Soğuktu ve şehirlerarası otobüslerde geçiyordu,
ömrümün en çocuk kalacak yılları,
ve vazgeçmek istemeye istemeye,
ellerimin arasından alınan çocuk kalmak direnişim.
O zamanlarda belirmiştir yüreğimdeki ilk sızı;
Yılmaz Erdoğan'ı dinliyordum,
'Ahmet Arif'i dinliyordum' diyordu.
Demek nesilden nesile geçiyormuş
geçmeyen bu yürek sızısı.
Kalıtsal da değilmiş, yürektenmiş.
Yüreği birbirine yakın
ve kırarım korkusuyla ürkerek atanlaraymış.
Şimdi nesiyle avunayım bu kartlaşmış, tutmamış,
'beni çocukluğuma götürebilir misin, ya da bana en azından resmini yapabilir misin, Abidin Amca? ' diyen adamlığın
eksik kalan,
ama tam acılı, bir de güzel aksın diye kabına ters konmuş kıvamının.
Anam, garip anam, çok sonra anladım hayatı sadece bir kez yaşayacağımızı.
Ölümü de bir kez olur sanardım.
Madem ki hayat bir kez yaşanır, işte bu yüzden ölüm bir kez olmazmış.
Bir hayat sürermiş; çok sonradan anladım, sana bin kez ihtiyacım olacak, sen orada olmayacaksın, ben her seferinde yeniden tadacağım seni kaybetmeyi.
Çok sonradan anladım.
Madem bir kez yaşanıyor hayat, neden böylesini yaşıyoruz diye kimse yok mu cevaplayacak?
aom
Aktan Özgür MeydanKayıt Tarihi : 2.3.2006 15:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!