GAZİ ŞİİRLERİ

GAZİ ŞİİRLERİ

Şerif Köyan

Önce yüzdelere böldük sevgiyi
Zamlar serbest piyasa ekonomisi
O benden hep yarım miyop fazlaydı
Tam amalığa alışmışken
Fiyaskoyla son buldu
O artık sadece bir mazi
Oysa ben
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

29 Mayıs’ta, kutlanır “Fetih Günü,”
Fatih Sultan Mehmet’in, hiç unutulmaz ünü…

Nene Hatun, Fuzuli ve Evliya Çelebi,
Mevlana, İbn-i Sina, Osman Gazi, Farabi…

Ali Kuşçu, Alp Arslan, Oğuz Han daha çoktur,
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Gazi Mustafa Kemal sade bir insan, sadeliğin güzelliğince bir insan. Ruhun sade bir iman varlığıyla büyük gücü, bedenin sade bir madde varlığıyla büyük sevgiyle bütünleşen aşk, çılgın güzelliği…

İnsan bir memleket, insan bir vatan, dahi varlığıyla insan özlemi tutkusunun çılgın güzelliği. İnsan bir ecdat, insan bir gelecek sevdası, ruhu ve bedeniyle insan bütünleşen bir sosyal varlık. İnsan bir topluluk, insan bir elin sessizliği iki elin ses ahengi. İnsan, ses bilim, söz bilim, disiplin terbiyesi bünyesini toplumlaştıran prensip kolaylığı, bir teknoloji etiğin estetiyle üretili varlığının tüketim dengesi bilgiye, ilmin çılgın güzelliği.

İnsan özlem, insan aşk. Özlemi uygarlığa aşk taşıyan uygarlıktır insan. Uygarlık, ruh beden bütünlüğüne özdeş, vatan varlığı ve bütünlüğüne korunan, millet varlığı ve bütünlüğüne yücelen ulus varlığıdır… Uygarlık eşittir ulus varlığı

Dincilerin ezberi, iki üç kişiyle merhaba demeyi becerenin çirkin devlet sivriliği, o becerdiyse ben de kaba gücümle kazanırım ikisi üçünü, paryla satın alırım üçü beşini haydutluğu, tarihleri sızlatan insan birikileri olmaktan kurtarış olamaz insanlık, kurtulmak değeridir belki… Dökme suyla değirmen, insan emeği ile dünya yörüngede ve ekseninde yaşam tutunmuyor… İnsan, bu yaşam sunulan cenneti sadece soluklanmayı öğrenmeye doğuyor ilk varlığını. Biraz daha öğrenerek, solumaya çoğaldığını kontrol edebilen olabilmeli. İnsan sayısı dengesini, dünya çapını taşıran olmamamyı becermeli… İnsan üst üste yığılan bir malzeme olmamalı demeyi öğrenmek belki, insan demektir yine…
..

Devamını Oku
Mikdat Bal

Bu dünyanın tümü sana düşmandır
Biliyorsun ey müslüman, uyuma!
Tattıkların hududunu aşmandır
Ölüyorsun ey müslüman, uyuma!

Müslümanlar koptu kendi özünden
Kendine dön git ecdadın izinden
..

Devamını Oku
Emin Kuzucular

Âdemin doğduğu o kutsal vatan
Bir ömür hasretle coşuyor hacım
Nur ala nur olur o yolu tutan
Aşkıyla tavafa koşuyor hacım

Kutsal bir sevdadır verilmiş bize
Kötürüm de olsa can gelir dize
..

