Galata’nın taşlarında eski bir fısıltı dolaşır,
kaybolacak gibi değil;
Yedi asırdır taşlara sinmiş o serin nefes
hâlâ yankılanır duvarlarda.
Kutsal Haç Kulesi derlermiş adına o vakitler,
zaman, isimleri değiştirip ruhları aynı bırakmayı sever ya,
işte öyle dururdu İstanbul’un göğsünde
ne geçmişin, ne bugünün,
Her daim şehrin kalbine kazınmış
bir vakur hatıra gibi.
Sonra bir gün, rüzgârın kanadına tutunan
Hezârfen Ahmet Çelebi yükseldi semaya.
Galata’nın alnından aldığı cesareti
Boğaz’ın mavisine bıraktı;
şehrin kalbi bir anlığına
hem durdu hem coştu.
Yıllar aktı…
Yangınların ateşi değdi taşlarına,
kule bir nöbetçi gibi Bekledi Beyoğlu’nu,
gecelerin içindeki kor gibi parladı.
Ve şimdi,
Boğaz’ın harika kulesi
Boğaz’ın mavisine yaslanmış bir rüya gibi durur,
İstanbul’un kalbine ayrı bir güzellik katar
her baktığında bir başka görünerek.
en çok geceye yakışır Galata,
karanlık düştüğünde taşların içinden tarih değil,
kalbinize dokunan yumuşak bir ışık yükselir.
Kayıt Tarihi : 22.12.2025 21:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Galata kulesini ziyaret ettiğim zaman yazdım...




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!