Eksik bırakılmış hecelerden kalma bir buruklukla giriyorum geceye...
Yıldızların aydınlık dillerini çözmeye çalışıyorum.
Uzun susuşlar gibiler,
Ne çok şey anlatıyorlar hiç konuşmadan...
Gürültü kirliliğini yok etmeye çalışanlar, sükutun incilerini yüreğinde saklayanlar gibi...
Anlatamadım sana
ne lâl yüreklerin eşsiz namelerini,
Ne de her konuşmanın anlaşılamayacağı gerçeğini...
Ne garip anlatmak istediklerimle tıka basa doldurduğum içim bomboş şimdi.
Nehirlere, ummanlara döktüm hepsini balıklar ve martılar dinlesin diye...
Gece güne kavuşmak için soyunmaya başlıyor karanlık elbisesini...
Yeni günün aydınlığı sarılıyor karanlık taraflarıma!
Caddeleri ıslık çalarak adımlıyor ruhum...
Metrobüsler tıklım tıklım,
Yeryüzü daracık,
Gökyüzü sonsuzluğa uzanıyor...
Yüzüne acı oturmuş insanların hüznü iliklerimde tepiniyor!
Yaşamın neşeli ve yüksek şarkıları var,
Yaşamın kulakları s/ağır eden ağıtları var!
Elleri var Yaşamın, her kalbe d/okunabilen,
Elleri var Yaşamın bir dokunuşla ruhları yerle yeksan eden!
Kısa ve kesik değil; uzun ve tok sesli cümlelerle anlatıyorum aleme yüceltilen ve alçaltılan hayatları,
Ve göğümü inleten nal seslerini atların...
Yorgun bir düş değilim.
Yarım bir gülüş de değilim!
Devrimler yaratılıyor gönlümün ütopyasında!
Nakıs ya hut berduş değilim...
Kaynayan kalabalıklar arasından akıp giden bir kaç adım,
hüzünlü bir tebessüm,
biraz türkü ve çokça hiçim belki herşeyin içinde...
Fazile Aşar Aydınalp
Fazile Aşar AydınalpKayıt Tarihi : 24.8.2023 19:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
dilinize sağlık
beğeni ile okudum
Teşekkür ediyorum
TÜM YORUMLAR (5)