Utandığımız da yüzümüzü sakladığımız da olur.
biliyorum çok sık değil ama
oluyordur.
Neyse ki bende de çok sık olmuyor bu durum
ki olduğu zamanlar dünyanın dayanılmaz bir yer olduğunu hatırlıyorum kendimizden,etrafımızdaki herkesten
ve hatta etrafımızdaki herkesle olan benzerliklerimizin farkına vardığımız an dahi utandığımız olur.
bunlar gayet doğal şeyler.
siz de bir kaç gün sokak çocuklarıyla beraber çöp toplamaya ve ölmek üzere olan umudu hayatta tutmak gayretinden çok, hayat bi gayretle içindekileri istediği şekile cevirdiğini anladığınızda
sizin de utançlarınız oluverir.
bunları büyütmeyelim.
çünkü daha önceleri de belirttiğim üzere ben insancıl biri değilim
daha çok emeğe inanırım.
insanların ölümlerine ve unutulduklarına vakıfım.
yalnız savunduğum olay şu ki "onlara işkence edilmemeli" hayat zaten hissedenler için olabildiğince devasa bir işkence. ek olarak sizler de el birliği yapıp işkenceyi uzatmayın şiddetlendirip hiddetlendirmeyin.
yapmayın
bırakın yahu olan oluversin.
hiç içine uğramayanlar var. "ne büyük bir kayıptadırlar onlar"
bu kişilere karşı
direnmenin
ölmenin
sararmanın da sanırım pek bir anlamı yok.
yani gerçekten bir anlamı yok.
içimize saklamanın da öyle çünkü bizler bildiğin zavallılarız.
buna inanın zira ölüm yanı başımızda
inanmak istemiyorsanız buda sizin bileceğiniz iş.
mutlaka karışacak değilim.
Tanrıdan tek dileğim
bir yürek işçisi gibi dürüst,onurlu ve dik durarak yaşamaya kalkışmanızdır.
Ve elbette ki kendim için de isterim bunu.
keşke tanrı görünebilir olsaydı ne iyi olurdu.
en azından içimiz dışında sığınabileceğimiz bir yer daha olurdu.
tabi bu dilek tutmayınca
kala
kala içimize kalırız.
içimize sığamayınca işte alıştığımızdan başka bambaşka yerlere kaçmak filan isteriz
ya dağlara yada okyanusların ortasında kuytu adalara
ve yahutda olmaz ama yine de düşünür akıl sadakatinden emin olabileceğin bir yüreğe gömülmek isteriz de bu isteğimizde aşk'ta güven yoksunu olduğumuzun bir çağın ilk ikinci kanıtıdır
neyse duygusallığın sırası değil çağ utanmanın çağı
çünkü sıkılmanın ve utanmanın tam ortasında dikilmekteyizdir
oluyor tabi
kimi zamanda kendi kendimize içimizden utandığımız olur.
hayatın bir kenarına sıvışmak ve sıfatsız yaşamaya çalışmak için
onca ve bunca
saçmalığa katlanıyor oluşumuz bile başlı başına yüz kızartıcıdır
içimiz sıkılır
yüzümüz kızarır
utançı alır kaftan yaparız omuzumuza utanmadan
arlanmadan
yakar da yakar bedenimizi
ama ki elden bir şey gelmez
içimiz yetmez
dışımızda yetecek gibi değildir işte
hem yetse de ne farkedecek
tarihin bize biçtiği renk
kırmızıdır işte
kırmızı.
Kayıt Tarihi : 2.5.2014 16:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)