sabaha varsaydı...
Kayıt Tarihi : 16.7.2022 20:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!