Topyekün,şu mahalle...
Benim...dedi. Mersedesli,
Kel,kerli felli,iyi giyimli...
Göbekli adam...yaşlı gecekonducu
Abdurrahman Efendi’ye...
-Ama...Beyim...Ben,
Yıllarımı verdim,bu viraneye...burası evim...herşeyim...
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
O kadar içten ve olduğu gibi yazmışsınız ki, kendimi sanki onların yanında konuşmaları dinler vaziyette buldum ve çok etkilendim . Yüreğinize sağlık muhteşem bir anlatım olmuş
Saygılarımla
Gülay Oğuztürk
Mezar taşıma yazacaklar. Bahçe dedi dedi edemeden öldü. Tebrikler şiire. Sevgiler
Müstakil evlerini üç kuruş uğruna yapsatçı
tayfasına verip kendi betonlarının içinde boğulanlara güzel bir ibret vesikası..
Baba evini zamanında bende verdim, şimdi bahçe yerine balkonda karga gibi oturup komşunun kiremitlerini seyrediyorum..Teşekkürler şair.
sevgi ve selamlar.
Çok içten ve anlamlı bir yorumlama ile harıka bir çalışma olmuştur.Tebrik ederim. sayın Ekrem Bozkurt.
Mürsel Adıgüzel
Ne kadar içten ve mert...
Çok...
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta