On bir-on iki yaşlarında başlayan yazma aşkının somutlaştığı yıl (1994) , yirmi yaşındaydım. İlk şiir kitabını yayınladım. Denge yayınlarından ve beş bin iki yüz tane çıktı. Elden sattım. Sırtıma çantayı, çantanın içine onlarca kitap koyarak “kitapçı geldi” esprisi ile sattım. Sosyal oluşumlar, dernekler, siyasi partiler, eş-dost ve... Şu anda bile; şair-yazar sıfatı için uğraşırken, o yaşlarda bu sıfatı yakıştırmıştım kendime.
Armağan ettim çok sayıda kitabımı.
Sen adam olamazsın dediler.
- Her şey para değil dedim.
Ağızlarını yamulup, boyun kıvırdılar!
- İnsan okur, paylaşım. İnsan okur, emek. İnsan okur, eşit dedim.
Aptal dediler.
..
Şerif susmuş sıra Orhana gelmişti.Kendi problemlerinden bahsetmeden önce,Şerifinyaralarına biraz olsun merhem olma gayretiyle konuşmaya başladı Orhan
--Kardeş senin problemin ciddi,hemde çok ciddi.Anladığım kadarıyla yenge biraz sıkılmış,yada ne bileyim flört döneminizdeki heyecanı göremeyince hayal kırıklığı yaşamışki bu yeni evli çiftlerin genelinde olur.Bu yüzden ikide bir annesine gitmek istiyor olabilir.Çünkü sen evlendikten sonra değiştin,ama ailesi hala aynı.
--Nasıl yani
--Şöyleki; O, seniboş vakitlerinde tenis oynayan,doğum gününde fransız şarabı alıp tekne kiralayan,bilerek yağmurda dolaşıp seksi görünüyor diye saçlarını dağıtan,hiç anlamadığı halde o seviyor diye satranç oynamay çalışan bir adam olduğun için sevdi.Yoksa senin şu tostoparlak suratına,yada engin bilgisayarlı muhasebe bilgine hasta olmadı.Kaldıki diyelim görüntünede vuruldu,hep aynı görünüşte,fizikte kalma şansın varmı? yok, O halde ruhunu canlı ve diri tutacaksın.
--Yahu birader ne yaptın sen.Sana kalsa iki günde boşarsın bizi
--Boşarım tabi yaa! Hahahaha.Evlenmek kolaymı,tutturmuşsun bi çocuk diye,daha yirmidört yaşında genç insanlarsınız.Belliki çocuktan önce genç kadınlığını yaşamak istiyor,sadece o değil kadınların geneli böyle.Ama çok bezgin gördüm seni yahuu
Şerif gülüyordu
..
Maradona kilo aldığında acaip üzülmüştüm
94 dünya kupasıydı kokain ayağına futbolu bıraktırdıklarında
O zamana kadar bi dedem öldüğünde ağlamıştım
Bir de o gün ağladım Maradona’yla beraber
Sonra çok ağladım çook sayısını bile unuttum
Ama hala işler ne zaman kötü gitse ve ağlasam
Gözümün önüne Maradona’nın ağlayan yüzü gelir
..
simurg'a uzanan yoldayım
uzadıkça silikleşiyor,
silkindikçe kimsesizleşiyorum
kimselerim firar edip göğüs kafesimden
'kim' oluyor
kim cesetleriyle dolu yalnızlığımın sur dipleri
..
O sabah erkenden kalkmıştı.saat daha yediyi biraz geçiyordu.Ve işe gitmeyecek olmasına rağmen neden bukadar erken kalktığını kendiside bilmiyordu.Birkaç gün ara verecekti işlere,kendine vakit ayırması gerekiyordu,Öyle ya herşey para kazanmak değildi,kazandığı parayı huzur içinde harcayamadıktan sonra para kazanmanın ne önemi vardıki.
Önce Erdalın kafesinde kahvaltı yapmayı düşünüyordu,hem Erdallada bayadır muhabbet etmemişlerdi.Ardından berbere gidip saçı sakalı biraz adama çevirmeli,sonra kafa dengi birini bulup ver elini kapalı çarşı.
Erdalın kafesine girdiği vakit her zamankinden farklı bir atmosferle karşılaştı,sabahın köründe kafe nerdeyse hınca hınç doluydu,bu durum Orhanı çok şaşırtmıştı,çünkü genelde pek kalabalık göremezdi burayı.Bulduğu boş masalardan birine oturacaktı ama bulamıyordu,birkaç dakika aval aval sağa sola bakındıktan sonra,daha evvel bir iki kez sohbet ettiği öğrencilerden birinin oturduğu dipteki masaya yanaştı.Sadece bir tane boş sandalye vardı,ve belkide birine ayrılmıştı,ama nasılsa biraz sonra kafe boşalacaktı ve bu yüzden çıkıp gitmek istemiyordu.Erdal sana yermi yok der gibi Orhana bakıyorduki Orhan masada oturan gençlere yaklaştı
--Oturabilirmiyim
Masada dört kişiydiler,ama cevap verme hakkını kendinde bulan uzun saçlı genç karşılık verdi
--Tabii abi nedemek,siz şu aşağıdaki boyacının sahibisiniz değilmi
..
Koca bir ömrü
Yatak odasıyla
Sıkıştırılmış
Mutfak arasına
Ne suya dokunur ne sabuna.
Dolap beygiri gibi dolanır
Döner durur aynı minvalde
..
(Bizi şekillendiren ve tarz kazandıran, sevdiğimiz şeylerdir... ''Goethe'')
Anadolu’nun Sesi ismiyle yayın yapan bir radyo istasyonu var.
İdeolojik ve içerik olarak son derece anlamlı, son derece doğru bir çizgide yayın yapıyor bu radyo kanalı...
..
Yemek yapar mı çoçuk..
Bulaşık yıkar mı çoçuk..
Evi tertipler,düzenler mi çoçuk..
Evin gelirini-giderini karşılar mı çoçuk..
Geleceği adına yatırımda yapar mı çoçuk..
Tarlayı eker,sular,biçer,döğer üründe toplar mı çoçuk
Bilimler,bilgiler şırıngayla vurulur
..
İSA' ya
Hani ölümü inanılmaz gelen
Soğuk bir şaka gibi belleklere düşen
Ölümler vardır ya
İşte öyle gittin sevgili İsa
..
Bir zafer kazanılmalıydı.
Bu zafere giden yolda gizlilik ve disiplin vardı.
28 Temmuz 1922 de Kuvvet Komutanları Akşehir’e
Futbol maçına davet edildi.
O zamanlar komuta merkezi Akşehir’di.
Büyük Komutan, Yüce Atatürk burada
Komutanların fikrini aldı,
..
Elzevir baskısı kitap sayfaları arasında bit gibi uyudu
başka insanlar; aralarında
tartışıyorlardı bu yeni çıkmış kitapları
futbol tartışır gibi, bazı goller atar gibi.
Fakat o zaman çağıldamıştık şarkıyla ortasında ilkbaharın
And dağlarının taşlarını kendiyle sürükleyen ırmaklar boyunca
ve kucaklamıştık kadınlarımızı, yutmuştuk
..
Sakin o sepet ayna okyanustan geçen top meşin, neden koştu;
Geçmişken “kor’undan envai sepken fırtına”dan yolculuğun –
Ulaşıldığında düzlüğe o selamet, kalmamışken fırtınadan eser?
Top koşabilir mi, futbolcular dürtmedikçe onu veya rüzgara mı sordu
Rüyası ricası koşturması’nı onu; amacı neydi o yolculuğun,
Düşecek ise adadan kaçılan el yapımı saldan, Tom o iletilecek teğet?
Koşturdu kim, kim düşürdü Wilson’u, bu sanki Helen’e benzer.
..
Ne spor var, ne de skor,
Hantallaşıp gidiyoruz.
Bu gidişle işimiz zor,
Çok da iyi biliyoruz.
*
Akmayız ve damlamayız.
Kültür fizik anlamayız.
..
Mika Hakinen Yoha Kankunen
ne biçim isimlendirmeler.
Her şey bu kadar simetrik
ve birbirinin aynı olduğunda;
neden Noel Baba St. Claus'tur
karda kışta buzda fiyortlarda, anlaşılıyor;
neden önem verirler kişisel haklara,
..
BU REZİLLİKLERİ GAZETELER YAZMIYOR..
Mehmet Ali Çelebi 23 Temmuz 1984’te doğdu. Baba Muharrem Çelebi banka veznedarı. Anne Rukiye Çelebi gardiyan.
Annesi Amasya Cezaevi'nde görevliydi ve oğlunu bırakacak kimsesi olmadığı için onu her gün hapishaneye götürdü. Mehmet Ali Çelebi cezaevinin maskotu oldu, gardiyanlar ve mahkumlar tarafından büyütüldü. Cezaevi ile, koğuşlar ile tanışması yeni değildi yani.
1990 yılında Amasya Atatürk İlkokulu'nda öğrenime başladı. Okulu birincilikle bitirdi. 1995-1999 yıllarında sınavla kazandığı Amasya Anadolu Lisesi ortaokul bölümünü de birincilikle bitirdi.
Tüm diğer sınavları da kazanmasına rağmen, ağabeyi Volkan'ın Askeri Lise'de okumasının etkisiyle 1999 yılında kendi isteğiyle Maltepe Askeri Lisesi'ni seçti. (Ağabeyi 2001 yılında felsefeye yönelik aşırı ilgisi nedeniyle Hava Harp Okulu'ndan kendi isteğiyle ayrıldı.)
..
Kırk yaşını çoktaaan aşmış,hâlâ baba parası yer! ..,
Bir iş bul da,çalış! .desen,” Boşveeeer! ,babam sağolsun.” der..
Babasının parasıyla kumar oynar,içki içer;
Gücü-kuvveti yerinde,boylu-poslu ve KAS’lıdır..
Babasının malını da bigün tükenmez zanneder..
Esasen baba malı da ” haydan gelmiş-huya gider! ..“.
..
Dalga vurdu özümün denizine. Her damlası düştükçe yarama delinir can parem.
Can kafesinde anlara doldukça, kan dolaşır,sensiz her atışımda.
Her derdin saati ayrıdır,ayarlıdır acılar.Lise bire yeni başlamış ürkek bir ceylan gibi geziyorsun sevgi okulumda,etrafına bakmanı bekledim,yeni olduğundan üç kez gözlerine baktım görmedin, azcık çarptım fark etmedin Sihrisu.
Avuçlarında birikmez kavuşmalar, biraz su gibi akıver,sihrinle mi geldin, yeni formanın altında yürek yakan can alıcığında avlanmak yasak mı?
Sihrisu:-Bekleyiş dermansız bir hastadır, çok istemekle beslenir, kolay her zaman kolay bitmenin en tanınmış bitidir.Saklandıkça gerçeğinden, bir günlerin de bitlenir.Bana ürkek bir ceylan diye hitap etmişsin.Evet,liseye yeni başladım, evet ürkek havalarım eser,erkek keki yemeye hazır değilim.Zaten sınavın stresinden,kayıtla uğraşmaktan kendime gelemedim,avcı…
Sihrisu:- Sahi böyle ağzı laf atan avcımızın ismi neydi,ağların, oltaların, bakışlarınla attığın mermilerin etki etmedi.
Barışhan:- Adım benimle kitabe gibi,Barışhan.Barut kokan sözlerine ateş olmayacağım, bir gün seninle ateşle barutu oynamaya saklayacağım kömür gözlü, ateş sözlü güzel.
..
Bu takımın içinde boldu bizim uşaklar,
Fırtınaydı adımız, bilir eski kuşaklar.
Ne oldu bize böyle? Şahlanmayı unuttuk,
Hakemler baş belamız, kinimizi hep yuttuk.
Doksan maçta evinde, yenilmeyen takımdık,
Seksen dörtten bu yana, yenilgiden yakındık.
..
Kimden derken geldi aklıma bikeç
İşte Sağır ali seç ha begen seç
Sellüm usta hollandada onu geç
Pavyonlarda sırrı amcası da var
Cim ahmet deyince orda biraz dur
Donjuanın ceddi ondan sorulur
..
Hicbir hakki hukuku yetkisi iliskisi iradesi olmadigi halde yetkisinin iradesinin hic olmadigi yurtlara ve topraklara korkunun kabusun karanligin kiyimin dehsetin vahsetin kokusmuslugun cürümenin nefretin sefaletin lincin lanetin ölümün zulümün yagmanin isgalin tecavüzün caresizigin zulümün en akilalmaz ve vicdan Kabul etmez boyutlarda esir aldigi insan kalabaliklarini yogun bakimli yerinden yurdundan edip salacasini kendi omzunda tasiyan cesetler halinde teslimiyete söküp sürgün etmek, gecmisin Engizisyon Kalipli, Hitler Soykirim mekanikli ve bugünkü her ikisinin karma-karisimindan zehri zikkimi damitilarak daha ezici etkinlige mahluklasan; ve canavarliligin kiskirtilip azdirilmis BOP bünyesinde kendine vucut bulan Serbest Piyasa Yeni Dünya Düzenegi`ne bagli insan hayatini cetvelle cebirleyerek belirlemeyi kendine zevk edinmis, düzkafa mantikli küresel isgal vampirliliginin muntazam esridir.
Bu denli insan dogasina aykiri yasam düzenegini dinc diri ve canli tutan bütün vazgecilmez kaynaklarini kökten kurutarak; siddetli, gerilimli, bunalimli, sorunlu, kuskulu, kirli, güvensiz, sevgisiz, paylasimsiz, acimasiz, kindar, dislayici, kücümseyici, asagilayici haktan hukuktan yoksun herbir degeri degersizlige modellenmis soyutluluga kisiligi ve karakteri olabilecek sayisiz olumsuzluklarla mumyalanmis kendi varliginin yabancisi yüzeyselinden kendine buzullasmis insan iliskisizligi soguklugundan sosyete saydamligindan bakan gösteris bagimliligi, istemleridisinda insanligini tedavülden kaldirip serbest rekabetci pazar piyasasinin ölüsünden bile kazanc elde etme carmih carkinin bir yerinde düzen hortlagini canlandiran, ama varolan katmanlasmis kabukta kalmaktan baska caresi olmadiginin yenilmis kazziklanmis tükenmisliginin kiskacindan kurtulacak degerlere dönemeyecek kadar kendinden coktan arayi acip uzaklasmis olan sapaklarin ve sapkinliklarin gözdesi olur. Bu yüzden modayi ruhunu bedeniyle birlikte teslim ederek beslemek zorunda olan herkesin hayati, acimasiz yaris ve cekismelerin kisiye kalipli allanmis pullanmis en cok etiket fiyati kadar deger bicen, baldir bacak figurlari ille verilmis ölcü kaliplarinda olmasi gereken soguk ve zamandan -mekandan ilgisiz alakasiz bölük pörcük duruslu vitrin esyasi gözüyle baktigi sebebiyle saklisiz gizlisiz meydan malidir. Tam da bu böyle oldugu icin, yani saklisi izlisi olmayan ve kendini herkesin yüzeysel bakip ve oradan delikdesik karistirip kurcalayan meydan mali yaklasimli yikimindan hemencecik tüketip zevki gectikten sonra derhal hayatin kullanim disi cöplügüne atma huy ve tabiatliligi, yasamin dogasini tamamen zevkisefasina göre sulayip topraklamaya kalkisan cehennem zebaniligini kamcilayip kiskirtir.
Kendince saklisi gizlisi olmayan atlarin arilarin dahi özgünlügü nispetinde yakinlik duymayacagi yasamlarda asla güven besleyip beklenen hizmet verimliligini göstermeyecegi (sadakati inceligi ilgisi sevgisi paylasimi samimiyeti emegi dogalligi olmayan sahtekarligi sirtindan atip bal kovanlamayacagi) gibi, onuru özgürlügü kültürü kökü soyu hukuku hakki toplumsalligi asosyalleserek insanlik disina cikarici `kimse yapmadan ben yapayim `kapismalarinnin yaris kölesi mükemmelciligini kendine kaliplayip ayar etmis yasam bicimi, evrilip cevrildigi piyasasi son derece serbest tutsaklikta mutlak surette icinde yalnizlasip yabancilastigi her saniye üstün derecelere varma yahut vardigi yerleri mümkün mertebe kimseye kaptirmama kabus korkulari icinde cirpinip kivranmalar kiyametini, sapkinlikla, siddetle,bunalimla, saldirganlikla ve sayisiz kisilik bozulmalariyla sonuclandirir. Bu cöllestiren girdaba bagli tüm bir toplum da ayni akibetin öldürücü ve kahredici kiskacinda bogulur.
Saklisi gizlisi olmayan kisilik bozukluguyla donanmis bir toplum, sosyal doku baglari lackalasmis cürümelerin hep herkesin birbiini asagilayip kücümsedigi ve günboyu hickimsenin kimseye sayginlik siniri koyamayacagi degerler yitiminde en basta özgürlügünü, özgünlügünü, özgüvenirliligini yitirerek; düsünceden kültüre hayatin her alaninda üretimsizlige hapsolur. Üretimsizlige hapsolan islevsizlikse kazanilmis yahut cagin genisleyip büyüdügü oraninda kazanilip büyütülmesi gereken akil, vicdan, bilgi, bilinc, bellek, hukuk, paylasim,,egitim, inanc, güven, saglik, spor, ulasim, fikir, sevgi, iletisim gibi tüm hayati gereklilikleri temin edip teminat altina alamaz. Teminat altina alamadigi hayati gereklerden yoksun saklisi gizlisi meydanda mahsur kisilik bozuklugu toplumu bütün gereksinimlerini hayal kirikliklariyla, siddetle, sehvetle, dehsetle, dedikoduyla veya derdi nederman bulunmas hastalikli hallerle yikilip yiginlasir. Bu nedenledir ki `biri bizi gözetliyor `durumlarina kuklalastirdigi insani kaybolan hakki hukukunun bin misli daha cok ilgi yakiliniyla dürtü uyandirma canavar caniligi, düzen ahmagi hesabina terbiyeledigi denegin kafeslenmis hayatina acidan, kaygidan, kederden. sefilden, sürgünden, savastan, nefretten,kinden, küskünlükten soygundan, vurgundan, ölümden, talandan ne yüklenilirse yüklenilsin niye ve nicin yaristigini bile bilmeden kendi agirligini dahi tasiyamayacak cesetlere cenazelik oluncaya kadar itirazsiz tepkisiz tasiyip hizmet etmeyi kendine onur saydigi agulasmaya zehirlenip gitmistir.
Onun icindir ki kendi salacasini sirtinda yük diye tasimaktan cani cikmis hayatini zehir zemberek siddetle neretle modalik mankenlik diyetinden ölüp üzülen küresel piyasanin serbest rekabet esiri insanligin bugünü, en cok ölüsü üzerinden kazanan Silah, Egitim, Müzik, Ulasim, Hizmet, Insaat, Sanayi,Uyusturucu, Spor, Turizm, Banka, Borsa, Mafya, Mutfak, Gida, Eglence, Iletisim….sektörleri arasinda en bastaki siralamaya kurulup avantasini kapmaya kilitlenip konuslanmis SAGLIK SEKTÖRÜ, varolan sömürü ve yagma düzeneginin gözdesi durumundadir.
Bütün günü birbirinin en son söz veya davranisindan kendini toparlayarak PiS DEDiKODU sarmalina yuvarlanip cukurlasmakla gecen kokusmus cürümüslükte, hayatra olmayanlar vaadedilir, gelisimislikten cogalmisliktan ve eskiyi yikip YENI diye baslayan herseyin ablukaya alinip kiyassiz bir BOZULMUSLUK kusatmasinin altinda cöküp kalan kavgali gürültülü muglaklik enkazini hicbirsey basarisi olarak cokca sözedilir. Yalan dolanlarin kaps kapis giden cokcaliginda herkes birdigerinin modellenmis DEDiKODU saklisiz gizlisizligini kendine onur payi bicer, huy ve hüner sahibi olur. Böylece düstügü kokusmus cürümüslpk cukuruna birbirini cekip cagiran toplum, tüm ana ve kilcal damarlarinda yasadigi hayati idare ve sevk eden YARGi, YASAMA, YÜRÜTME devletciligini kendi elleriyle darmaduman ederek birbirini tesvik edip özendiren DÜZEN MODA MODELI olmalardan yedigi yanilmis aldanmis zehir zikkimlariyla ve hep karsilikli birbirinin en son söz veya davranisini kendine kistas alan (yani hata yapmada dahi birbirinden hicbir özgün farki olmayan tektip ve tekseslilik servet saltanat avcisi yagma yikim enkazcilariyla) siyasetle, sanatla bankayla, borsayla, iletisimle, ilimle, basinabuyruklukla, ecirle, haramla, hukuksuzlukla, hileyle, hurdayla, baskiyla, sömürüyle, salginla, illetle, gerilimle, bunalimla yönetilip idare olmaya mutlak surette mahkum olur.
Hickimseye sevgi saygi hukuk anlayis hosgörü sevkat sadakat ilgi samimiyet ciddiyet olgunluk bilglik dostluk dayanisma paylasim cömertlik, mertlik fedakarlik akil fikir umut tutarlilik sorumluluk duygsallik duyarlilik verip göstermedigi halde herkesten cok ve hersey bekleyip ortaya cikan kendi kaderine terkedilmis sorunlar sarmali devasa heran her dokunusa yahut kiskirtmaya gerilimli patlamaya hazir enkaz yiginakli toplumsal iliskisizligi en gelismis düzeyli huzur donanimliligi sayan yalanli talanli haydut haramiligin kuskusuz ne inanani olacaktir, ne de güveneni. Cünkü herkesin ortak kazanimi olan ülkesel captaki gelir dagilimini özellikle toplum algisi üretmede olabilecek bütün kahpe-kaypakligin karakteriyle bulandirilmis bogulmus her ne pahasina olursa olsun karsiliginda eristigi güc ve iktidarlasmalarla nufusun en az olaninin en cok pay ve hisse sahibi servet saltanatlandigini Türkiye kosullarinda bogazici yaliseffasi manzaralara villalanip saraylayanlarla, nufusun en cok olanin ölüm zulüm sefalet bulantilarinda ecelleserek yokluk yoksulluk diyetine her türlü haksiz hukuksuzlugu dogduguyla öldügü arasindaki göz acip kapayincaya niteliginde hizli gecislerle hayatindan kesintisiz terkolanlarin sahip olaageldigi ve gününden gündeminden gün gecmsin ki siddetin, kavganin, catismanin, küslügün, bölünmenin, parcalanmanin kaniksanmis yasam haline odaklandigi cenderede varolan bütün sorunlariyla kimsiz kimsesize nispet artirmasin. Devamli hep yoksula kabaca ve cetvelle karalanip alti üstü cizilmis cileli hayat sahiplerinin firsat ve imkan esitligi olmayan sürgünlere kovulmasi,sömürü düzeninin e nana maddeselliginde olan pürtetik hektiklerde insan dogasina aykiri azgin ve amansiz yarislari en az iki katina köpürtüp körükleyerek (cünkü bütün eksikler icinde her türlü yasam yoksullugu kusatmasiyla dogan bir cocuk, anadan dogma kendi hayatinin yabancisi olarak kimsiz kimsesizligin ellerine terkedilmiscesine azat edilmis gibidir. Bu durumda her türlü yasam güvencelerine sahip olanlara denk ve ayar olabilmek icin ölümüne kendini hirsin, yarisin, kapismanin, catismanin korkulu kabuslu kol ve kucaklarina atarak kendi olmayan kendisiymis gibinin ölüm hücreli kilifina girecektir) yorulmanin, yipranmanin, tedirginligin, kuskunun, hastaligin, kovulmuslugun, ezilmenin, cürümenin had hudut sinir zaman ve mekan tanimayan esiri olacaktir. Herkesten hersey bekleyip hickimseyle hicbirsey paylasmayan bu durumun Türkce tarifi katiksiz zorba ve dikta dayatmasidir. Kendini sipsirinler evlasi olarak sunan bu BARBi DÜKKANCILIGINI en uyumlu ve istiktrarli geismislik namina adlandirmaya kalkisirsa, vahametin adresi devlet olma niteligini belki de hic tasimamis, ama dünyanin bütün ipsiz sapsiz yolsuz hukuksuz kanunsuz soygun yasavas yahut katmerli sömürü sabikaliligindan besenme büyüme medyalarini borsalarini bankalarini haramlarini hirsizliklarini vurgunlarini ve talanlarini altin yahut para cinsinden depolamaktan gecimini kazanan ISVICRE kumbara kasaciligi, bugün sayisiz hinli hainli haydutun banka ve borsacilik isini gücünü gördügü gibi, Gecmiste Hitler`in bile kirli ve kanli vampire yanini örten kuryecilik yapmisti…Buradaki demokrasi sevgi yahut insan haklari görünümlü palavranin POLYANNA alip satarak soydugu sömürdügü hayatinin yabancisi durumundaki her türlü yasam sürgünlerine cici BARBi DÜKKANCILIGI yaptigi haliyle hukukun hakla tecelli ettigine kim inanir…?
..