GAZİ ŞİİRLERİ

GAZİ ŞİİRLERİ

Bayram Kaya

6]Hilafetle peygamber vekili oluyordunuz, peygamber de Tanrı vekiliydi zaten. Böylece gelenek; hilafetin, Tanrı adına toplumu ve halkı yönetebilmesi idi. Burada, Tanrı kararlarının karşı çıkılmazlığı vardır. Sizin kafa yormanıza gerek olmadan, hazır değişmez güvenli reçeteler vardır! İtirazsızlığın, rahatlığı ile kolaycı yönetme vardır. Siz de halifelik yolu ile bu hilafeti ne güzel sürdürüyordunuz!

Böylesi bedbaht, nice direnişleri; ne yazık ki Kurtuluş Savaşı'na değin, amaç doğrultusunda, tarifsiz emeği olanlar sergiliyordular, Karabekir'ler, Ali Fuat'lar, Rauf Orbaylar vs. Bunlar tüm süreci, sindirip kavrayamamışlar. Kurtuluşun felsefesi yerine, hilafeti amaçlamışlardı. Ama o zamanın seçerliği ile olanakların el verdiği ölçüde, görevde bulunan, tabiri caiz ise, bu kumaşla yeni biçimli çıkaracağınız giysinin, ayak basacağı öznel envanterler, olacaktılar.

Böylesi bir seçme ayıklama girişmesi içinde Gazi de, Osmanlı envanterinin sahip olduğu olanaklar içinde var olan icraatlarının bir seçilmesi olmakla diğer mümtaz kişilerle eşdeğerdir. Ancak İstanbul’un ve Anadolu'nun işgali ile başlayan yepyeni sürecin ve konjonktürselliğin parametreleri bu tür sıradan sunumlar içinde, sadece Gazi'deki farklı denk düşerlik fonksiyonelliğini seçtiği de bir apaçık gerçeklik ve oluşumdur. Diğerleri ise adeta, düzlemsel kusurun yer ve zaman içinde, yarara döndürülüşüdür.

Bu kadronun, güncel olmayan ama savaşı göze alır denli cesur, görev şinans, fedakar ve feragat sahibi olur, memleket ve toplum sevgileri yüksek, görev ve sorumluluk bilinçleri inanılmaz denli güvenli kavi özelliklere sahip olmalarına rağmen; köstek oluşları, güncel zamanla, düzlemsel olmayışlarındandır. Sormak lazım bunlar savaşmak dışındaki sürecin her bir aşamasında katkın mıydılar?
..

Devamını Oku
Hasan Geneyikli

ANTEPLİ
Şahinler mekanı, yazılar,tepe
Kara günler gitte, gelme Antep'e
Çeteler takdırdı, tarihe küpe
Hürriyet takısı, Gazi Antep'li

Antebin her ferdi, bir Karayılan
..

Devamını Oku
Mahmut Ünsal

Yüce dağların başında.Karlı dağların başında diye devam eden bir KÖROĞLU türküsü vrdır. onu dinledim içimden gelenleri kaleme aldım


1940 Yılında ERZURUM ayazpaşa mahallesinde doğdum. DİN ,VATAN,BAYRAK sevdalısı hatta aşığıyım.Buradan hekese ERZURUMMU ERZURUMLUYU,tanımayanlara anlatayım. Varsın bu topraklarda kar altı ay kalkmasın,bağrında sakladığıYESEVİ ,İBRAHİM HAKKI,SOLAK ZADE.HACI AHMET BABA, ALVARLI EFE,ABDURRAHMAN GAZİ, NENE HATUN,LARIN torunlarıyla,VATAN İÇİN toprağa düşme sırrına eren şehitleriyle,daha ismini sayamadığım binlerce manevi büyükleriyle, ERZURUMUN toprakları sıcaktır. hele DADAŞLARI dahada sıcaktır. İşte bu ecdada sahip bir memeleketin çocuklarıyız biz. Bu mübarek alem içinde dünyaya gelmişiz.....Bu hayatın içinde kötülük kolay kolay yer bulamaz,barınamaz.Kucak kucağa muhabbet,inançların insanı kardeş ettiği kıskançlığın,hasedin haramın barınamadığı hayattır bizim hayatımız.Bunun için bize DADAŞ demişler. DADAŞlık ulvi bir mertebedir.DADAŞlık kutsal bir mertebedir.DADAŞlıkyüce bir mertebedir. Benim cihana nam salmış ülkemin ,her şehrinin her bölgesinin ayrı ayrı bir birinden üstün özellikleri mutlaka mevcut.DADAŞ,DADAŞLIĞIYLA, GAKKOŞ GAKKOŞLUĞUYLA KAHRAMANI KAHRAMANLIĞIYLA GAZİ GAZİLİĞİYLE EFE EFELİĞİYYLE,YİĞİDO YİĞİDOLUĞUYLA NAM SALMIŞTIR.Benim ülkemin her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuştur.biz TÜRKÜYLE LAZIYLA ACEMİYLE KÜRDÜYLE ÇERKEZİYLE ABAZASIYLA OMUZ OMUZA SAVAŞMIŞ.DOĞU CEPHESİYLE BATI CEPHESİYLE ÇANAKKALESİYLE CİHANA NAM SALMIŞ BU ÜLKENİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ. Gelin bir olalım birlik olalım.gerçek kimliyimizin icaplarını yaşıyalım çocuklarımıza torunlarımıza yaşatalım ,ki onlarda bu yüce mertebeyi kişiliğinde gururla taşısın.DİNİNİ, NAMUSUNU, ŞANLI TÜRK BAYRAĞINI,VATANINI, ÖZÜNDEN,KENDİNDEN, CANINDAN ÇOOOOK ÇOOOK.SEVENLER.HEPİNİZE EN DERİN SAYGILARIMLA ALLAHIMA EMANET OLUNUZ ALLAHIM YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN......
..

Devamını Oku
Fikri Pınarlı

Bazen bir kahpenin kurşunu ile
Kanını bayrağa sürüyor gazim
Öyle bir sevda ki gelmiyor dile
Tek ayak düşmana yürüyor Gazim

Kurşunlara siper olan bedeni
Aramıyor bedeninden gideni
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

49]Yüce Tanrı'nın, her şeyi; değişmenin içinde, düzen ve düzensizliğe çevirdiği, süreçleştiği bir evrende, bağnazlar kendi uydurmalarını, Tanrı söylemiştir diye bir aldatmanın ve onları savunmanın içine girerler. Kurtarmak istedikleri kendi gururlarıdır. Ve üzerine bina kurdukları, uydurma temelin savunulmasıdır. Kirli çıkar ve emellerini savundukları şer odaklarıdır. Gözleri açacak olan her gidiş, bunların karşı olacakları bir argüman olur çıkar.

Türk devrim hareketi, zorlukları olan bir başarıdır. Zorluklar, geçmişteki mazi yapının, kendi iç disiplininden kaynaklıdır. Ve bir de, inançların bin yıllarca süren çıkarcı sömürülü teamüller düzenini uygular olmalarından kaynaklanmaktadır.

Böylesi şartlanmışlık yapısındaki halk, kendi ümmetçi anlayışı içinde aslında kendilerini sosyal ve toplumsal yapıya ait yönetim içinde, söz sahibi olarak katkın ve müdaheleci görmezler. Bir boyun eğişin katlanması içindeler iken, birilerince; 'Yapı yana kaydı, haydi Müslümanlar; din, iman, hayâ kalmadı. Gün bugün' denende: kendini görevli ve kontrol edilemez bir taşkınlığın içinde ve eylemcisi olmakla, durumdan vazife çıkartabilmektedirler.

Gazi Kemal, ulusa giydirilmiş bu yakışmazlığı, yüzyılların aymazlığı olan bu ilineği; yine necip halkın, sağduyusuna atfen toplum içinde çıkarıp halk alanın uhtesine tevdi etmiştir. Yine Gazi ulusa güvenle, ve kişisel çabası ile halkın içinde olmayacağı hareketin, pek pek akim kalacağını, her zaman bilmiş ve göz önüne almıştır.
..

