GARİP ÇOBAN DİVANI...24.... Engin Demirci

Engin Demirci
946

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

GARİP ÇOBAN DİVANI...24.... Engin Demirci

DELİ SAÇMASI MI? BUNLAR! ..Besmelenin sırrına erecek kadar zaman ayırmadıysan,amelin doğunca bir metre, ölünce iki metre bezin kadardır. At bir kenara benini, karşıda dururken yüzüne hasret ne çok duyguların var, gönülün sevdiğini arzuluyor. Bir bakışta dokuzmakamı görenlerin davetine katılmamakta nedir? hadi uyan! Kendinle bu kadar ayrı kalmanın derdi şems vaktidir. Söylemeye dilinin varmadığı, ne kadar çok çamur atmışsın yaşamına günleri saya saya. Perdelerini aç yürekteki n/ar'ın ateşini arıyor yanmak için. Habis, yeknesaklaşan yasamlar dönüp dolaşıp herkesin kendiyle bir hesabı olduğunu anlatıyor. Entrikayı resmeden suretperest ademler, ikiyüzlü, sadakatsiz, zehirli ve kalp krizi geçirtecek bir dünyası var. Yaşarmışcasına merak ettiğim aşikar. Sevgisizlikten kaçarak kendinden dışlanmış olduğu için mi bu kadar öfkeli hayatlar. Göz yummalarla dolu ilişkilerde, kesin bir cevabı yok ama bunu göz ardı etmek de mümkün değil. Tanıtıyor bize sureti süslü, kalbi harabe, dili peltekname olmuşların ruhlarından duyulur bir ses. Yarım kalan teşebbüsünden anlıyoruz ki, kendini ayartmakta beis görmemiş olan yanına ilgisini çekmiş. İnsanların sefaleti ve doymazlığı melodramatik bir dili gece olmadan yaşananlar. O ve ben değiliz, tutundum. Bir his yakalıyor bizi. Ama bazen doğru cevap hiç yoktur. Bulanık bir çığlık kafamı kurcalayan. Geceyse ve göz gözü görmüyorsa, aşka uyum içinde olan gecenin çobanlarındandır.

İKİNDİ VAKİTLERİ...Tanışmamız için bir cümle içimizde kapılar açıyor şems vakti. Peki ya evsiz duygularla baş başa kalan yanımız nereye sığınmış. Bıraksın beni bu cümle, bana da ayıp ediyorum biraz. Neyse, dağıtmaya başladım seni seviyorum diyen duygu'ların parlak vicdanını. Hani paylaşacaktık sevgiyi, tanıştırayım sizi derken. Nasıl bir mutluluk, heyecan küskün yanlarını barıştırır gelde çıldırma bu aşka. Neyse ki gelen hasbihallerden yalnız olmadığımızı anladım. Fırsat bu fırsat, uzun zamandır ihmal ettiğim binbir işi bitirdim, anlatılmaz yaşanır. Hani paylaşacaktık sevgiyi, hasta yaşamların başına gelıp dikilsede korkuyorlar sevmekten. Bana saygı duy diyen kendinizi bile bulabilirsiniz. Biz olanı gösterdık derler. Hangi nedenle, kuşkusuz burada mümtaz aşk olduğu gibi. Sevgisizlikte, çaresizlikte, yalnızlıktan bunalmıştır, beğenisi kazanamadığınız sevgi. Peki neler geçiyor aklından? Ve sonunda utanmış, öfkelenmiş, yorulmuş, kendi dışına itilmiş hz insan. Ne oluyor? Bir şey yok diyen kocaman kocaman susup susmadığınızı, korkup korkmadığınızı değerlendirir teheccüt vakti. Yenilmişlik duygusunda olan suretperestlere inat, gecenin çobanları hayatın içinden rastgele bir an'ı seçiyor güneş gibi. Belki bir yüzleşmenin kapılarını açacak susmak. Oysa mahçup olduklarınız unutulmak için geriye itilmiş, hatırlanınca insanın yüreğini çatlacak duyguların mı var?

MİŞ GİBİ ZAMANI YAKALAMAK...Ama diye başlayan cümlelerle dolu duygular, saf, seyretilmiş, suretinde hezeyanlarla yaşayanlara rağmen bir nehirdir. Ara sıra da, kaybolmuş gibi gözüksede zaman. Gecenin çobanları deliliğin o tuhaf, ele avuca gelmez yanını yaşarlar. Belki de bu yüzden ilginç ve meraka değer toprağından fışkırır aşkla aşk, şems vaktinde. Artık kendisini kontrol etmeye gerek duymaz ruhları. Gece aşkın süzgecinden nasıl geçerse öyle yansıdıkça duaya. Duada aslında aşkın yansıması için vardır gönlün avuçlarında. Sondan başa, baştan sona bir son duygusu eşliğinde, teheccüt vaktinden gerçeğe daha yakın bir b/aşka şey varmıdır? diye sorgular estağfırullah'la h/arlan'an ruhlar. Bir zamanlar hayranlık duyduklarınla, geçmişin asla geçmediğini fark eden duygular ve olaylar artık belleği iyice zorlayacaktır gözyaşlarıyla. Ne var ki, anlamıyorsun işte, hiçbir zaman anlamadın ve asla da anlamayacaksın! Seni h/iç yüzünün farkına vardığında, uğrak yerlerin muhatap kalır yalnızlığına. İşte o anda bir son duygusu yaşayanlar, sanki öç alıyorlar gibi uykuda olanlarla nefes yarıştırır huu'ları. Sönmeyen ateşin beklentisi gerçekleşmediği gibi kim bilir nerede nasıl yitti onuda kabirlere sormali ikindi vakıtlerde. Sevgi, acaba bir gün yeniden ilgi çekecek mi? Alın yazısına rağmen suretperest yaşamların koşullarına bakılırsa, besbelli, yarın da koruyacak, sevgi kendini. Hep dört beş adım önde yürümüş olan sevgi, öyle anlaşılıyor ki, çok tuhaf ilişkilerde olan insana inat, ibrahimi meşke yakın, bu yüzden kendinde gerı plana itilmiş ademoğlunu arar gecelerde. Aşktan daha eski olan h/içliği resmetmek rahatsız edici küstah yanımızda. Bir şey eksik empati mümkün olmaz, coşku kolay bulunmaz, aşkın şemsi gelmediyse secdenize.


HEPİMİZ SAADET'İ SEVEMEDİK...Kınama kendini, aşk sınar. Dost olmak istersen dostunla, dostum nerde diyen vücudunla dost ol önce. Mekan olarak sende olan kalp makam olarak soruları soran cevaplar ne kadar soyludur. Duyguların duyguları ezmesine izin veren kelimeler, inandığını sandıklarınızla nerde kucaklaşır. Evrensel bir bağlanmada zaten bağlısınız dostunuza, görevini yerine getirmek için muhalif duruşunu sergile kendine. Bütün çaban gerçek bağlanmaysa, modelin aşk olsun. Kendinle yabancılaşman kendini algılamamandan kaynaklı, örgü örmek gibi duruşunu sergile edebi eser olan. Kuytu köşelerde ihmal etmediğin duygular vızır vızır geçtiği muazzam günler fena değildi. Bu arada toplumların çoğunluğunu oluşturan, fakirliğin nefesini suratlarında hisseden, çok kez küçümsenen, görmezden gelinen sıradan insanlarla içli dışlı olanların başkaca kusurları olmadı. Kalabalıklar arasında her şey doğal. Aşk için yazmak duyguları harekete geçiriyor. İçinizi boşalttıkça sevgi adına bilinmeyenle yüzleşmek için hazlar katıyor. Dış notlarla dolu yaşamınıza, iç notlar almanız için yüzleşmeler katıyor insan kalbinize. Kendi sıcaklığınıza ulaşmanız için hareket etmenizin, duygularınızın dibinde olduğunu hatırlatır sessizliğinize. Çığlıkları duyulan suretperest yaşamların sefaletleriyle darmadağın oluyor duygular. Oysa sevmek güçlü bir umut, tarifsiz duygulara da mutluluk katıyor. Büyük keşif yapmak gibi. Şems vaktinde onların kalplerinin derinliklerinde huzur vardır ve kimse onu nereden bulduklarını bilmez.

