avcunda bir yıldız,
mışıl mışıl...
boynunun altında dirseğim..
akdeniz ayaklarını öpsün,
akdeniz nefesi boynunu..
tül uçuşsun açık kalan pencerenden
İçime akşam kızıllığı çökerken,
Kapatır yüzlerini çiçekler;
Ağlamaklı olurum.
Usulca gözlerin geçer yüreğimden
Ellerim, yumuşacık bir “merhaba” bekler;
“yasemen endamlı yakamoz çiçeğine'
ne bir yol
ne bir pusat…
ne bir yıldız vardır
ne de bir iz…
Önce mavi yandı inceden.
Alabildiğine yeşil sonra...
Sonra zeytin karası,
Gönül yarası.....
Sonra ırmak türküleri
parke taşlarında çınlayan
nal seslerini duyuyor musun
geçen her faytonun içinde ben varım
sivas kalesi’nde
kırık ikindilere,
yalnızlıklara sığınan
bir ağaç çiziyorum;
yanıyor, tutuşup yapraklarından.
adı konmamış bir çiçek çiziyorum
soluyor, kendini koklatmadan.
bir adam çiziyorum;
dağlardan sürülen
.......güllerdir onlar
solmuştur renkleri
ve küsmüşlerdir
başak kokar nefesleri
tuz eksilmez dudaklarından
sen
mutsuz sevdaların militanı
beni pera’da vurmalıydın
tek kurşunla
ve yağmur yağmalıydı
sana fulya demeti sunarken
Maharbi pınarından düşen her damla
sevişirdi
kadehlerimize doldurduğumuz
yangılarla
yıldız rüzgarları
SAYGIDEĞER HOCAM; ÇIKARACAĞINIZ KİTABI SABIRSIZLIKLA BEKLEYENLERDENİM.ŞİİRLERİNİZİ ÇOK BEĞENDİĞİMİ VE KADERİN ARTIK SİZE GÜLMESİNİ VE AMACINIZA ULAŞMANIZI CANI GÖNÜLDEN TEMENNİ EDERİM.SAYGILARIMLA YASİN DURNA... NOT:RUMUZUMU SİZDEN ALDIM...