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Bağdat’ın Kapısını açan Genç Osman yüreğinde Alperen Ruhuyla gördüğüm Ağın; Çanakkale’ye en fazla şehit vererek ala-i makama yükselerek şühedanın manevi iklimi ile taçlanan Ağın; Fethi Gemuhluoğlu gibi kadim bir dost yüzü ile bizlere selam veren Ağın; Niyazi Yıldırım’ın kaleminden destanını ezberden okuduğumuz Ağın; Ve,ecdat hatıralarıyla bir daha dile gelen o güzide muallimler ordusu ile 24 Kasım’ın şu müstesna gününde asıl alkışlara layık güzide beldemiz Ağın…
Ağın Derneği ile Manas Yayıncılığın birlikte gerçekleştirdiği ve tarihe şerh düşülecek, asil ve vakarlı duruşu bu mesleği dorukları taşıyan Muallim Abdullah Lütfü Efendiyi doğumunun 152. yılında anacağız. Bu vesile ile torunları muhterem insan Feridettin Atatuğ’un hazırlamış oldukları ‘—tahtasız Hoca’ romanı bizleri son 150 yılın tarihiyle bir daha yüzleştirecek.
Burada bizleri buluşturan hadise o kadar önemlidir ki, hayatımızı belki de yeni baştan tanzim gereğini uyandıracaktır. “—göründüğün gibi dosdoğru ol” ayetinin omuzlarımıza yüklediği ağır yükle bizleri sarstıkça sarsacaktır.
Ve hele Gazi Atatürk’ün sadece öğretmene yönelerek söylediği sözlerde bütün milletin geleceğinin vebalinde öncelikle muallimler olduğu beyanı gayet açıktır; “—“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz” Ve devamla, “- Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, nesiller ister”
Asrımızın bilim haysiyetini son nefesine kadar koruyan Rahmetli Prof. Dr. Erol Güngör Hocanın en fazla korktuğu; “—kendi içine kapalı, korkak, ürkek, mıymıntı, pısırık vs aydın profilidir! ” Bu ülkede, kendi insanına şüpheyle bakan aydınlar yetişti! Kendi insanını sevemeyen, onun güzel meziyetlerini göremeyen ve de kendi dışındaki dünyaya imrenen bir garip ruh haleti gelişti!
1850’lerde dünyaya gelen bir şahsiyetin, bir muallimin ‘—hayat hikâyesini’ bütün dürüstlüğü ile dile getiren ve içerisinde çok güçlü edebi tasvirleri gördüğümüz bizatihi torunu tarafından başarıyla kaleme alınan bir roman!
Tarihin en evla devletinin insanı kahredici bütün sarsıntılarını bir, ‘—kış mevsimi’ misali ölümün dehşet anını yaşayan bir şahsiyet! Bir büyük kıyamet kopuyor; dizginlemeniz mümkün değil! . Üç kıta sanki bir anda, dev cüssesi ile üzerinize yıkılıyor! .
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Nefret düşüncesiyle hak ele geçirilmez,
Türk’ün asil halkına ihanet emredilmez…

Vatan millet, Türk için; ahlak, din ve şereftir,
Ahlak, din ve şerefse; şehitlik, gaziliktir…

Biz, şehit çocukları gazi çocuklarıyız,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Askerlik, onur dolu mukaddes özel görev,
Askerse vatan, millet, yürek dolu koca dev…

Rab, kader yazmış ise ya şehit ya da gazi,
Onlar vatan millettir korur, kollar bizi…

Asker yoksa ölüyüz, asker varsa diriyiz,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Egzoz gazı zehirli,
İnsanım lâyık olmuş,
Üstümüze yönlenir,
Değerimiz hiç yokmuş…

Araç çalıştığında,
Duman nefes edilir,
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Gazi oldu düşmanı attı topraktan

Antepli kahramandır belli atadan

Zafer için didindi hiç uyumadan

İnayeti yalnızca bekler Allahtan
..

Devamını Oku
Bilal Geniş

-0001-Türk Perisi-5013-

Biliyormusun...
Türk Perisi....

Danişment Gazi Sefere başlamış..
Sivas.Tokat.Niksar.Amasya Kayseri...
..

Devamını Oku
Selma Güneş

.BİRAZ UZUN BİR YAZI AMA MUTLAKA OKUYUNUZ.Öncelikli olarak şunu hatırlatmak isteriz. 'Bir gün, bir yerde, birşekilde yardıma muhtaç duruma düşebilirsiniz.'Yaşanan depremde hayatını yitirenler de sizin gibiydiler. Onlarındahayalleri, umutları, sevenleri vardı. Bütün bunları 45 saniyeiçerisinde yitirdiler.Hiç düşündünüz mü? İnsanlar hayatlarını neden kaybettiler? Kurtulma şansları olabilirmiydi? Kurtarılanlar sadece şanslı oldukları için mi yaşıyorlar? Unutmayın! Deprem ne ilahi bir ceza ne de çaresizliğin adıdır.Yarın bu soruların cevaplarını öğrenmek için çok geç olabilir! Erzincan'dan dinar'a, adana'dan marmara depremine kadar yaşadığımızdeneyimleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.17 ağustos marmara depremi ve 12 kasım bolu-düzce depremlerinde görevyapan sivil savunma arama ve kurtarma birliklerince 224'ü sağ, 405'iölü olmak üzere toplam 629 vatandaşımız enkaz altından kurtarılmıştır.Tecrübelerimiz göstermektedir ki; Deprem esnasında bir merdiveni tırmanma veya inme durumunda iseniz yada birkaç kapıyı açıp uzun bir koridoru geçmeniz gerekiyorsa yerinizdekalarak sağlam bir eşyanın yanında pozisyon alınız.Asansörleri kesinlikle kullanmayınız.Ne yazıktır ki, pek çok vatandaşımız hiçbir koruma sağlayamayan(eşyasız ölü bölge) antre, hol, asansör boşluğu ve merdiven boşluğundahayatlarını kaybetmiştir. 'dayanıklı ev eşyalarının bulunduğubölümlerde oluşan yaşam alanlarını gördükçe yüreğimiz acıylaburkuluyordu.'Sarsıntıyı hissettiğiniz anda eğer çıkışa yakın bir bölgedebulunuyorsanız, derhal çıkın. Ancak, dışarı çıktığınızda dar bir sokakboyunca uzanan binaların arasında kalacaksanız 'yerinde kal ve sağlambir eşyanın yanında pozisyon al.' Prensibini uygulayınız.Pek çok vatandaşımız uygun davranış şeklini (bilinçsizce) tatbikederek hayatlarını kurtarırken, çok sayıda vatandaşımız da antre, hol,ve merdiven boşluğunda yaşamını yitirmiştir. Yine dışarı çıkanvatandaşlarımızdan bazıları da yıkılan diğer bir binanın altındakalmış veya trafik kazası geçirmiştir.Bazı vatandaşlarımızın şoka girmeleri veya derin uykuda olmalarınedeniyle yatakta yakalandıkları ya da koltukta oturur pozisyondabulundukları görülmüştür.Tavanla birlikte gardrobunun veya sadece tavanın altında sıkışanvatandaşımızın hemen karşıda duran çeyiz sandığı ve üzerine yığılmışolan yüklüğün önünde pozisyon alması halinde hayatı kurtulacaktı. Aynışekilde koltukta oturan vatandaşımız da kalkıp koltuğun önüne doğrupozisyon alsaydı hayatını kurtaracaktı.Kolon ve kiriş altlarında pozisyon alan çok sayıda vatandaşımızbinanın çökmesi nedeniyle bunların altında kalarak hayatlarınıkaybetmiştir. Ancak kolon ve kirişlerin yarattığı boşluklardan da çoksayıda vatandaşımız canlı olarak kurtarılmıştır.Sözkonusu durum bir tezata neden oluyormuş gibi görünsede bu tipvakaların binanın yıkılma şeklinden kaynaklandığı aşikardır.Kolon veya kirişlerin nasıl düşeceğini hesap edemezsiniz. O haldedoğru davranış biçimi sağlam eşyaların önünde veya yanında pozisyonalmaktır. Nitekim pek çok vatandaşımız da bu eşyaların üzerine