Kara gecenin aydınlık pencereleri
Karardı birer ikişer.
Geriye kaldı bir çift kedi gözü..
Anlaşıldı, tamam.
Çaresiz paylaşacağız geceyi
Konuşmadan.
Saat yarım.
Her şey gecenin tekelinde..
Gece güz gecesi.
İnsanlar kaygısız uyuyorlar.
Habire uyuyorlar.
Uyku gözlü bekçinin,
Geceyi yırtan düdüğü bile uyandıramıyor.
Üzerine ölü toprağı serptiğimin şehri.
Birileri aç, Birileri açıkta, bilmez misin?
Şimdi birileri açken baksın mı tokken yiyene?
Tok olan, inadına mı yesin?
Saat sıfır iki.
Şu bizim minik kelebekler İş başında yine.
Ne istersiniz ışığımdan?
Sokak lambamı örtmeyin, ne olur.
Saat sıfır üç.
Kuytudaki kedi gözleri ürkek.
Bankta yatan garip uyku utangaç.
Şimdi birileri, Acılara mı gülsün?
Ağlasın mı gülünceye kadar?
Saat sıfır dört.
Gece ıssız bir güz gecesi.
İnsanlar hala uyuyorlar.
Kelebekler çoktan gitti.
Üşüyorum.
Şimdi birileri,
Ense yapanın inadına çalışsın mı?
Saat sıfır beş.
Gece bitti.
Her şey sabahın tekelinde şimdi.
Üzerine ölü toprağı serptiğimin şehri.
Uyanıyorsun ha, homur homur..
Ne homurdanıyorsun öyle! .
Sana kızdıkça
Taşını, tenekeni tekmelemekten
Ayak parmaklarım acıyor.
Saat sıfır altı.
Bana soğuk ışıklarınla,
Şimdi ne yapacaksın, der gibi acıyarak bakma..
Önce bir tükrük savuracağım karanlığına..
Sonra dönüp bakmayacağım ardıma.
Ahmet Zekai YıldızKayıt Tarihi : 24.1.2006 01:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
her günü her gecesi, böyle.
Bu şehir beni hasta ediyor :))
der gibi.
Elinize sağlık.
TÜM YORUMLAR (1)