GECE SAÇLI KADIN
Söyle gece saçlı kadın;
Hangi şaşmaz yolda yanıldın?
Kaç dönemeci vardı ki, yolu kısa sandın?
Yürüdün, yoruldun takatin bitinceye kadar arşınladın.
Söyle zifir saçlı kadın ;
Bu akşam yüreğinde kaç acar sancı ağırladın?
Kaç kadim yolcu uğurladın?
Ve yıkılmadan ayaklarını yere bastın?
Hangi kara taşa, bağrında hayat verdin?
Susma söyle, kaç kifayetli sözden caydın?
Şeytana cenneti anlatmayı kolay mı sandın?
Hayatında kaç güzel rengi gökkuşağına kaptırdın?
Pervane sanıp kaç kelebeği narında yaktın?
Aşkın gözlerine mim çeken elleri kızıl şarapla yıkadın...
Oysa şaraba kan karışmıştı, anlamadın.
Kaç gece dua temennisiyle günah çıkararak sabahladın?
Susma söyle keder saçlı kadın;
Saçlarının rengini sevdandan mı, kaderden mi aldın?
Gözlerindeki sağanağı Nil’den mi çaldın?
Sırtındaki bıçağı Sezar’dan, yüreğindeki harı yedinci katın kırkıncı odasından mı sırladın?
Söyle gece saçlı kadın;
Hayatı milyona bölüp nasıl tek parça halinde nefes aldın?
Susma öyle, konuş gece saçlı kadın;
Aynaya sırtını dönüp nedir kendine bu kaş çatmaların?
Neden tırnaklarınla kanatıp seyre dalarsın?
Bırak kabuk tutsun yaraların.
Yüreğindeki kale-bent-ler bir bir can çekişirken burcun dibinde,
Nasıl kabullerin en ekberine sığınıp sükut kaldın?
Yılan kertenkeleden alınma zehrini damıtırken zihnine, başa çıkamazsın melul dilinle
Kum tanımazken gelinciği,
Çöle baharı anlatmayı kolay mı sandın?
Hangi körpe çağda çocukluğundan fersah fersah uzaklaştın?
Sevinçlerini, coşkularını hangi örümcek ağına kaptırdın?
Kaç gece ölüm provasına cellattın kollarında yattın?
Söyle gece saçlı kadın;
Ruhunun naaşını hangi gecenin şafağında musallaya yatırdın?
Öyle sükut durma!
Söyle, kaç bayramsız arife yaşadın?
Kaçıncı ihanette kırılan hayallerini yen içinde bıraktın?
Ufalanan can parçalarını okyanustan toplamayı kolay sanıp
Kaç vurgun yedin?
Ah gece saçlı kadın!
Şahmeran'a vefa/yı anlatmayı kolay mı sandın?
Nimet Öner......
Kayıt Tarihi : 6.1.2014 20:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tükendiğim, celladımın boy gösterdiği sancılı bir geceden... Bahor, Antakya yöresine ait kötü ruhları kötü enerjileri uzaklaştırdığına inanılan ateşte tütsülenir.. Üzerlik tohumu, doğu Anadolu bölgesinde dağda yetişen bir bitkinin tohumları aynı bahor gibi kötü enerji uzaklaştırıp aynı zamanda nazarı önleyen bir bitki. Kale-bent, eski zamanlarda kale bekcisi cezasına çarptırılan asker demek.
Kaç gece ölüm provasına cellatın kollarında yattın?
Yürekten kutlarım Nimet Hanım,şükranlarımı sunarım.
TÜM YORUMLAR (21)