düşentavan, duvar, kolon ve kirişlerin sözkonusu nesnelere zarar vermesinerağmen yok edememesi nedeniyle oluşan boşluklardan kurtarılmıştır.Evinizde devrilmesi muhtemel ev eşyalarınızı sabitleyin. (gardrob,mutfak dolabı, kütüphane, vitrin ve buzdolabı gibi...) Çok sayıda vatandaşımız binaları yıkılmasa bile anılan eşyalarınaltında kalarak yaralanmış veya hayatlarını kaybetmiştir.Mutfakta veya banyoda kullandığınız tüpü sabitleyiniz. Kullanmadığınızdurumlarda dedantörü çıkarın veya gazı ocaktan değil de ana vanadankesin.Banyo ve mutfaklarımızda kullanılan tüplerin genelde zarar görmedensağlam olarak çıktığı ve çöken binanın altında destek oluşturarakboşluk yarattığı görülmüştür. Ancak, yukarıdaki kuralın ihlalinedeniyleMeydana gelen gaz kaçağı ve ender görülsede su baskınından mütevellitölüm vakalarına rastlanmıştır.Evinizdeki sağlam eşyaların yanında önünde veya altlarında pozisyonalınız.İçlerinde çeşitli malzemeler konularak doldurulmuş olan çekyatların,sağlam koltukların, demir ayaklı masa ve sandalye gruplarının, çamaşırmakinası, bulaşık makınası gibi...dayanıklı ev eşyalarının metal çocukranzalarının, sabit makine tezgahlarının koruma sağladıkları ve sağolarak kurtarılan vatandaşlarımızın da yoğunluklu olarak bu alanlardankurtarıldıkları arama ve kurtarma ekiplerimizce beyan edilmiştir.Aileniz için deprem sonrası sığınacağınız emniyetli bir toplanmabölgesi beirleyerek buralara ulaşan alternatif yolları tespit ediniz.Muhtarlık, karakol, kriz merkezi, kaymakamlık, belediye, sağlık ocağı,poliklinik, dispanser ve hastane gibi... Kritik merkezlerin yerlerinive telefonlarını tespit ederek buralara ulaşan alternatif yollarıöğreniniz.Deprem sonr ası acil ihtiyaçlarınız için 'hayatı idame' çantanızıhazırlayınız.Bu çantanın içinde; el feneri, yedek pil, radyo, küçük bir çadır, uykutulumu veya battaniye, konserve, su, peksimet, tuz, şeker, bebebisküvisi, süt, ped, bıçak, kaşık, bardak, sefer tası, termos,ilkyardım çantası, mevsime uygun yedek kıyafet, ışıldak, temizlikmalzemesi ve kıymetli belgelerinizi muhafaza ediniz.Sarsıntı geçince çıkmak için acele etmeyiniz. Gaz kaçaklarına karşıkibrit veya çakmak kullanmayınız. Her bir oda için bir adet olmaküzere temin ettiğiniz el fenerlerinizi kullanınız. Bastığınız yeri vemerdivenleri kontrol etmeden hareket etmeyiniz. Su ve doğalgazvanasını kapatıp, sigortaları kapattıktan sonra temkinli bir şekildeçıkınız.Kesinlikle sokakta; binaların, ihata duvarlarının önünde, ağaç veelektrik direklerinin altında bulunmayınız. Dolgu alanlarından, denizsahillerinden, cami bahçelerinde minarelerden uzaklaşın. Parklara vegeniş avlulu okul bahçelerine sığının.Konutunuzu yoksa ev eşyalarınızı sigorta ettiriniz.Enkaz altında kaldığınızda yaşama umudunuzu asla yitirmeyiniz.Unutmayın ki erzincan depreminde nurcan hemşire depremden dokuz günsonra kurtarılmıştır. Bu nedenle kesinlikle umutsuzluğa kapılmayınız.Tecrübelerimiz göstermektedir ki; depremden hemen sonra, özellikle ilk2 saat içerisinde yaşanan şok nedeniyle kurtarma ekiplerinin sizeulaşması ve yerinizi tespit etmesi mümkün olmayabilir. Bu yüzden panıkyapmayınız ve enerjinizi tasarruflu kullanınız. Boşa harcadığınız herçaba için tükettiğiniz enerjiye ileride ihtiyaç duyabilirsiniz.Pozisyonunuzu koruyunuz ama hareketsiz de kalmayınız. Zaman zamanuzuvlarınızı oynatmak suretiyle kan dolaşımınızı sağlayınız.Kesinlikle üzerinizde sarkan cisimleri oynatmayınız, çekmeyiniz veyaayaklarınızla itmeyiniz. Eğer önünüz açıksa ve çıkabilecek durumdaiseniz, destek oluşturan eşyaları kıpırdatmadan dirseklerinizdenkuvvet alarak ilerleyiniz.Dışarıdan herhangi bir ses geldiğinde; eğer mümkün ise tiz ses çıkaranev eşyalarına ritmik bir şekilde vurunuz. Mümkün değilse en yakınkolona, kirişe, duvara, tavana vurmak suretiyle yerinizi belli etmeyeçalışın bu da mümkün değilseTırnaklarınızla zemini kazıyın... Çünkü arama ve kurtarma ekiplerininelinde bulunan cihazlar sesi birmilyon defa yükseltmektedir.Unutmayın! ... Yurdumuzun her köşesinden ve uzak ülkelerden gelenyüzlerce kurtarma ekibi size ulaşmak için çaba sarfetmektedir.Depremden sonra ilk 24 saat telefonları kullanmayınız ve trafiğeçıkmayınız.Eşyalarınızı veya ölülerinizi çıkarmak için ağır hasarlı binalaragirmeyiniz. Bu tip binaların bulunduğu cadde ve sokaklarıkullanmayınız.Ne yazıktır ki, bütün ısrarlarımıza rağmen bazı vatandaşlarımızınyukarıdaki kuralı çiğnemeleri hayatlarına malolmuştur.Enkazların üzerine çıkmayınız ve iş makinalarını kullanmayınız. Mümkünise enkazın etrafını bir iple çevirerek güvenlik bölgesi yaratın.Maksimum 4 kişilik ekipler oluşturarak arama yapınız. Basit kurtarmamalzemeleri ile çıkabilecek durumda olanları kurtarınız. Teknikmalzemeyi ve bilgi birikimini gerektiren operasyonlar için ısraretmeyiniz. Çıkardığınız yaralıyı taşımak için acele etmeyiniz ona,sanki kırılacak bir cam eşyaymış gibi davranınız.Kurtardığınız her bir canlı ve ölü için kayıt tutunuz. Ambulansplakaları ile gittiği merkezleri not ederek en yakın karakola veyakriz merkezine bildiriniz.Çöken binanın adresini, adını, kat sayısını, her katta kaç dairebulunduğunu, her dairede kaç kişinin kaldığını, parlayıcı- patlayıcı,kolay yanıcı ve zehirleyici maddelerin bulunup bulunmadığını tespitediniz. Mümkünse hanelerin basit krokilerini çiziniz. Derlediğinizbilgileri kurtarma ekiplerine ileterek onlara yardımcı olunuz vekesinlikle operasyonlara müdahale etmeyiniz.Afetin ilk dört günü enkaz altındaki ölülerinizi çıkarmak için canlıihbarı yaparak kurtarma ekiplerini oyalamayınız. Hele hele bunukıymetli eşyalarınızı çıkarmak için yapmayınız.Unutmayın ki, her yalan ihbarın sonucu diğer enkazlarda sağ olarakkurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımızın ölümü demektirİhtiyacınızdan fazla yardım malzemesi talep etmeyiniz.Yakınlarınız için en güzel yardım ilk 4 gün trafiğe çıkmamaktır.Şehir dışından yakınlarına yardım edebilmek amacıyla gelecekvatandaşlarımız şunu asla unutmamalıdır ki; kara yolunda yaratacaklarıtrafik şıkışıklığının sonucu vaktinde ulaşamayan kurtarma ambulansekipleridir.Bir gün, bir yerde, bir şekilde yardıma muhtaç duruma düşebilirsiniz. ALINTIDIR.
..