Devamını Oku
Midayet Kara

Kanı aktıkça Şehidimin, parlar yaldızı
Buysa anlına yazılanlar, değişmez yazı
Can verir cephede, bırakmaz ayla yıldızı
Eli öpülecek tek yiğit, Şehit ve Gazi

Şehidin kanları ile, korunuyor vatan
Odur vurulup, kanlar içinde yerde yatan
..

Devamını Oku
Samettin Şenkaya

Şehitkâmil’de bayramda bomba patladı
Bölücüler haince gülüşüp rahatladı
Bomba kimini öldürdü kimini sakatladı
“Gazi Şehir’de” araca bomba yerleştirdiler
Şükür Bayramı’nı millete zehir ettiler.

Ölen küçücük çocukların suçu neydi
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Oysa bunlar Avrupa'da: Osmanlı'nın İstanbul'u almalarının, haklı gururunu yaşadığı sürecin hemen akabinde, aşılan yıkılan bir ilişki biçiminin sonlanması idi. Avrupa artık o tarihten 100 yıl gibi kısa bir süre sonrasında, çobanlık ve çiftçilik üretimlerini SANAYİ için yapar oldular. Bu temel içinde ilişkilenir çatışır bir toplumsal düzenlenişler, biçimine girmiştiler. Süreç süratle kapitalizm denen olguya evrilir oluyordu. Kapitalizm dal budak salıyordu. Bunlar Dünya devrimi idi. Oysa O muazzam medeniyet, hala yarı savaş ekonomisi ile yapılaşıp uygarlık var ediyordu! Aynı süre içinde de Avrupa'nın bu atılımları ilerideki imparatorlukların kaçınılmaz sonunu getirecek olan bir ilişki olacaktı. Böylesi yan yananlığın fark edilemeyişi ile birlikte, Osmanlı yarı feodal bir medeniyet geliştiriyordu.

Gazi Hazretleri, bunları çok iyi iç sinmişti. Mevcut kadrodan görünüşle, Gazi'yi pırıl pırıl eden farkı bu idi. Kadronun bunları bilip özümsediğini söyler olmak, en azında muhakemesizliğin dik alasıdır. Çünkü eğer kadro geneli günceli anlamış ve yaşamsal olarak bunu düzenleyecekti ise, bunun projesini, savaş sonrasında dahi değiştirmeyi hiç düşünmediği ümmetçi, fetihçi gelir yapısına bürünmüş, mevcut yönetimle, saltanat ilişkileriyle, bunu sürdürmek mümkün mü idi? Zaten yönetsel çağdaş politikaların ilişkilenişini zorunlu olarak, mevcut yapıyı, yeni ilişkilenişle uyuşturmazdı. Bu yüzden Avrupa'da hem laiklik benimsenmişti, hem liberal, sosyalist vs. birçok rejimsel uygulamaların yönetsel biçimleniş ve kurumsallaşması, bunların hukuksal siyasi alt yapıları, düzenlenmişti.

Oysa bizim kadrolar, padişahı ve yurdu düşmandan kurtarıp, padişaha teslim ettikten sonra; belki de bu konjonktür konularından bahisle, padişahı sürekli ikna etmenin içinde olacaktı. İltifatı şahaneden lütufçu ihsan bekleşeceklerdi! Ülke yönetimi; bir arzu hale cevap alır gibi diletişlere gidilecekti. Bu ne vizyon koyuştur. Ne konjonktür ilişkilerini anlayıp iç siniştir, ne de üreten ürettiren paylaşan yepyeni bir ilişkiler ağına eviriliştir. Tam bir kısır görüşlüktür.

Osmanlı'nın son demlere değin gittikçe gerileyen bir durum olaraktan da olsa, süren savaş ekonomisi yapısı, Ata'nın konjonktürde ayıkladığı, artık yapının ganimet gelirlerine dayanmasını yada böyle bir yapılaşmanın artık olası olmayacak köhneliğini darma duman ettiği bir fevkti. Zaten zamanın da, zeminin de zorunlu sonucu idi. Bu yüzden Gazi önündeki birinci paylaşım savaşı gibi bir cinayeti ve nedenini görüyor; bunun içinde; ” Aksi gerekmedikçe, savaş bir cinayettir” diyerek ayakları yere basan, gerçekçi politikaları ortaya koyacağını açık ediyordu. Bunun mutluluğunu da 1923’lerde ve 1930'larda adım adım gerçekleşen aşmaların meyvelerini topladıkça duyacak ve memnuniyetini: “Yurtta barış, Dünya'da barış “ tebessümü ile ifade edecekti.
..

Devamını Oku
İbrahim İmer

Yol Ankara Şairler Buluşması

Yol Dergisi ile Kültür Çağlayanı Dergisinin birlikte düzenlediği “YOL-ANKARA ŞAİRLER BULUŞMASI” 16 Temmuz 2011 Cumartesi günü Mamak-Hüseyin Gazi Türbesi’nde gerçekleşecektir. Şairlerimiz bu etkinliğe davetlidirler.
Hüseyin Gazi Türbesi’ne, araçlarımızla gidilecektir. Bu etkinlik için şairlerimizden ve konuklardan herhangi bir ücret talep edilmeyecektir. İsteyen şairler yanlarında konuk da getirebilirler.
Hüseyin Gazi Türbesi’ne ulaştıktan sonra kısa bir tanıtım gezisi gerçekleştirilecek, burada birlikte öğle yemeği yenecek daha sonra şiir dinletisinin programı uygulanacaktır. Dinletinin detay programı aşağıdadır. Öğle yemeği Yol Dergisinin ikramıdır.
Bu programın düzgün ve aksamadan yürütülmesi amacıyla şu hususlara riayet edilmesi sizden istemektedir.
- Şiir okuyacak şairlerin şiirlerini yanlarında getireceklerdir. Şairlerin okuyacakları şiirlerin uzun şiir olmamasını özen gösterilecektir.
..

Devamını Oku
Yusuf Önder Bahçeci

Görevim icabı, Türkiye'yi geziyorum, ne yiğitler görüyorum,
Onlar için ölüyorum vallahi ölüyorum ne Yiğitler görüyorum,
Adıyaman Allah dostu Sahabiler, Evliyalar diyarı biliyorum,
Görevim icabı, Türkiye'yi geziyorum, ne yiğitler görüyorum.


Ebu Zer-i Gaffari Hazretleri, kabrini görsen, ne yiğit dersin,
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Vatan, bayrak aşkı yıldırmaz onu,
Şehitlik mertebe olsa da sonu,
Yaşamak, ölmekte hayat kanunu,
Gazi unvanıyla kahraman Asker.

Cepheden, cepheye koşturmaktadır,
Emrinde olanı coşturmak tadır,
..

Devamını Oku
Mehmet Aslan

Bir gazi Osman Paşa rüyasıymış gördüklerim,
Uyanınca kayboldular dost bildiklerim,
Onlar içindi hep mutluluk dileklerim,
Yinede unuttular, hatırlamadılar sevdiklerim.

Bir gazi Osman Paşa rüyasıymış, uyandığım,
Uyurken aldanıp dost sandığım,
..

Devamını Oku
Vedat Sadioğlu

İnandığı ideallere, kutsal değerlere
Vatan uğruna, inanç uğruna
Gözünü kırpmadan gider şehit
Vatan uğruna ölür şehit

Vatanın bağımsızlığı uğruna
İnancının korunması adına
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Düşmanlar siperde sınır dışında,
Vatanın bekcisi görev başında,
Bacağı topallar bir tek kurşunla,
Şehite yakındır yaralı Gazi.

Bir kolu kopsada suni kol takar,
Şehit düşmeyişi yüreği yakar,
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Vatana, millete hizmetten kaçma,
Düşmanı sıkıştır yolunu açma,
Bedene girse de kurşun ve saçma,
Şehit olamazsan gazi olursun.

Ay yıldız bayrağa fedadır bu can,
Allah Allah deriz artar heyecan,
..

Devamını Oku
Kâzım Özgür

Hassas bir ruhun güzelliğin var,
Takdirle anarım Gazi Durusu.
Sevgi neşe dürüst özelliğin var
Sözüne kanarım Gazi Duru su.

Kültür kimliğiyle durmaz çalışır,
Zor olsa da şartlar da yine alışır,
..

Devamını Oku
Hasan Azkıran

'Gazi Mustafa Kemal'in Mahiyet çavuşu babamın anlatımı ile'

Sağ tarafımda kurşun yarası,
Sol tarafımda hasret acısı.
Sabret yavrum, bir gün geçer dedi
Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

..

Devamını Oku
Osman Kaya Malatya

Beni merak etme sen canım anam,
Ya şehit ya gazi olur gelirim,
Sana emanettir gül yüzlü sunam,
Ya şehit ya gazi olur gelirim.

Yalan yoktur söylediğim sözümde,
İhanet mayası yoktur özümde,
..

Devamını Oku
Konudegil

Sana bağlamıştık tüm umutları,
Sana vermiştik biz mutlulukları,
Karşılığında da aydınlık ufukları,
Senden aldık senden, Gazi Eğitim.

Sende tattık şu hayatın tadını,
Senden öğrendik biz yaşamanın adını,
..

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Tarihe iftira atanlar, tarihi hakikati örtenler, geçmişine karşı riyakâr olanlara karşı sözümüz elbet olacaktır. Onlar, kendi nefsi menfaatleri uğruna milleti aldatıyorlar. İnsanları aldatmak bir zulümdür. Bir zulüm yüklenen ise şüphesiz ki zarardadır.
Bütün hayatını bu millete vakfeden Gazi Atatürk’ü bu millet, ‘—olduğu gibi’ tanımalıdır. Onu sarf ettiği sözleriyle ve bu millete yaptığı hizmetleriyle bilmelidir. Gazi Atatürk, “—Türk milleti dindar olmalıdır yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum.. Din şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.”
Bizlerde, kendilerini sürekli milletin önünde ve üstünde görmeye alışmış olan bir taassup sınıfı var. Bunlar, milletin vicdanında yer almayan aksine, kendi milletinin değerlerine sürekli şüpheyle bakan, hafife alan, yeri geldiğinde ise alay eden ve de aşağılamaya çalışan asıl, ‘—ham yobazlardır’ Onlar sıkılmadan, bilgisizliklerini de ortaya koyarak, ‘—efendim İslâm gelişmeye manidir’
Gazi Atatürk ne diyorlar; “—Bizim dinimiz en tabii ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dine tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.”
Bu ülkeyi en fazla perişan eden de, sinsi bir şekilde yürütülmeye çalışılan ‘—dinsizlik ceriyanı’ olmuştur. Söylerim sizlere, tarihi boyunca İslâm’a bayraktarlık yapan, kanlarını istiklâl ve hürriyet uğruna, Hakk uğruna, din uğruna, iman uğruna, vatan uğruna sebil eden bu millete giydirilmek istenen o kadar gayri milli elbiseler oldu ki, üzülmenin ötesinde yanmamak elde değil.
Gazi Atatürk, “—Biz ne Bolşevik’iz, ne de Komünist; Ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkâr bir millettir. Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir”
Cumhuriyet döneminde bu milleti sürekli rahatsız eden ideolojilere şöyle bir bakınız, ne milliyetperver, ne vatanperver, ne insani, ne ahlaki, ne vicdani hiçbir yönü yoktur. Gazi’nin söyledikleri gibi bu millet; ‘—Ne biri ve nede diğeri olamaz’ Bu millet kendi vicdani, ahlaki, tarihi ve milli değerleri üzerinde, ‘—kendisi’ olarak yükselebilir. Çanakkale’deki ruhla, bu vatanı bizler en kâmil ve mamur bir şekilde ancak inşa ve imar edebiliriz.
..

Devamını Oku