Bunu uzun zamandır düşünmekteydim:
Varoluşum karşısındaki yenilgim,
Sadece ve sadece boş bir inançtı.
(Dışarda insanlar gülüp, oynuyorlardı)
Yüzümü okşayan o ılık akşam yeli;
Neden bu uzatmaları oynama hissi?
Uzun boylu, yorgun bir genç bayan
Yakınımda söylenmekte, ona bakarak...
" Çıldırtıyor beni ah çıldırtıyor,
Öylesine yaşamak. "
Ölümsüzlüğün yokuşundan koşar adımlarla indim:
Hep de kendinden kaçılmaz ki...
Işıklı panolar, çocuksu bir his.
Lunaparktaki penaltıcıda sıska bir kaleci
Biliyorum yalnızlığım onunkiyle eşdeğerdi
Delik eldivenleri ozonu hatırlatıyor
Niye hep saha ve seyirci avantajı güçlüde?
Bu korkunç bir şike, hem de bile bile...
Hak verdim, amaç nankörlük değil ama,
Zoruma gitmiyor değil zorla yaşamak.
Sırtıma eyeri koyanlara
Bu ne biçim vefa borcu?
Loş sokaklarda piyano sesleri
Özgürce... Besbelli kulaktan çalıyor.
Yalnızlığın tuşlarında gezinen örümcek
Bilmemezlikten geliyor ama;
Siyah ve beyaz gibi gri tuşlar da var
Bu dünyada.
Her gece başka bir rapsodiyle,
Yaşamın belirsizliğinin zevkine varıyorum.
Kayıt Tarihi : 30.7.2016 18:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!