Geç kalmışlık yaşanmaktadır Şiiri - Yoru ...

'şimdi kırlarda papatya mevsimidir. 
ve her akan derenin varacağı yer masmavi bir denizdir.' 

Geç kalınmış bir şiirinize konuk oldum, olsun hiç okuyamamış 
olmak da vardı, demek ki kısmet bu güneymiş. 

Bizim memlekette özellikle baharda yağan yağmurlar çok şiddetli olur, deyim yerinde dereler birer dev ırmak olurdu, kazara kenarında bir yerlerde kap-kacak bırakılmışsa artık üstüne bir bardak su içilirdi. 

Yani sel suları önüne katar götürürdü ne var-ne yok. Aylardan haziran olmalıydı, ne gökyüzünde bir bulut, ne de yağmura işaret eden bir serinlik yoktu, yoktu yok olmasına ama ekinleri yeni biçilmiş anızlarda sığırtmaçlar görev başındayken yukarılardan bir feryat koptu ki, yer gök inledi sanki. 

Kaçın diyordu, derene uzaklaşın, sürüleri de uzaklaştırın, herkes can havliyle bir yandan suya inen sürüyü değneklerle sudan ayırmaya çalışıyor bir yandan da bu feryadın sahibini arıyordu göz ucuyla. 

Aman Allah'ım o da ne, derenin o pırıl-pırıl suyu bir anda kıpkırmızı olmuştu, sanki su değil de kırmızı çamurdu akan. Ağaçların dışındaki canlılar kurtulmuştu ama o sel sularının denize kadar aynı renkte döküldüğü ve yarı yarıya kırmızıya boyadığı rivayet edildi durdu epey bir zaman. 

Sel suları çekilip dere eski halini alınca, çelimsiz dalları toplardık takıldıkları yerden, sonra alüvyon biriken yerlerde minicik papatyaların açmasını izlemek ne kadar doyumsuz bir eğlence olurdu. Daha neler, neler, hele kabuklarından sıyrılmış da cilalanmış gibi bir renk alan ağaç köklerinden, doğal heykelcik figürleri bulurduk, o günkü hayal dünyamızda. 

Şair kesinlikle haklı, bütün derelerin sularının kavuşacağı yer mutlaka bir denizdir. 

Şahane bir şiir düştü akşamıma... 

Çok teşekkürler sayın ÇEŞTEPE: 

Emeğinizi ve şiir yüreğinizi içtenlikle kutluyorum. 

Geç kalmışlık yaşanmaktadır
”hani bütün denizler kapatılmıştı gemi geçişlerine.
gelmeyecekti kaptanlar, zamanında iskelelere
kağıt oyunlarında son oyuncu olacaklardı
kimsenin yürümediği sokakların sabahçı kahvelerinde.”

şimdi tam bu saatlerde,
son aydınlık çeyrek tutunmuşken avuç içlerime
bir günlük ömür ve ikiz kanatlı kelebekler gibi.
o bol kamaralı ve zengin ve ışık dolu gemi,
geçip gitmelimiydi gözlerimin tam önünden.
ben , bütün çizgilerimi yakamozlara bedavaya
nefesimi bir akşam vakti, çok sarhoşken belki
bir kadeh rakı karşılığı lodosa bırakmışken
ve saçlarımı bir martının omuzlarına
üşümesin aman diye sevgiyle yüklemişken …

dumanı kokusuz bir zambak gibi savrulan o gemi
geçip gitmelimiydi gözlerimin önünden.
avuç içlerimdeki son aydınlık, çeyreğe tutunmuşken.

şimdi tam bu saatlerde, ince ve uzun bir derede
kağıttan kayık yüzdürür bir çocuk,
üzerinde uçan martıya,
saçlarını dağıtan İstanbul rüzgarına yan gözle bakarak.
yakamozlardaki çizgilerden resim yapmaya çalışarak.
şimdi tam bu saatlerde,
yakasında akşam çiçeği gibi bir kadın
lodosa, martıya ve yakamozlara yakalanmanın
adını soracaktır çocuğa..

şimdi kırlarda papatya mevsimidir.
ve her akan derenin varacağı yer masmavi bir denizdir.


Cevat Çeştepe
*****
Şiiir bahçenden bir dem almaya geldik
. Burdu tadı çok güzeldi ..
teşekkürler kaptan yüreğine sağlık Kardelen Grubuna uçuralım bakalım ..
yine geleceğim çıkmak üzere iken bir mavi yolculuk yapalım dediydik yüreğim ve ben açık denizlere doğru:)
selam ve sevgiler yüreğine ..
***
şimdi kırlarda papatya mevsimidir.
ve her akan derenin varacağı yer masmavi bir denizdir.

İstanbulu ve denizi çok iyi tanıyanları böyle güzel şiir yazanları kıskanmamak elde değil tebrikler yine okuyacağım içindeki giz okudukça daha da lezzet verecektir Ben de Mavı balık ve O, ydu isimli iki şiirimi okuyabilirseniz fikrinizi sorabilirmiyim sağlık afiyet diliyorum .