ben bu gece gökyüzünün pas tutmuş menteşelerini zorluyorum
ceplerimde sönmüş yıldızlar, ağzımda barut tadı
hangi meridyene yaslansam gıcırdıyor dünya
ve atlasların yalan söylediği o kör noktada
seni bekliyorum, kirpiklerinde biriken o ihtilal tozuyla.
zaman; zembereği boşalmış sarhoş bir saatçi dükkanı
artık akrep yelkovanı değil, kendi kuyruğunu kovalıyor
şehrin neon ışıklarına asılmış, sallanan bir ceset gibi yalnızlık
kaldırımlarda ayak sesim değil, bir giyotin yankısı var
ben seni sevince, bütün fizik kuralları istifa ediyor.
dudaklarında müebbet yemiş bir suskunluk
gözlerin… ah o gözlerin, namlusu bana çevrilmiş iki okyanus
dibe çöküyorum, vurgun yemiş bir sünger avcısı gibi değil
bizzat denizin kendisi olarak çöküyorum
ciğerlerimde oksijen değil, senin o "gitme" diyen bakışın dolaşıyor.
kimse bilmez, biz seninle hangi gezegenin mültecisiyiz
pasaportumuzda mühür yok, parmak izimizde yanıklar
bir radyonun cızırtısında kaybolmuş eski bir şarkı gibiyiz
frekanslar tutmuyor, antenler kırık, ama melodi hâlâ havada
duyuyor musun? bu, damarlarımızda dolaşan cıvanın sesidir.
şimdi çekip gitmek kolay, bir ceket gibi omzuna atıp geceyi
ama kalmak;
işte o, atomu çıplak elle parçalamaktan daha zor
ben bir ihtimal değilim artık, ben kesinleşmiş bir felaketim
ve tarih, bizi yazacak mürekkebi henüz damıtmadı sevgilim.
kapat gözlerini
kıyamet kopacaksa da
bırak, bizim çarpışmamızdan kopsun...
Hasan Belek
12 12 2025-Akçay
Kayıt Tarihi : 12.12.2025 18:48:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!