Devamını Oku
Emine Adıgüzel

Uzayıp gider Gazi caddesi sonsuzluğa
Bazen kucak açar yalnızlığa
Bazen yatak olur sılasız mahkumlara
El-aziz’in vazgeçilmez tutkusu

Taşır üzerinde binlerce insan
Kimi günahsız
..

Devamını Oku
Fahri Bulut

AYDIN İHANETİ
Yetmez ama evet de aydın ihanetiydi,
Görün yine hainler, başkanlığa evet der.
Gazi Mustafa Kemal, bu günleri görmüştü,
Pişman olup dönenler, başkanlığa HAYIR der.

Gazi Mustafa Kemal, başkanlık istemedi,
..

Devamını Oku
Dursun Elmas

Sanki daha yeni bir şey olmuş gibi; ”boykot edelim, almayalım,yakalım,yıkalım “diye palavra sıkmaya çoktan başladık.Artık daha birkaç gün eylemler yapılır; Fransız bayrakları yakılır, Fransız parfümleri sokağa dökülür, sloganlar atılır “KAHROLSUN FRANSA” diye. Aradan bir hafta on gün geçsin de gör saman alevi gibi söner gider tepkilerimiz.

Uzun menzilli devlet politikalarımız olmadığı müddetçe de bu musibetler devam ede gelir.Halbuki; ” bir musibet bin nasihattir” iken, maalesef bize bin musibet bile tesir etmemektedir.Çağlar ötesine yönelik ÜLKÜLERİMİZ olmadığı içindir ki,hep atlama tahtası gibi kullanılırız.

Atatürk’ten sonra Türk dış politikasını hep gayri Türk unsurlar belirlemişlerdir.Haklı olduğu halde hep haksız duruma düşürülmeye çalışılan Türk devletini yönetenler ne zaman;
“TÜRK’ÜN DOSTU YİNE ’TÜRKTÜR.”Maalesef Türk’ün ananevi dostu yoktur…” diyen bir Gazi Mustafa Kemal gibi düşünebileceklerdir.

..

Devamını Oku
Tülay Bilgin

Savaştan hemen sonra,
Vatanımız kurtulunca.
Savaştan kalan,
Çocuklar bayram yaptılar.

Acıların izleri,
Kimi şehit kimi gazi.
..

Devamını Oku
Tunga Eralp

- Türk Milleti'ne tam bağımsız bir milli devlet hediye eden, İstiklâl Harbi'nin Komutanı, Cumhuriyetimizi kuran milli iradenin ulu önderi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve bu vatan mücadelesinde emeği bulunan bütün şehit ve gazilerimizin aziz hatırasına...
- Ruhları şâd, mekânları cennet olsun...


Hunlardan Osmanlı’ya,
İrili ufaklı daha nicesini küçük sayarak,
On altı büyük Türk Devleti’ni yazıyor tarih,
..

Devamını Oku
İbrahim Yasar

Yurdumun en güzel şehirlerinden biri,
Anlatmakla bitiremem, eşsizdir her yeri,
Yeni değildir ünü çok eskide beri,
Güzelliğine doyum olmuyor ey Bursa şehri

Kurulmuştur Uludağ'ın yamacına merkezi,
Tarih, tabiat, içiçe büyülüyor herkesi,
..

Devamını Oku
Ahmet Emer

Bir Musibet Bin Nasihatten Üstündür!
Belirli dönemlerde –özellikle seçim dönemlerinde- çıkarılan ve son olarak halk arasında “torba yasa” olarak adlandırılan ama çuvala harara kadar varan büyüklüğe erişen, hükümet yetkililerinin aklına geleni aklına estiği gibi ve sonucunu düşünmeden o torbaya tıktığı, nerede ise “ne yaptıysan yaptın, batan ekonomiyi şu dönemde biraz olsun düzlüğe çıkarabilmem için ve/veya öyle bir görüntü yaratabilmem için biraz ödemede bulun, hazineye biraz nakten veya kayden giriş görülsün, ben bu günü kurtarayım senin vergi kaçırman, hukuksuz davranman hiç önemli değil, yeter ki görüntü güzel olsun ve ben o görüntüyü biraz da süsleyerek halka şirin görünebileyim, alacağımı alayım, sonrası Allah Kerim” anlamına gelebilecek düşüncelerle uygulamalara girildiği gözlemlenmektedir! . Bu da halk arasında alışkanlık yaratarak, halkı beklentiye itmekte. Yaptığı yolsuzluk, kaçakçılık, uygunsuzlukları çekinmeden yapma cesaretine itmektedir. Nasıl olsa af gelir düşüncesi ile yapılan bu tür yasaya aykırı tutum ve davranışlarla da Yüce Adalet, boş yere uğraşı içinde oluyor. Sonuçta yasaları, yürütmesi günün gerekleri ve koşulları ile uyumlu, tutarlı ve bütünlük içerisinde süreklilik gösteren yönetim uygulamaları olmadığı için belki de (!) bir kesim esnaf, sanayici, tüccar böylece suça itilmiştir ve/veya itilmektedir. (Gerçi hiçbir suçun özrü olmamalı!) Önemli olan, böyle ortamların yaratılmaması, hiçbir hak ve hukuksuzluğa göz yumulmamasıdır. Bu ara işçi, köylü, emekçi ve emekli kesime ne yapıldı derseniz, ayıp etmiş olursunuz? ! Her gün yandaş olan / olmayan, okyanus ötesinden beslenen olsun / olmasın gazete ve televizyon kanallarında deyim yerinde ise dizi yazısı / dizi film gibi okumakta / izlemekteyiz. Gözü dönmüş katil görünüşlü polislerce, büyük bir hışımla lağım suyu, biber gazı, cop, tekme, tokat, yumrukla gözüne gözüne vurulmuyor mu? Saçlarından, bacaklarından tutulup sürüklenmiyorlar mı? Sorgusuz içeri tıkılmıyorlar mı? Üstelik bir de alışkanlık oldu,nasıl olursa olsun tüm eylemleri “hükümete…., hükümeti…….,toplumu …..darbe ile…başlayıp gelişen bir şekilde toplu suça dönüştürülmüyor mu? 30-40 Kişilik, 50-100 kişilik, 100-150 kişilik kümeler şeklinde yargılanmalarını beklemiyorlar mı? Suçlarını bilmeden, ne olduğunun, ne yaptığını bilmeden, acaba ekmek yedim ondan mı, şöyle bir deniz kenarında gezindim ondan mı, falanca TV kanalını izlemiştim ondan mı, şu gazeteye şöyle bir göz gezdirmiştim ondan mı; toplu sözleşme demiştim, grev demiştim, işçi hakları demiştim, emeğin değeri-alın teri demiştim ondan mı; intibak yasası çıktı ağzımdan, kalkınmışlık düzeyinden pay çıkmıştı ağzımdan ondan mı; gübre alamıyorum, mazot alamıyorum karasabanla mı sürsem tarlamı diyordum, yumurtam, etim, sütüm yok ben nasıl köylüyüm demiştim kahvede ondan mı….? ! . diye hayaller kurarken, işte böyle leyleğin ömrü lak lak ile geçip gidiyor!
İşsizlik, açlık, yokluk, yoksunluk, yolsuzluk almış başını gidiyor! İş isterken dayak yersin, aş isterken yerlerde sürünürsün, yoksulum dersen “partimize oy vereceksin ha, yoksa geri alırız! ” şeklinde sadakaya razı edilirsin, birileri kusuncaya dek yerken yutkunursun, yolsuzluk yapılıyor dersen istikrar düşmanı olursun neyin istikrarıysa? ! .
Anlayacağınız, orta çağ zihniyetli, faşist, totaliter bir dikta yönetimi hüküm sürüyor. Sürdürenler liberal kapitalistler. Uygulayıcılar dinci görünüp dini, imanı, Allah’ı, kitabı para olanlar. Buna olanak sağlayanlar ise işte yukarıda anlatılan işçi, köylü, emekçi, emeklilerdir.
Onların oyları ile gelmedi mi bu musibet? ! .
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Dıbım havar dıbım gazi,.........................İmdat diye bağırırım,
İro bı te mamı ta'zi,.................................Bu gün sensiz çıplak gibiyim,
Çıma bı si dara mazi..............................Niçin mazı ağacı gölgesiz,

Vez dıkirım ban te dıkım,.......................Ben seslenerek seni çağırıyorum,
Bıje ez te lükü perskım...........................Söyle ben seni nerden sorayım.

..

Devamını Oku