Şu ağacın dallarına konup konup duran kuşlar,
Masamda dolup dolup boşalan bardaklar,
Her zaman aynı saatte bozulan saatler şahit:
Seni senden çok sevdim.
Senin için yola çıkanın yolları sapmış,
Karanlık ormanlarda...
Kalk sevdiğim, şimdi yıldızları parlatma zamanı.
Sar saçlarını boynuma, ört üstüme gülüşünü,
Üşümek istemiyorum artık.
Gaflet içinde uyumuşsun, kalk sevdiğim.
Uyanma vakti, sevda zamanı geçmeden.
Sinsi bir kurşun, beni öldürmeyen,
Kimde kaldı acılarım, en güzel sevdam?
Saçlarını okşadım, gözyaşlarını sildim.
En nihayetinde, yine onsuz sabahlara uyandım.
Yersiz, yurtsuz, biçare, koparılmış çiçeğim.
Kim kopardı, kim astı yapraklarına hüzün damlalarını?
Nedir bu kayıtsız kabullenişin?
Kör düğümler gönlünde, hâlâ gözü yaşlı çocuk,
Elleri nura bakmış, açmış semaya...
Cevap yok hâlâ.
Çok yorgun, ölüm tabelalarını asmış her bir sokağına.
Nereye dönse, sana çıkmış yolları.
Büşra Nisa Kaya
Kayıt Tarihi : 20.12.2024 17:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
O, taşranın kıyısında bir kasabada yaşardı; elleri kalem tutmaya alışkındı, ama penceresinden gördüğü ufuk ona hep uzak diyarlarda birini aratırdı. Diğeri, büyük şehrin gri binaları arasında her sabah aynı raylarda uyanır, kalabalık içinde yalnızlığını taşırdı. Bir mektup yola çıksa belki kader değişirdi, ama yazılan kelimeler hiç kâğıda dökülmedi. Geceleri, aynı yıldızın altında birbirlerini hayal ederlerdi. Kız, uzaktaki o yabancının yüzünü görmeden bile severdi. Erkek ise bir şarkının melodisinde onun sesini duyardı. Ama aralarındaki mesafe, ne yola ne zamana sığdı. Kavuşamadılar. Sadece yıldızlar şahit oldu bu yarım kalan hikâyeye.
Sar saçlarını boynuma, ört üstüme gülüşünü,
anlamı derin dizeler, tebrikler
TÜM YORUMLAR (1)