“Gece”
Gece…
Gece nasıl düştün aklıma, fikrime, içime?
Gözlerimin içine oturdun da,
uykumu susturdun mu?
Yoksa içimde gizlenen bir yarayı mı dürttün yine?
Ben sana hep geç vakitlerde yenilirim,
gece.
Bir sessizlik gelir, önce masaya,
sonra kalbime oturur.
Ve sen bilirsin, sessizlik hep benden büyüktür.
Aklıma düşen her parça sensin.
Fikrime çöken her gölge sen.
İçime sinen her karanlık yine senin kokundur.
Bunu bil, gece.
Ben karanlıktan değil,
karanlıkta saklanan senden korkarım.
Bazen pencereye yaslanırım,
dışarıda bir ışık yanar, bir ışık söner.
Ama benim içimde yanmayan tek şey sensin.
Kapatılmış bir sokak lambası gibi
orada öylece durursun.
Ne aydınlatırsın beni,
ne de bırakırsın karanlığımda özgür olayım.
Gece…
Gece nasıl düştün aklıma, fikrime, içime?
Bir ağırlık gibi mi,
bir sır gibi mi,
yoksa yarım kalmış bir cümle gibi mi?
Bilmiyorum.
Ama biliyorum ki,
her gelişinde içimde bir şey eksiliyor.
Ben seni şiir gibi çağırıyorum bazen.
“Gel” diyorum, “otur yanıma,
hiç olmazsa karanlıkta yanımda ol.”
Ama sen hep aynı mesafedesin.
Yaklaşırsın sanıyorum,
bir bakıyorum çoktan uzaklaşmışsın.
Ve ben yine yalnızım,
sana sorular soruyorum.
Gece, neden hep sen geliyorsun da,
gündüz hiç gelmiyor?
Neden hep sen bana hatırlatıyorsun onu?
Neden hep sen,
aklıma, fikrime, içime düşüyorsun?
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 8.9.2025 21:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!