Gece...
Sisli karanlık.
Dünya ıssız,dünya boş.
Çekildi sokaklardan şimdi,
az evvelki kalabalık.
Yol...
Uzun yolun yolcusu.
Yürüyor hayal gibi.
Üzgün,mutsuz ve yorgun.
Elemli olduğu belli.
Gülen yüzü solgun.
Nokta gibi uzaklarda görünen,
Garip yolcudur o,
şimdi buradan geçen.
Sisli sokak lambalarının ışığında,
ümitsizliğin koynundan,
kurtulan nehirdi sanki.
Gömüldü karanlığa.
Görünmez oldu şimdi,
O baş,o gövde,o ayak.
Hayaldir uzakta görünen,
o ihtişamlı renkli konak.
Kurtuluş...
Garip yolcunun aradığı ekmek,
aradığı tatlı su,
tatlı buluş.
Derine...
Zifiri karanlığın derinine,
çilelerin gömülüşü.
Bitecek miydi acaba bu yol,
son bulacak mıydı,
bu garibin yürüyüşü.
Gün...
Doğmuştu yine erken.
Lakin görünmüyordu uzakta,
ne garip yolcu ne renkli konak.
Kayboluyordu manzara,
yağıyordu yağmur sicim gibi,
gökten.
Düşüyordu yeryüzüne,
sağanak,sağanak.
Bir an ufukta belirdi.
Sarı,kırmızı,mavi,yeşil,
bir sürü yol.
Tamam,bildim bildim.
Devam ediyordu yoluna yolcu.
Karanlığın koynundan,
bu renkli yola girmişti.
Döner miydi bu renkli yoldan,
gelir miydi hiç karanlığa,
mutluluğun koynundan?
Kayıt Tarihi : 16.7.2006 20:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!