Gecen senenin bu günüydü.Geçen sene cumartesiydi bu sene pazar tek fark bu sanırım.Geçen senede, gecede dolunay varmıydı acaba? hatırlamıyorum.Tam bir sene olmuş bu gün, bu şehre geleli.Ne çabuk geçti mi demeliyim, geçmek bilmedi mi? isminde de olduğu gibi geçen seneydi, geçti....Şehre ilk girdiğimde gözüme çarpan şey kaleydi.Mardin kalesi.Bütün heybetiyle durmaktaydı karşımda.Şimdi içindeyim kalenin.Ne hatıraları var acaba neler gördü neler ve kimlere mesken oldu bu kale.Yunus peygamberin bile bir süre kaldığı söyleniyor.Ne krallar ne prensesler yattı bu taştan duvarlar arasında ve kim bilir mardinin en yüksek tepesinden bakınca mezoptamyaya ne kadar kibirlendi acaba insanoğlu.Çünkü bir sığınak gibi kale burdan bakınca insan, herşeyden korunur sanıyor.Ölümdende korur mu kale? .Hemen aklıma ayeti kerime geliyor: ' Nerede olursanız olun, ölüm size ulaşır. Hatta sağlam kalelerde bulunsanız bile '
Demekki kale koruyamıyor Ölümden.
Sadece insanlar için değil,evler içinde sığınak gibi kale.Kalenin yamacına sıralanmış bir şekilde duruyor hepsi tıkış pıkış ve kenetlenmişler birbirlerine.Sanki bir şeyden korkup siper almışlar.Sebebi ney acaba bu korkunun?
Ucuna bi masa kurup oturdum.Yanımda bi paket sigara bir demlik çay.Birde, bir ihtiyar olsun isterdim, yüz küsür senedir dünyada olan benden daha çok yağmur ve kar değmiş vucuduyla, saçı sakalı ağarmış elinde bir baston ve herşeyi benden çok yaşamış bir bilge.Ama ben, ne soru sorayım nede konuşayım istiyorum O anlatsın uzun uzun hemde hep aklımdakileri anlatsın beni bana anlatsın istiyorum.Karşılık vermeden, araya girmeden dinleyecek kadar vaktim var bu gece.
Anneler günü bu gün.Birileri ilan etmiş bizde uyuyoruz bu ilana.Zaten hayatımızın bir kısmı başkalarının ilanlarına uymakla geçmiyor mu? Anneler...., dünyaya gelme sebeblerimiz.Bir parça düşünüyorum beni dünyaya getiren aneneyi ve sonra belki bir gün çocuğuma anne olacak anneyi ve sonra diğer anneleri.Kutlu olsun anneler gününüz.Aradım annemi, gününü kutlamak için.Benden önce davranmış biri (ortağım,dostum,kardeşim) bir hediye yollamış.Saol kardeşim inceliğin için.
Burda geçirmem gereken az bir zaman kaldı belkide buraya ait olmadığım için alışamadım buraya.Belkide birilerine verdiğim ödünç bir zamandı bu sene.Kimin mennuniyeti içindi? bilmiyorum.Bir başkasının omzuna koyduğu yıldızlar beni niye ilgilendirmeliydiki bu kadar? Değişmesi gereken ne çok şey var diye geçiriyorum aklımdan.Değiştirecekmiyim,değiştirebilecekmiyim yoksa değişecekmiyim.Yada değiştirmek için çaba gösterecekmiyim.
Ne garip kasvetli bir gece bunca hüznün bir sebebi olmalı hemde bir değil birden fazla.Hırsızlar cirit atıyor bu gece.Gene yıldız kaydı.Neden kayar yıldız bilirmisin aşıklar dilek tutsun diye değil.Korumakla yükümlü olduklarını korumak zorunda olanlar vardır.Bilginin muhafızları vardır.Hırsızlar için kayar o yıldız.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta