-Spor deyince beyler, aklınıza ne gelir?
-Sağlıklı yaşam gelir
-Geçiniz efendim. Başka?
-? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
-? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
-? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
'... Gooooooooooool... Goooooool... Gooool...'
..
Ben köyümün yağmurlarını göremedim.Daha ekmeğe pepe diyemeden gurbetle tanıştım.Babamın ‘Hava da tam kar havasıydı haa’ deyişinden biliyorum kışta doğduğumu.Yazımı memlekette ,kışımı gurbette geçirerek atlattım ,çocukluk yıllarımı.Birde kirli beyaz donumuzla bulandırdığımız göldeki balık yakalama anılarımı.Benim çocukluğumda atar iler ,bilgisayarlar yoktu ama onlara değişmem ;kumar oynadığımız kibrit kutularını ,birde çelik çomak oyununda çomak yerine kullandığımız çamaşır suyu kutularını.Unutmak mümkün mü okulun önünde satılan şalgamı ve içine bandırarak yediğimiz ekmeğin tadını.Birde okuldan sonra görmeye gittiğimim bisikleti olan canım kadasımı.
Az ama öz hatırlarım ilk okul yıllarımı.En çok sevdiğimde sonraki yıllarda bir daha edinemeyeceğim mahalle arkadaşlarımı,onlarla kurduğumuz futbol takımını ve komşumuzun kazma kürekle kazıp bozduğu top sahamızı.demek ki hakketmiş ogüne kadar camlarını kırmamızı...mahallemizin tüm sokaklarının çıktığı cadde de tanıdık asfalt yolu.onuda yapmalarının sebebi malum ya seçim zamanı.mahallemizin tek asfaltlı yolunda yapardık antrenmanlarımızı,burada binbaşından bir başına koşarak kanatırdık çıplak ayalarımızı.orada alırdık acının vermiş olduğu hazzı,belki bir daha alamayacağımız....
Nasıl unutulur ki daha yarısını satamadan yere düşürdüm simitlerimi,ve simit tepsimi,üzerine şen boyacı yazdığım boya sandığımı,yaz tatilinde çalıştığım mobilya imalathanesindeki vernik kokusunu ve adına platonik aşk denildiğini sonradan öğrendiğim ilk okul aşkımı.
İlk okuldan sonra daha iyi şartlar için şehir merkezine yakın bir orta okula yaptırmıştım kaydımı.uzaktı ama değerdi o kadar uzak yola katlanmama.ilk orda tanıdım atarisi olan çocukları,yani yeni arkadaşlarımı.ilk orda öğrenmiştim doğum günlerinin kutlandığını.........
..
Gençlik yıllarımın Siirt’inde yaşadığım birtakım olaylar o dönem Türkiye’sinin içinde bulunduğu durumu yansıtan işaretler de taşıyor. Tüpgaz kuyrukları, 12 Eylül öncesi ve hemen sonrasındaki gelişmeler, sokağa çıkma yasakları ki, bizim için büyük bir eğlenceydi- İGD, ÜGD, DEV-YOL, DEV-SOL, DEV-GENÇ gibi kısaltmalar ve onları temsil eden duvar yazıları, afişleri…
Siyah-beyaz TV’nin gelişi, bunu evlerine ilk alanların ayrıcalığı ve keyfi -sonradan bu durum, akraba ve komşu ziyaretlerinin sıklaşmasıyla- kâbusa dönüşüyordu. Orta hallinin altında bir yaşama standardına sahip bizim evde de TV yaşam şansını bulmuştu, biraz gecikmeli de olsa… Bu benim okuma yazmayı söktüğüm ilk sene olduğuna göre yıl:1977 olsa gerek…
..
İNFAZ
-Hiç kimsenin yazdıklarına ihtiyacı yok biliyorsun. Bunu biliyorsun değil mi?
-Biliyorum. Biliyorum... hiç kimsenin yazdıklarıma ihtiyacı yok... ben kendimi oyalıyorum sadece.
-İyi bu konuda kararlıysan -eminsen- sorun yok demektir! Hani diyeceğim, birilerine bir faydası dokunur belki bir zaman gelir de hani ilerde bir gün bir okuyan bir feyz alan filan çıkar diye düşünüyorsan alttan alta, hiç ümit besleme derim. Yoksa yine hayal kırıklığı içinde bulursun kendini.
-Tamam. Aramızda hiçbir kontrat olmayacak bu konuda, sözüme itimat edebilirsin. Ve kesebilir misin artık bu sohbeti de, rahat bırak artık beni, hem işim de bitti seninle, gidebilirsin.
-Sonradan vicdan filan yapma ama.
..
1/:
Mahallenin kıyısındaki boş arsa
Gülümser ve el sallar bana
Boş vakitlerimi yakaladığında.
Ayağımda meşinden top
Kafamda sadece futbol
Süratle dalarım arkadaşlarıma
..
Her Şeyin Teorisi
Başlangıcı bilinmeyen bir şeyin teorisi üretilemez!
İnsanın, varlığının nedenini veya nasılını araştırmaya başlaması “Bilinç” ile başlıyor! Bilinci oluşmamış insansı bir varlık, kendini ve evreni merak etmez! Besi çiftliklerindeki hayvanların, varlıklarını sorgulamadıkları veya “Neden, nasıl? ” sorularıyla meşgul olmadıklarını bilirsiniz! Kaza yapmış ve etrafa besi hayvanları dağılmış bir manzara izlemiştim, kazadan yara almadan kurtulan hayvanların hala ortalığa saçılmış ot ve samanları yediklerini gözledim! Onlar için sadece “Yeme-içme ve neslin devamı için zamanı geldiğinde tetiklenme” var! Bilinç kadar ihtiyaç var! Sadece hayatta kalmak ve neslin devamına ihtiyaçlarının olması bilinçlerinin o kadar açık olmasıyla alakalı! Bilinç için ihtiyaca bakmak yeterlidir!
..
Ofsayt kural oldu, moral bozuldu,
Ceza sahasına yatılmalıdır.
Hakem düdük çalsın faul var diye,
Penaltıdan bir gol atılmalıdır.
Taç, aut, korner, ceza atışı,
Futbolcumuz yerde, çatıldı kaşı.
..
-Han’ım?
-Söyle Davista…
-Futbol için hiçbirşey demedin…
-Futbol mu? Ben İki Takım bilirim
Fenerbahçe ve Diğerleri..
-Nasıl yani?
-Her Sezon Fenerbahçe için otuz dört Final vardır..
..
Pembe forma giyen bir futbol takımının
Kramponlarını temizleyen mini etekli kız
Kendi duasını kendi yazan
Ekonomik kaygı taşımayan kız
Küme düştün, küme düşürüldün
Sen yedek kaleciye aşıktın
Öyle gizli saklı da değil
..
Orhan Pamuk son bir haftada bizi yordu, oysa ne güzel ne kolay yaşayıp gidiyorduk, alkolsüz içkiler gibiydik yada zilzurna sarhoşmuş gibi, Galatasaray, Fenerbahçe, şike iddiaları, Deniz Seki hanımefendinin aslında evlenip boşandığı, Gafurun pijemaları, Oryantal star, Tülün, Caner… Bunu laf sokmak için söylemiyorum, bende bunların kıyısında köşesindeydim. Fakat konuştuğumu sandığım bu müthiş dilin Orhan Pamuk yorumuyla aryasını dinlemek benide yordu. Yazıyla uzaktan yakından az çok ilgisi olan her hangi birisi olarak coşkumu, sevincimi bambaşka boyutlara sürükledi. İnternet kablomu koparıp atmak istedim, tv kumandasını hiç hatırlamayacağım bir yere saklamak, cep telefonumdan uzaklaşmak, son 2 yıldır sabırsızlıkla okumamı bekleyen ve benim görmezden geldiğim kırkın üzerinde kitabıma yönelmemi sağladı. Tembellik edip daha derin, daha insancıl ve daha yaratıcı bir eğilim içine girip, yaşadığımız şu son bir haftaya bir kez daha bakma zahmetine katılsak. İnanın bir çoğumuz böyle düşünmeye başlar. “Türk milletini aşağıladı” deyip işin içinden sıyrılmak, bir futbol maçı sonrası “topa ayağının içiyle vursa gol olurdu” demek kadar basit, emek gerektirmeyen zavallı bir yaklaşımdır. Adama sorarlar 45 dakika boyunca Türk dilinde bütün dünyaya seslenmiş ve 49 dilde bu dilin edebiyatını, bu dili konuşan insanların sancısını, sevincini yaymış bir yazarın, bu dili konuşanları aşağılaması mümkün müdür? her şeyi bir tarafa bırakalım, varsın böyle demiş olsun “Bir milyon ermeni öldürüldü” Peki biz buna cevap olarak Orhan Pamuk’u ret etmek yerine, şu kadarda Türk öldürüldü demek daha akıllıca olmazmıydı? Çernobil gibi bir şeydir bu o dönem ölüm vardı ve çok insan öldü. Bu bölge ne yazık ki tarih boyunca ölüm tarlaları gibi, sadece kendi sınırlarlımızı kastetmiyorum, Ortadoğu dahil, burada insanlar ölmek zorundaymış gibi kanıksandı. Burada ölecek olan insanların nasıl ölmesi gerektiği düşünülerek yeni silahlar tasarlandı. Bu silahlarla birbirimizi öldürmeye devam ediyoruz. İçinde yaşadığımız yüzyılın şehitlere gereksimi kalmamıştır. Hiç kimse bana 20 yaşında bir delikanlının ölmekte haklı olduğunu anlatamaz. Hiç olmazsa şu kadarına olsun isyan edemezmiyiz, İYİDE NEDEN ÖLENLER HEP VAROŞLARDAN, NEDEN HEP TAŞRA MEZARLIKLARINDA ŞEHİT MEZARLARI” İstanbul boğazının her iki yasına şöyle bir bakın, Kaç tane Samsun’un Çarşamba ilçesi eder? Peki Boğazın her iki yakasındaki insanlar nende şehit olmuyor? Neden hep küçük kasabalar, köylerdeki başörtülü bizim analarımız şehit analarıdır? Bu kürklü teyzeler evlatlarını domuz derilimi doğuruyor neden? Daha çok ölmenin daha çok onurlu olduğunu savunmasak artık. Sahtekarlığın kendimizi kandırtmaktan başka hiçbir işe yaramadığını bilsek. Hitler dünyanın en vahşi, en korkunç yüzüydü, günümüz Almanya’sının saygınlığına gölge düşürmeye yetmedi. Osmanlı bizim en ilkel yanımızdı, nüfusun yarısı diğer yarsının hareminde cariye olarak sürdürdü hayatını, neyiyle öğünüyüm? Matbağayı bu topraklara sokmayıp, yazlı metinden yoksun bir tarihimizin olmasıylamı? bende “padişahım çok yaşa” kalmadı, sizlerde de olmadığını biliyorum. Yeter ki içinde halen yaşamakta olduğumuz dönemin insanı olarak tadına varmasını bilelim. Nasıl ki Orhan Pamuk babasının bavuluyla öğünüyorsa, bende benim babamın her defasında beni dersten kaldırıp “Bizim köyden memur çıkmaz git bak bakalım öküz samanını yiyor mu” deyişinin hesabını sormalıyım. Uzun yazıları okuma alışkanlığı olmayan bir topluma uzun yazılar yazmak okunmamayı da göze almak demektir. Bu kadarını göze alamadığım için kapatıyorum. Teşekkürüler Orhan Pamuk, teşekkürler sana konuştuğum dili bana annemin “oğlum nerdesin” deyişi kadar içten samimi bir tatta olduğunu bir kez daha gösterdiğin için.
..
Kadıköydedir bizim statımız
Futbol oynarken acıdır tadımız
Çok sağlam bizim karekter yapımız
Şampiyon Fenerbahçedir adımız.
Türkiye cumhuriyeti tapumuz
Dostlarımıza hep açık kapımız
..
Ölçü mü bilmiyoruz, saldırabiliyoruz?
Şakacı da değiliz, pek kaldıramıyoruz…
Sinirlilerimize pot kırmaktan korkarım,
Dayak yiyebiliriz yoktur ki koruyanım…
Çünkü bizde futbol bu seyredersen anlarsın,
..
O, saygıdeğer insan kitaba hürmet eder,
Öpüp alnına koyar Rab’bine şükür eder…
Hikâye yere düşmüş günah, diye ağlıyor,
Dedim, üzülme düşsün bir şey olmuyor…
Emirhan, sayesinde futbol izlemekteyim,
..
19 yy'ın
Ortalarından sonra,
Futbol İnilingiltere
Dışına da taşınılarak,
Bütün dünyaya yayılındı.
Bu nedenle
Bütün dünyada
..
- EURO 2016 Futbol Şampiyonasında hangi ülkenin taraftarlarının
taşıdıkları panoramik bayrak Guinness Rekorlar Kitabına seçilmiştir...?
1. Fransa
2. İzlanda
3. Arnavutluk
4. Galler
..
- Ülkemizi temsil eden Milli sporcularımız en son hangi branşta
Avrupa Şampiyonu olmuşlardır...?
1. Basketbol
2. Futbol
3. Güreş
4. Boks
..
- Futbol maçlarındaki penaltı uygulamasına ilk kez hangi yılda başlanmıştı..?
1. 1891
2. 1905
3. 1792
4. 1889
5. 1900
..
**Bu yazıdaki olaylar ve kişiler gerçektir.
………Sabah ışıltısıyla hayal mi? Acaba diye cıvıltılara koştum pencereye, üçüncü kat balkonunda yemlerini bir gün bile eksik etmediğin serçe ve kumrular bir yandan besleniyor ve sanki yokluğuna ağıt yakıyorlardı ustam…31 Ocak 2015 cumartesi saat: 09 da Adana hava alanına Ulaş’ın bindiği uçak inmiş ‘’valizimi bekliyorum baba’’ mesajına 322 kodlu numaranın araması eklenmiş, dünyamın o an yıkılacağını anlamıştım usta, çünkü bir gün önce yoğun bakımdayken elimi tutup solunum cihazından dolayı konuşamazken diğer elinle üzerini açmaya çalışıp ‘’beni eve götür’’ dediğini anlamış ve ömrüm boyunca hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım… Bir insan içinden de ağlarmış ustam, Ulaş valizini alıp çıktığında ‘’sen’’ tesellisi arar gibi ona öyle sarıldım, kokladım, sus pus oldum ama arabaya binince olan olmuş film kopmuştu ustam, hem de bir daha hiç başlamamacasına…
………Evde sensiz 1 Şubat 2015 sabahındaki o kahvaltı, dünyada tatmadığım acıların toplamıydı ‘’ben çamaşır makinesini çalıştırmayı bile bilmem, babanı al gel hastaneden o hasta olmaz’’ diyerek hüngür hüngür ağlayan annemin o hali ben yaşadıkça gözlerimden, usumdan gitmeyecek usta…Annem de sen gibi kolay ağlamazdı ama şimdi yüreği paramparça, Etna ve Vezüv’ün volkanları içinde patlıyor sanki ustam… Orta doğu hastahanesinin 413 odasında bu satırları yazarken anneme bu gece ilaç verilmeyeceğini söyleyen Büşra hemşire ne çok sevindirdi beni bilemezsin ustam, Çünkü sabaha taburcuyuz ve seni yolcu ettikten 6 gün sonra altmış yıllık yoldaşın, benimse ilk aşkım annem acına dayanamadı, hastahaneye yatırdık, Rahime, Selma, Olgun, Şeref seferber durumlar merak etme, huzurla, ışıklar içinde uyu ustam…
..
Az kanlı savaşlarıdır milletlerin futbol maçları
Her ne kadar doyurmaz ise de karnı açları
(Ender olarak sebebi olmuşsa da bir savaşın)
Azaltmaktadır aralarında olabilecek savaşları.
Dünya şampiyonaları, Olimpiyat oyunları
Hepsi barışa katkıda bulunmaktadır, kesin;
Böyle de düşünmesi de gerekir herkesin.
..
Çöp bidonların'da,sokak araların'da,
Toplumun en kalabalık olduğu yerler'de,
Okul önlerin'de,Tramvaylar'da,futbol sahaların'da;
Araçların altların'da,ve ibadet haneler'de, huzurun kol gezdiği
Fakirin ve zenginin el ele verdiği,vatanı savunan asker ve polisimizin nöbet tuttuğu her yerde, ilmin sevginin olduğu tüm ortamlarda, kan içici vampirlerin koydukları bombalara dikkat!
Lütfen sevgili insanlarımız bombalara dikkat edelim,
Bütün millet el ele, yaşasın vatanımız.
..