AŞK YOLCUSUNA.. Dua etmeyi unutmayın, yolunu kaybetmiş duygularına yardım etmek, çok'tan az'a, az'dan çoğa varmak için buyurdu Pirim. Hz. Davud gibi ibadet eden aşıklar maşukundan ne ister hu diyerek döndükçe dedi Mirim. Teheccüd vakti açılan kapıda durmasını bilenler, şems vakti ikram ve ihsanla girmek için dua ediyorlar dedi Meczup. Dua çiçekleri birbir açarken uyuma! inşaa etmek için engin gönlünü, gizli bir yol bul aynandaki dayanılmaz acıyla, aşk artık mektup yazmaz dedi Garip Çoban. Sonu edep olan bir yol yanlışlardan temizlenerek ahlakı düzeltmek için evet, tersinden sorduklarımızda cevap dedi Zahit. Kainatı görerek içinizi dolduran kelimelerle kendi dünyanıza bakın dedi Fakir. Aynanızdan yansıyanlarla kendinize baktıklarınız, geceyle gündüz gibi değerler değerlerle yarıştıkça hep karşı karşıyadır dedi Miskin. Muzaffer edalarla karşılayan vakitlerde sevgi araftadır aslında, bilinen biçimiyle hayatın acemisidir aşkın aşıkları dedi Aklı Kıt Adam. Bırakmak istedikleriniz alternatifsiz, kelimelerin sıkışıklığında yaşamış sayarlar sıkıntıları hissedenler, oyalanmadan aklına sorulan sorularda dedi İhtiyar Bilge. Güzel hedefler gelıştiren engin gönüllülerin yeri bellidir, insanın yazdıkları bağlar duruşunu dedi Deliler Şeyhi. Sorunlar arttıkça sorunlara bağlı yaşayanlar, kendini sunmadan hayat içinde kalanları sorgulamadan inandığı kimliklerde yaşayanlarda gündelik cehalet.

VE DAHA BİRÇOK YOK.. Sus(a) mak bir şey, b/aşka her şey; bir, iki, üç deyip teheccüt vaktine bismillah, aşk vazifesi dostluğa sadakat için dört, beş, altı deyip şems vaktine elhamdurillah. Ne çok yücelik tavrın var benliğine, gönlünün lisanından erişenler kelamın mı? Akıl ve idrakında olanların bilmez ki, benini ortadan kaldırman için aşk lazım çığlık çığlığa. Kendisiyle kavgalı, dış dünyaya öfkeli, içine suskun, karamsar ve bunalımlı suretperest insan. Oysa beyaz üzerine beyazdır, aşkın aklındaki resim, nasibi teheccüt vaktine yansıması olarak kabul edilir gecenin çobanlarınca. Çok zorlaştı insanı sevgide takip etmek bulmak güçleşti. Bir h/az için tüm bağlardan kopartılmış okunacak duygular. İçten içe birbirlerine hayran olan engin gönüllüler her zaman şems vakti buluşurlar. En iyi ve uzun ömürlü cümlelerle yürekten yüreğe hasbihal eder aşklarca. İlk adımı sayan gecenin çobanları hiç haksız değiller. Her şeye rağmen okuyoruz dedim. Fakat belki düşünüyoruz demem gerekır, zarftan çıkanlar gelıp giden mektuplar muhataplarına. Dünyanın farklı şehirlerinde, değişik zamanlarda, hayatı da dağılmış insanların gidiş, gelişleri okunabilir pekala. Demesek bile düşünce yolunu kendiliğinden açıyor zaten aşka. Akla gelen her şey olduğu gibiyse çok önemli. Belli ki her özen gerektiren pek çok vazife duygusuyla değil. Asıl duyguları yaşatan şeyin dostluk olduğunu benimseyip üzerine titreyişleri duaların dikkat çekici. Dokunanların cümlesi aşk

BELKİ DE EN ZORU, BU ANLATMAK İSTEDİĞİMİN ÇAĞRISI...Vuslat demidir rabıtada illa dem-i derdinizin demidir buyurdu Pirim. Muhtaç olduğumuz gerçekte zikrullahtır dedi Mirim. Rabbin söylediklerinin özü değilse, kim olacaktır ki dostun dedi Meczup. Yarına emanet edilmiş ne kadar mutluluğun var dedi Zahit. Hayat böyle işte, unutmayın neler biriktiriyorsunuz maskenizin ardında gizlenen bambaşka ilklerinizde ne kadar yanıldığımızı anlıyoruz dedi İhtiyar Bilge. Dönmesini beklediğin duyguların kilitli özel odalarında, kapısını tesadüf eseri açık bulduklarını bulunca, şöyle içeriye bir bakmaktan kendini alamıyor ve aslında hiç tanımıyorsun sevgiyi dedi Miskin. Anılar merak ve öfkenin birbirine karıştığı duygularla bilmediği unutulacak anılar çekmecesine tıkıştırılanların peşine düşünlere, bütün bunların anlamı nedir diye sorarken buluyoruz şems vakti secdede kendimizi dedi Garip Çoban. Vardır elbet bir sebebi, hem uzak hem yakın bir aşkın pusuya yatmış olmasında dedi Fakir. Uzak yolculuklar için, uzun geceler lazım dedi Aklı Kıt Adam. Kendine yokluğunda bir aynanın gözünden bakma çekincesini hissettiniz mi hiç? dedi Hırkasız Derviş. Bir bakış açısı var b/akmak için, bilmek gerekiyor bambaşka bir çıkış noktası oldu mu? Bu olan şey dedi Deliler Şeyhi. Hiç düşünülmemiş ama çok düşünülmüş birbirine bağlı duygular neye ihtiyaç duyuyorsa aşk onu kullanır. Öyle bir his var ki, eğer bir maşuk istiyorsam, kendimi ona dönüştürebilirim. Neyse ki bu gidiş hayırlara vesile

HER DAKIKA O...Ey hancı her nefesimız şehadet içinde değilse uyandır bizi, dünya yatağından kaldır artık gaflet yorganın altında sımsıcak halimizden üşüyelim üşüyelim taa ki azrail kıskanana kadar. Bir şeylere vesile olsun ruhunuzu uyarmanız. Cümle sığdırdıklarınız parantezler içindeki kelimelerdeki sesin tıkıştırdığı çığlıklarla hep hayata geç kalınan yerden başlayan dönüm noktasında,var olan yoklarda buluyoruz. Dün biriktirdiklerinizin altında kalmış hep yarınlar. Enkazı bugünler olanlarda hep geçmişin hediyesi. Hatırlayarak masumiyetini korumak istediğinde sevginin kayıp parçalarında benimseyemedikleriniz daha erken olabilirdi, geç kalmışsın vakt-i sehere şaşırtırken dünya. Gönül sancağını sevgiye ulaştıranlar, tevazusunu kazanır şems vakti sevgilinin. Muhtaçsın içinde bulunduğun son demlere, hala karşı geliyorsun veda etmeye. Yetişkinlerin elinde sıkıştırılmış çocukluk yaşamış büyük bedenlerin duyguları nelerden besleniyor. En içten iniltileri ne yazık ki hala görülmemiş. Hala da şefkat içinde bekliyor bir yanın ilk öncelerini kurcalarken. Kavuşamadıklarımızla hep eksik kalıyor gönül mutfağındaki sırlara. Şafakta aş(k) 'ına bütün sevgisini yükleyenler için hayat duvarın toslamak yok. Tüm geçmişini geleceğe koyup yanına sadece kendinden artıkları alarak dualarla nasıl yeniden başladığını gördüklerimizin sloganı, hayat herkes için böyle işte.

Ona hak veriyoruz.
İki kelamla ben ne isterim aşk ocağında. Hutbeden gönüllere birdenbire gelenle ikindi vakitlerinde bilmem dua yerine geçer mı? Hiçliğe bürünmüş olan gecenin çobanları, yokluk yolundadır şems vaktinde libas elbisesini çıkarmadan. Ne var ki, ölüm göz ardı ediliyor yaşanmayan hayatlarda. Ona ben karar veririm, bize de çekmek düştü ağır yükü. Senin hiç yok olduğun bir şey yoksa, o kadar nasip almış demektir kalbin sevgiden. Ağır basan her daim sol y/anına Ondansa, huu aşk olsun der gecenin çobanları. Sizi vuranlar o sınırınızda suya yansıyanlar, tamda kendine inanmayanların söylediği yalan gibi yangın yürekte değil halin. Karanlık bakanlar kör olanlar için temizlenme vaktidir teheccüd. Utanan yanını bekleme, inandır haram ile helale estağfirullah. Niçin korkarsın? Ağır bir yükmü abdest almak. Unutma hak katında şems vaktinde küçük şeyler de deyip uyudukların unutulmaz. Ben de varım de olma iradene ihtiyacın varken, söyleyecek sözüm var de rabbine.

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 3.3.2013 15:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Gamzelendi gönül yine,devası ah'tır. Gönlü mahzun olanın,dostu ALLAH'tır. Kavl-i Hz. Pir Şems-i Tebrizi k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci