Garip Çoban Divanı....73... Engin Demir ...

Engin Demirci
946

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı....73... Engin Demirci.. Şems-i Mevlana Divan-ı

Çoban çantası...

Şifa boşluk galiba, benim en dolu bulduğum şey şems vakti buyurdu Şahım. İçe kapanıklığının farkında gece, insandan umudu kesmenin eşsiz huzuru dua dedi Pirim. Ve zamana, insanın alnının tam ortasına koyuyor, hiç de beklenmedik besmele dedi Mirim. Vay haline dışarda kalanın, oysa, O neredeyse orada olmayan onlar coşkusuz uyur dedi Meczup. Beni unuttun mu yoksa? Nefesin nefesindeki gecede dedi Zahit. Nefesimin varacağı yer sana kavuşmakla bahtiyar kılınacak nefesin dedi Fakir. Öbürünün yerine geçmeyen, kendi dilini yakalayanlar sevgiyi gönüllere yediriyor dedi Miskin. Daha sesimızi duyurmadık gece peçeliydi, seması akılda kandiller yakan haliyle süslendik mertebelerine sevgiliye şems vakti dedi Garıp Çoban. Bu seferleri övgüler sayamam, daha şaşkındır nefesimin gayreti sefer sefer bir yansımasıdır aşk dedi Seyyah. O yoldan mübarek yerleri ziyaret etmek gibi iç içe geçmiş duygular oruç tutmuyor dedi Aklı Kıt Adam. Yavaş yavaş ilerler usulca ele almak güçtür, zerreden israf edilmeyen özlemler bir tesadüf değildir dedi Deliler Şeyhi. Yolcular marifetliyse kökü kendi nefesinden, sevgilinin nefsinden başka bir şey elde etmez, sonu yoktur seferler dedi İhtiyar Bilge. Gönül arşından yapılan rabbani seferler dipnot olarak sunulur, tercüme edilmiş arzında övünülen bir takdir kıldı dua dedi Hırkasız Derviş. Şaşkınlık seferine gelince son yoktu, mekke'den kudüs'e yapılan yolculuğumuz gibi sevgimiz.

İnançlar yiterken, birdenbire kaybolanlar...

Son bir not, düşünün lütfen rahat okunan bir kitap sevgi ve bu beni de rahatlattı buyurdu Şahım. Ama iş göründüğü gibi değil, çünkü biz tek vücut değil, ayrı ayrı dünyadayız dedi Pirim. Kendimizle aramızda tek ortak yan yok dedi Mirim. Elimizdeki en büyük güç sevgiye uzak, suretperest yanına ikna olmuşuz dedi Meczup. Şimdi insana diyorlar ki yalnız, kendini görmen için oraya gitmesi gerekiyormuş kalbinin dedi Hırkasız Derviş. İnsanların doyabilmesi, buna mukabil şems vakitlerine düşen yürekler kendilerine vakit ayırdıkça, daha adil ve daha yaşanır kalpler çıkıyor dedi Zahit. Onlarla aramızda tek ortak yan yok dediğiniz duygular, sevgiyi hep tehdit ederler dedi Miskin. Yalnızlık bizi hep bu şekilde kah yalvarıp, kah sonumuzun kötü olacağını söyleyerek tehdit eder, elimizdeki en büyük güç sevgidir dedi Aklı Kıt Adam. Ama iş göründüğü gibi değil, ya demir, ya mıknatıs olmalı hedefiniz dedi Seyyah. Şimdi yeniliyor insanlık, aklına bir şey yiyip yemediğini sormak gelmiyor kalbine, biz iki ayrı dünyayız, kendimize düşmanız o kadar dedi Garip Çoban. Kendi içinde var olan bütün yolların kapalı olduğu o sonsuz labirent şems vakti çıkışınız dedi Sufi. Aklıyla sürekli mücadele eden, sevmek için kalbine izin veremez dedi Deliler Şeyhi. Kendini ve hakikati keşfetmek için uğraşmayanlara yaşamın gizemi çoktur dedi İhtiyar Bilge. Aşıkların öve öve bitiremediklerine aşk izin vermez gizinden.

Güneş Işınları....

Özlemin gayretli önceki akşamdan özümseye özümseye, usul usul okuyorum. Gerçekten öyle, akıllara durgunluk verici şems vakti damıta damıta, yeni bitirdim. Her an okunabilen bir anlatım peşinde mi, bir türlü karar veremeyen duygular. Karmaşık dile getirilen insansız ilişkiler hayli derinden. Ama ruh çözümlemelerine de yol alıyor gece. Diri bir dil nedir? Sevgi o insan ki, tam olarak güzel bulacağınım, zevkle okuyacağım gönlüne hayranlığım artacak, hayret edip şapka çıkaracağım, işte o kadar. Boşuna değil, çoşkuyla sevmek, okurken dönüp dolanıp dünyalığa takılmam. En sonunda da okunup bittiğinde o olmayı başarabilen çıplak bir mesele, coşkuyla sevmek. Şudur sevmenin meselesi, dünya çoktan insanı ezip geçmiş, nefs hikmet boyasıyla yalanını dokumuş ilişkiler elbisesini. Çoktan yalnızlığın saati gelip çatmıştır da, insan sebeplerinin anlamını göremez olmuştur. Kadim bir körlük çağdaşlaşma, o kadar çaresiz o kadar yalnız kalmıştır ki insan. Tutundukları hep başkalaşmışların hikayelerıyle mutlak karşılığını buluyor. Bir zihin nasıl işler sorusunun cevabının peşine düşmüşsek, buyrun dilersenız, her biri yerli yerinde yaşamayan dünyaperestlere. Eşsin huzuru tadan ve nefsin gökkuşağından geçerek, sevgiyle armağanlara kavuşmuş, kendinden dönülemeyecek kadar uzaklara gıden insanlar. Hz. İnsan, o insan ki, aşkta ne söyleniyorsa o olma mutluluğuyla dopdoludur, coşkuyla sevgi

Rengarenk bir Bergüzâr...

İlahi kullarını umutsuz etme, ah ettıkçe, ah'larla huzur bulan dostlarının gönüllerinden eyle buyurdu Pirim. Aşk nasip işidir, birazda tebessüm edelim anlayışımızla bir yanımıza dedi Mirim. Tıkandı baban'ın yöntemi gibi kendine yaklaşımını gözler önüne seriyor halleri dedi Meczup. Ben tutsağım ruhun ızinde, bir anın olması için tamamen gerçeği yansıtmak zorunda olmadığını kanıtlıyor kabristanlar dedi Hırkasız Derviş. Hiç olmamış gibi yapalım, yalnızlığı seçen ve kendini yalnızlığa bırakana yalnızlık onun yaşımını şekillendirmiştir dedi Deliler Şeyhi. Yalnızlık yalnızlığı doğurur ve koyulaştırır ve gecenin çobanları bazen içinden geçenleri hissetmişçesine söze başlar uyandığınızda dedi Şakird. Kimse bana sahip çıkmadı serseri bir hayat yaşadım der dünyaperestler dedi Üstad. Hangi daldan koptuta bir muz geldi rızkın oldu sofranda, şaşkınlık ve hayretin artmıyor dedi Zahit. Şems vakti n'olur dakikalar biraz daha uzasa der tefekkürde olanlar dedi İhtiyar Bilge. Çok ucuz hamasete, heyecanlara kurban edilen ömürler birkaç arkadaş ve maskesinden sıyrılamamış suretler her yere dağılmış dedi Miskin. İlminden ve feyzinden istifa edilenlerden, çok izzet ve ikram gören engin gönüllerin hidayeti aşka bütün çıplaklığıyla teheccüd vakti mayalanır, sultanını arayan efendisini bulur dedi Garip Çoban. Kavuştuğu hallerle hal şivesi duygular, nasıl bir gönül dili engınlıği şu karşıki dağ misali, hoşgörüyü yansıtır sevgilinin rengiyle gönül lambası dedi Arif.


Anıyoruz/ Arıyoruz...

Kök salmamız gönül tahtına çıkıp, yüreğine halife olmaktır. Selamete çıkması özel dersler almak için özümseyin gecelerinizi. Ay geceme geldi. Onlar uykuda üşüyor, ben duada ağlıyorum, sen onu düşünürsün, o seni biz sizi der gecenin çobanları. Elinizi uzatsanız tutardı hüzün. Sahip olduğumuz değerleri her fırsatta paylaşmalı, anmalıyız, aramalıyız bir zarif gönülle düşünenleri kutlamalıyız dualarda. Engin bir ruhla ölmek, sevginin gerçek anlamı ve ince bir değerlendirme düşünenler için duydu, duyurdu sevgi, dilediği de oldu. Gözlerini yumdu sevgılisi, sevdası aşkın toprağına gömüldükçe. Bir hatıra olması için size de sunar gece ağıt yakanları. Sen geleli bir hoşum, sanki bir yanım yokmuştu gibi daha önceleri. Sanki her şeyden benden, senden, bizden biraz eksilmiş gibi senin yüreğimde sır oluşun. Çok erken olmalıydı geç kalan yanların, böylesini hiç beklemesende gönül bu kuş gibi göç eder. O dar sokaklarında, o yalnızlık serili önündeki insan iskemlende sanki sonsuza kadar oturacağını mı sandın. Olan oldu, şimdi her şey biraz daha sevgi dolu, şimdi her şey biraz daha eksik. Yük olmaz gönül gönüle karınca gibi çalışkansa, toplarsın sevgini mana yuvana taşırsın sevgiliyi. Verici bir yaratılışı vardır sevgınin. İstenilen şey sende varsa fisebilillah vermelisin. En kıymetli birikimlerini sebil eder gibi kaşını kıvırmadan sunmalısın. Tutkunun da ötesinde sevdamız dursuz duraksız.

Dün, bugün, yarın ve daima sevgi....

Sana ait olduğumu, teslim olmanın ve teslim etmenin huzurunu diliyor, istiyorum. Nasip ettiklerine minnettarım, ölmeden önce ölmek ıçin şunun şurası bir hüzündü iklimimiz. Ara kapı'dır özlemler, farklı yoğunluklardaki duyguların kendi içinde. Eski ve eskimeyen dostlar gibi ama mutlaka mevcuttur. Yetersiz ya da engellenmiş arzuları ve gelecek hayalleriyle bir hikaye insan. Ama görüntülerde görüntüler arayan seyyahlar, her hangi biri değil, kendisini de o hikayelere içerden bakıyor. Kendi içlerınde bir şeyin daraldığını, benliklerinin bir parçasının sapa ve güdük kaldığını, giderek bir taşradan ibaret kaldığını hissedenlerin anlayabileceği bir sıkıntıyı dile getiriyor. Dualar kalıcıdır o muhteşem kelimeler arasındakı yarın yapayalnız olsada. Üslubu yine bir şölen, Seni seviyorum diyebilenler içindir bugün. Yola koyulur gönül, peşinden gelir dünya. Daha yakın tanırız bizi. En çok o yanım yoruluyor, dua dilimde koşuyor ama ve sabır. İşte onlar fakırler hayatının gerçek hikayelerini oluştururlar. Zamanla konuşurlar mekana değil, gönüle misafir olanlar an'da neşeye ulaşırlar her nefesle. Aslından arıyana tecelli eder, hz aşkın sırrı. Söylemeden geçemem erenlerin halini çünkü yarın yapayalnız kalır onların vedalarında. Gönül meselesi ıç içe, keşke b/aşka çaresiz kullarıda okuyabilsek. Ne var ki, marifet sırrı gözünün önündeymiş yeniyetmeliğimde, oysa falan sanmışım seni.

Hayat boyu...

Söylenecek birşey kaldı ama onu sana ben değil, sen söyleyeceksin. Her cevabın yeni bir soru doğurduğu yaşamlar, neleri örtbas ediyor? Çoban uyuduğu zaman kurt sevinir, tüm çelişkileriyle insar var ve her şeyi istiyor. Ve elbette insanın her zaman karşılaşabileceği türden başka çelişkili durumlar da yer alıyor ilişkilerde ve sen uykudasın. Şimdi arzetmek istediğim husus, şayet üzerinde dikkatle düşünülürse, hassasiyet aramamız kalbi uyanıklık tesbitimiz. Hissi coşkunluğumuza itiraz zor olur. Peki, bu bir kusur mu? Parçalara takılı olanlar suretten başka ne görebilir. Dem dem cem halinde olanlar, kendinden kendine gelir. Seninki de hala acıyor mu? Ey insanı kamil, neden aşık oluruz? Bilmiyoruz. Vuran her dem nuhun gemisidir aşkın deryasında, oysa sen hala dünya denizinde kulaç atmaya çalışıyorsun. Gözün, kulağın, gönlün nerdeyse, seni anan alkışlamamız gereken yer de burası. Bak neler oluyor bu tarafta her surette bu sorular uzayıp gidebilir. Ama şunu unutmayalım, bu yalnızlıktan iyice perişan ve yorgun düşen yine nefsine ağır basan yanın. Görmediğim için çok memnunum diyeni tebrik etmek lazım. Tutku dolu dünya bize aklımıza gelmeyecek şeyler yaptırıyor mu? Evet. O yüzden her seferden farklı olmayan sevgıyi esirgeme haline girmiştik. Biz fanilerin gerisi malum, kimine göre karanlık bir tokat gibi ölüm hali, o gün bugündür peşinden yürüyoruz dediğinde gerçek anlamı çıkıyor aşkın.

Gönül şöyleşisi sizleri bekliyor...

Ahlakın pılını pırtısını alıp gittiği suretler arasında, kendine şükür ve sabırı öğret. Sevgi dolu kalp sözü unutmaz, aşk yemeğine davet etti gönlü. Yüreğime yolculuk der ki, iyiler bereketine tefsir et sevgi(li) yi. Mutluluğun sakıncalı, mutsuzluğun bol olduğu dünyaperest insancıkların arasında bir lütuftur sevgi(li) . Lam elif arasındaki bir diyardır mim halini feda edebilir miyim kendimi geceye? Sonra gecenin güneşiyle kavrulan gecenin çobanların peşine takılıp haykırışlarını duyabilirmiyim, çağıran duaların ruhunu. Meydanlara meydan okuyan aşkların sesine muhtaç olan sinemde makamına bir taif arıyorum. Canından özge canlarda sığınanlardan sevgisıni dilesem, bir kez görsem ve gömülsem mukaddes gönlün mescidlerine. Yerinde duramayan kalbime mübarek ellerin duaları dokununca gör halimi şems vaktı. Fazla severim kendimden endişe etmeden, biliyorum ki kapısına düşer düşmez müjdesine mazhar olan kişilerle beraber olmak. İtaat etmekmiş sevmek kül olmaya, hakiki sahibinin hoşnutluğunu umarak, her verdiği nefeste sevgisiyle selam vererek, rızasını bana bağışlar. Daha nıcesıni tatmak için samimi buldum, hiç tanımadığım halde emanet etti beni. Bir hikmet anlık ömürde seni hatırlatan. Ve sen öylesine nadide ve cömertsin ki, ikramına her nefes sohbetim. Ve özel olan sayılı kişi saklar ve dinler seni. Ferahlatır özlemler hep öteye götürür, seni seviyorum'la doldurdum valizime emanetlerimi

Herkes gerçeği söylesin kendine

Ve günleri pek anımsamıyor, Ademce bir cayış, sınırı şimdi sende günbatımının. Ağzını dünyaya deliler gibi açanlara inat susarak konuşanları duyamayanlar ne sağırdır. Muhabbet kokusu duyanlar zor tutar sevgiye sarılmayı. Buda bambaşka lisan sözü özü bir olanlarda. Neden doğmuş aşk, tohumu şefaati gönül ellerimizde. Ve yere saplanmış uykusuz duygular. Oysa ki, suskunluğun ne ağzı ne dili var diyenlerden çıt yok. Ne oldu diye soranlara, az gittik uz gittik dere tepe düz gittik diyen gecenin çobanları boyuneğmez durumda hayata. Yol yok artık, bütün yollar bitti. Bu tepede bırakıyorum seni, ölüdür sanıyorsun kara kara gecenin gömülmüş susmuşluğu andırıyor, ağzı dualıların en tatlı duasıyla huuları. Neden gizler yok artık, oturduğum meşeden gelen seslere bırakıyorum yüreğimi. Rüzgara seni yine göreyim diye gönderdiğim dualar, ilk manzara olacak birşeyler ekeceğim salavatlarla senden teheccüd vaktine. Susamışların suyu ol, doğanın gizli haritaları var bir avuçluk. Boy versin gözyaşlarım gittikçe engin deryasında içtikçe aşk şarabını, bir özge canla gezi ortasında bu tarlamda. İşte üzgün bakışlı seyyahlar, kabirlerden düğün haberimizi bekliyor ruhları küllendirmek aşkın sırrına misafir olmak için. Alıkoyar dünya seni sanma, ana kucağında yorgun zamana eklenmiş bir gece ruhlarımız diyor arifler. Gecede sadıklara ecel armağanları vermek için kürek çekiyor mana doktorları kalplere. Gönlümün maskesi yok doğduğum günden beri. Ruhunu yakala kıskanacaklar bizi, olan bir şey var daha çağıracağım soluğumla o kutsal anı.

Yüzlerce gövde gövdeye dayanmış...

Bir kez daha gelmek mümkün olsaydı cihana, yine sevdalanırdım dün, bugün, yarın dilenci ve sarhoş halimle deli deli. Tevekküle mani değildir, kıssanın hikmetine tevazu göstermek. Tabi olunan, tabi olana şart koşabilir, unuttuğu şeyden dolayı ayıplanmaz gece. Daha yeni açtık kundağını gecenin. Gece gönüllere en sevdiğimiz besteyi dem dem terennüm etmekte ve ordadır sevincimiz. İşte bulduk deriz zaman zaman, sebepsiz özenle umudu sarıp sarmalayıp beklentimiz sevimlidir. Rüzgardan bir ses duyar tenimiz, uyanıp tanımak gelmek gelmez işimize. Benimiz sevgiden ırağa gitti, öyle ki biz sevgiliden ırağa, biz bize bizi başkalarına anlatacak olana itiraf edemeyiz. Ve henüz erişilmemiş, içimizden çıkıp üstünü örttüklerimiz sözcüğe o an geçersiz. Zaman zaman sanki aşinalığı da vardır, o oyalayanlara olan kuytu gizlı yerlerimiz. Epeyce hırpalanmış biz den medet umuyor kursağımız da mı kalacak. İşte o an, buradan ötekine kulak kesilir dualar hicret ederken. Yer gönül, yer sevgi, yer ten ve haneleri. Ve beni misafir eder misin? Mahçup harfler, fakir kıyafetleri gurur ve kibirsiz sonsuzluğunun şehrinde. Aşkın merkezi burası, rahmet vadisinden dökülen sevmelerle muhabbette ilk söz yoldaşın. Öyle sevıyordu ki gece şu hüzünlü bakışlarda. Adanmışlık süzülüyor sevmekten, ben de huzurluyum şimdi. Acımıyor artık rıyasız bir sevgiyle, çekınmeden hicret etti. Kelepçemız duadan, okşuyor seviyor bir insanı

Yadigar...

Sevgi fikrini benimsemiş, fikirleri uğruna çok şey feda etmiş olanlar için dua bir dayanak noktasıdır. Bir çıkar yol, bir umut ışığı arayan dünyaperest yaşamlara rağmen, sevginin duvarlarına sırtını dayayarak sabreyleyin gelir hakkın imdadı yazarlar gönüllere. Üçler mezarlığında ben de bir şeyler yapacağım küçük kır kuşları gibi şimşek gibi döneceğim. İbretle bakmak gerekir, sevgiyi tanımayanlara, kadir, kıymet bilmeyenlerle bilenleri bir bir dökmekte kabir taşları. Yorulmak bilmez, usanmak bilmez ne kalmışsa elde ne varsa onu sunar merhamet adına. Kendine olan borcunu ödemekte gerçekten geç kalmış ademoğlu. Bizimle beraber borçlu sayılmaz mı? Şems vakti uykuda olanlar? Sır vermeyen yüreğime çağlayanların döküldükçe dökülüyor. Yediverene dönüyor tenine güller seren sevgi. Bir çırpıda dost oluyor senden sarkan benimle harmanlanan yanın pek farkına varamasanda. Gelmeye gurur duyuyorsun beninle, bir el yazması kitap okur gibi gizlenen yaralarındaki çığlığın. Bir divan gördün içinde, saatlerin nasıl geçtiğinin farkında olmasa tevazun ağır ağır misafir ediyor çiğdem açan yanınla tek nüshasın gönülde. Ezilmiş hor görülmüş yanından vazgeçip geldin dünyama. Seccadesinin desenleri dört arkadaş okuyalım, hislerini uzun uzun müddet şahlandırmaktan geri kalmıyoruz. Gönülde başak başak inci gibi mısraların, bir hoş oluyordu gözbebeğin kuşandıkça sevgili olmaktan kendini alamıyordunuz. y.ed

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 8.7.2015 16:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şems-i Mevlana Divan-ı, Dua, müminin silahıdır. Duamın kabul edilmemesinden değil,kalbimin duaya ihtiyaç duymamasından korkarım. Hz.Ömer (r.a)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci