Gündüzleri yaşarken seninle güneşimi söndürdüm kendi ellerimle.Şimdi loş bir dünyada dilimin tüm tat duyularını kaybetmiş bir gri portreyim.Ve birden dünya kararıyor ve sen yıldızı oluyorsun sahip olduğum gökyüzünün.Ne fayda biliyorum elimi uzatsam tutamayacağım, yalnızca seyrediyorum.Ne zaman gözümü kapatsam, vazgeçsem gökyüzüne dair hayallerden bana yaklaşan bir ay oluyor,üzerime yapışan ışıklarını hissediyorum.O an bir kabusla, yıldızımın kaydığı bir kabusla açıyorum yine gözlerimi ve bana yaklaşan tüm ışıklara ayna tutuyorum,şiddetle uzaklaştırıyorum.
Gecemden ve yıldızımdan geçemiyorum.Ben galiba karanlıkları seviyorum.Dedim ya Karagözlüm,gözlerinde yakalamıştım en derin karanlığı ve o günden beri senden öte sevdalısı oldum karanın,karanlığın...Öyleki artık,gecemde yıldızımdan uzaklaşıyorum,kafamı çeviriyorum yıldızsız sade gecelerime.Yıldızsız,ışıksız ve sensiz...
29.10.2002
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta