Yağmur damlaları camımla oynaşırken, elimde dumanı tüten kahvem gecenin ışıklarına dalıyorum. Seyrediyorum gece hayatını. İnsanlara parlak gelen yaşamın kaldırımlarını.
Bir adam geliyor uzaktan. Sokak lambasıyla selamlaşıp, ayaklarının üzerinde durmaya çalışarak. Belli bugün felekten bir gün çalmış. Feleğin ondan çaldıklarına karşın tek bir gün dudağında ki ıslıkla.Daha dikkatlice bakıyorum mutlu sarhoşa.Acaba bekleyenleri var mı? Gözümde bir sahne beliriyor birden. Küçük bir odada kuru ekmeğini çorbaya katıklamış. Sonrada yüreğinin korkulu atışları eşliğinde, yorgan altında hayallere dalmış çocuklar. Bir köşede sessizce mutlu aile dizilerini izleyip hayallere dalmış, sarhoş kocasını bekleyen bir eş.Kim bilir.Hayallerle beraber onu hem aklımdan çıkarıyorum hem de görüş açımdan.Sıcacık kahvemden bir yudum alıyorum.Kulağımda çınlayan acı bir çığlık.Hemen başımı kaldırıp gecenin ışıklarında arıyorum sesin sahibini.Köşe başında bir kadın yerlerde sürünüyor acı çığlıklarıyla.Başında üzerine çöreklenmiş sanki kum torbasında çalışan şişman dev gibi bir adam.Biraz merakla birazda korkarak iyice yanaşıyorum cama.Genç bir kadına benziyor yerde çırpınan.Saçları sarı bukleler halinde,yüzü ise elbisesinin rengini almış çehresi kaybolmuş.Aklıma birden şu soru geliyor güzel mi acaba kırmızılıkların arasında kaybolan yüz.Saçmalıyorum işte kadın canı derdinde ben neyin.Bağrışı yırtıyor havayı,kaldırımları titretiyor.
- İmdat yardım edin bana.
Kimse oralı olmuyor.Görenler kaçamak gözlerle olayı izlemeye devam ediyor.Adam da işine devam ediyor tabi sanki bir heykel yontuyor.
- Orospu benden saklarsın ha! Dersini vereyim de gör.
İçim parçalanıyor.Ne umutları vardı.Gençliğine güvenerek sığdırdığı hayaller.Şimdi bir gorilin elinde kaybolup gidiyor gençliği.Son çığlığa karışıyor siren sesi.Yere yıkılıyor hayata dair son umutlarıyla.
Polis arabası geliyor sonun da. Bir itişme başlıyor adamın hem şaşkınlığı hem de hala hırsını alamamanın verdiği çırpınış arasında arabaya tıkılıyor.Kadının cansız bedenine son dokunuş ve işlem tamam üzerine serilen bir gazete kağıdı.
Evimin emniyetine daha çok çekiyorum kendimi.Tutuğumdan habersiz bırakıyorum nefesimi.Bir ‘’ohhhhhhhhh’’ çekiyorum.’’Güvenli evim’’İçimin buzunu çözmek için.Büyük bir yudum alıyorum kahvemden.Boğazımı yakışını hissediyorum zevkle.
Damlalar daha fazla dövmeye başladı camımı.Biraz huzur için gözlerimi kapatıp,koltuğuma gömülüyorum.Gökyüzünün müziğini dinliyorum.Bazen hırçın bazen de sesiz uysal damlaların melodisini.Bedenimi uykunun kollarına bırakırken,küfürlerle açılıyor gözlerim.İşte insan oğlunun merakı rahat durur mu yerinde. Cama dayıyorum alnımı.Damlaların arasından yeni olayların tahlilini yapmak için.Üç tane çocuk başlarını gömdükleri torbalar arasında hayatı daha başka görmeye çalışarak devam ediyorlar yollarına.Gecenin karanlığına kadar çalışıp,yorgun argın evlerine dönmeye çalışan insanlara çatmaya başlıyorlar.
- Ağabey bir ekmek parası ya açım.
- Git başımdan diye bir karşılık.
Hızlı adımlarla kaçmaya çalışan adamın arkasından bin bir türlü küfür.Neden buradalar şimdi.Sıcacık yataklarında olmaları gerekirken ciğerlerine kadar çektikleri bali ile hayatlarını çürütmeye çalışıyorlar.Aslında belli neden böyle oldukları anne ve baba.
Gecenin sesleri bunlar işte.Gecenin ışıkları arasında her gün aynı senaryolar yaşanıyor.Hatta daha beterleri yaşanıyor yaşanacak da. Bizlerde belki camların arkasında yada kaldırımların arasında gecenin ışıklarına dahil olup.Yaşayıp gideceğiz bu alemde…
Kayıt Tarihi : 14.1.2010 21:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Gerçekten öyle... anlamlıydı yüreğinize sağlık arkadaşım
TÜM YORUMLAR (1)