Gezerken Kadıköy'ü
Feneryolu'nda soluk alalım
Düşerse yolumuz eğer
Prens Adalarına uzanalım
Futbol isterse canımız
Şükrü Saraçoğlu sol yanımız
..
2008 AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI
Aslan milliler topa vurdukça
Türk’ün bitmez gücünü gördüm
Adamlar yere yatıp hakeme yalvardıkça
Avrupalıların küçüldüğünü gördüm
..
Ve uyudu
Askerliğini Anafartalarda komutan
Olarak yaptı.
En şaşalı dönemde oynadığı futbol
Kulüplerinde vazgeçilmez kaptandı.
Savaşları çözümlerle bitirdi.
Dünyanın hiç bir yerinde
..
Size göre, bu gençler kahvede mi kalmalı?
Zinde kalması için, spordan zevk almalı.
Sporsever vatandaş? Şayet arka çıkarsan,
Yapacağın her yardım ile huzur bulmalı.
Spor kulüplerini yapmalı gençlik yeri,
Bunu başaramazsak, gençlik olur serseri,
..
Galatasaray,Galatasaray
Sahada işte,kükrüyor aslan
Sarı kırmızı dolu formalar
Taraftar oynar,çekerler halay
Gol Gol Gool, atıyor aslan
Şampiyon'umsun,Galatasaray
..
İsmi lazım değil
Bir kız ismi
Devamlı gülüyor
Öyle, pis suratlı, seni yok etmek isteyen
Bir kadın veya kız gibi değil
Malında maaşında gözü yok
Sadece sevgi verip sevgi istiyor
..
Amerikan baraç.
Hava basıncı birimi.
Pas. Bar tutmuş
Söylemez olmuş
Ağızda dilleri gördüm.
Bar bağlamak;
Kir bağlamak, paslanmak.
..
Lise yıllarındayız, genciz, başımızda kavak yelleri ile daha adını bildiğimiz, bilmediğimiz bir sürü ağacın da yelleri... Okuduğumuz lise olan Bahçelievler Deneme Lisesi hem Ankara'nın hem de Türkiye'nin sayılı, parmakla gösterilen liselerinden birisi. Lisemiz adeta bir sporcu fabrikası... Saysam bizim liseden mezun olup da Türk Sporuna katkı yapan isimleri dudağınız uçuklar. Bu vesile ile çok da gurur duyarız her zaman için okulumuz ile... Eskilerden Fenerbahçeli rahmetli Selçuk Yula, Şenol, basketçilerden eski Tofaş ve Milli Takım Antrenörü Tolga Öngören, Burç Alp Yücel, Fenerbahçe Basket Takımından Fatih, adı aklıma gelmeyen daha da bir dolu arkadaşımız var...
Bu kadar spor ile hem futbol, hem de basketbol ile iç içe olan bir lise olur da bizde kıyısından köşesinden ilgilenmez miyiz spor ile hem de basketbolla? Çok uzun boylu hem de iyi basket oynayan çocuklar var lisemizde, biz de onlara özeniyoruz ara ara lakin boy fukarasıyız onların yanında, e tabi boyda dilenemiyeceğimize göre Allah ne boy verdiyse onun ile idare edeceğiz... Boyumuz kısa olduğu için kimse de bize ''Allah boy vermiş kapıp da koy vermiş.'' gibi bir espride yapamıyor. (Çok da kısa değilimdir ha 1.74 şimdilik)
Basket maçlarına gidiyoruz arkadaşlarla hafta sonları Atatürk Spor Salonuna... Amerikan yapımı Beyaz Gölge dizisi izlenme rekorları kırıyor o sıralar televizyonlarda... Ankara takımlarından birinde Ömürden adlı bir gard var, boyu basket için uzun sayılmaz, ama bir zıplıyor aklınız durur, çift, tek, her türlü basıyor potaya o boyla. Biraz ondan ilham kapıp, biraz da lise de ki arkadaşlarımızı kıskanmak mı dersiniz, artık bilemem, ben de basabilir miyim bu çembere diye aklıma düştü bir kere... Ne yapmak lazım, ne yapmak? Sınıfta basket takımında olan çocuklar var. Onlara sordum, bacak kaslarını iyice kuvvetlendireceksin birader, bir de iyi besleneceksin, bal yumurta filan, dediler. Ahmet durur mu? Hemen koyuldum işe...
..
Sonra Dedim ki Kendi Kendime
Çok yorucu bir günün ardından iş çıkışı kendimi sokaklara atıverdim. Aklımda o vardı. Yürürken gözüm birden tabelalara takıldı. Birkaç avukat, birkaç diş hekimi tabelası gözüme çarptı. Onu adı yazılıydı.
Sonra bir amaca yöneldi bakınmalarım. Tabelalarda onun adını aramaya başladım. Sonra dedim ki kendi kendime; “vakit geç oldu, doğru eve”
Dışarı zili çalınca koşan, içeri zili çalınca duymazlıktan gelen öğrenci gibiydim. Poşetlere hayallerimi doldurup ayaklarımı sürükleyerek vardım eve. Kapı açılınca, polisin eylemcilere sıktığı biber gazı ile karşılaştım. Dudaklarımda ters yakılmış sigaranın acımtıraklığı. Karşımda sırf para kopartmak için düğünlerde klarnetini kulağının dibinde öttüren bir çalgıcı.
..
Hal böyle böyle böyleden böyleykene, yok motor reklam diye ortalama tüketim yüklü insana ayar tutturacagina yemin icip giderayakliliga otur kalk talimi ögretirmismis, yok yerinde durmayip siddetli oynakliklara firildaklik eden bogunuk bulanik karmakarisik gürültülü trübün herbtürlü keyfibilirligin zevki sefasina dalip INSAN denen MADDEYLE maytaplik edip zirzivanaya eger bükermis….
Bütün inanüstü ve toplum ortak degerleriyle aklin vicdanin güttügü yol, tarttigi ölcü, ugradigi zihin, davrandigi düsünce, takip ettigi iz, kullandigi birikim, ögrendigi tutum, önemsedigi onur, güvendigi samimiyet, sigindigi yakinlik, bagandigi aidiyetlilik, inandigi hakkaninet, aliskanlik edindigi kültür, iletisim kurdugu sevgi, taniyip ögrendigi bilinc, kurumsallastigi hukuk ve anlayip anlasilir kildigi dil gibi saymakla bitmeyen birarada ve birlikte yasama dair emek-zahmetlerin harciyla yoran yoguran katan yahut kaynastiran kutsallarin tümünü ANA, TOPRAK ANA ve ANA VATAN kavramlarina hayati varligini adayan ölümsüzlüklerle anlamanip denge karsiligini bulan yasam kaynaklariydi..
Fakat gel de gör ki, bugünleri devletin en ufak acik ve zaafiyetini dahi kollanmis firsatciligin dibine kadar kemirip soyup sömürme istifade yeri olarak gören duyan yetisen bilen anlayan alglayan bilenenlerin haddini her türlü hukuksuz-haksizlik boyutundan asarak kendilerini tüm yalan dolan talan yanlis ve yikim cellatlari karakter kisiligiyle devlet yerine iradeli etkili ve yetkili kildiklari egrisi dogrusuna hinlik hainliginde, kasabasindan köyünden dagini bagini özünü itibarini cevresini iliskisii soyunu obasini sözünü sohbetini kimbilirin neresi nasildir CARPIK MÜTAAHiT ve MÜHENDIS YAPILI kentlerine akintisini konrol edemeyen kacislarla tasinip göctügü karmakarisik (talan vurgun yagma gasp rüsvet siddet alt yapili) basdöndürücü ve mide bulandirici dayali döseli düzeni bozuk tezgahlar carkin harac-mezat hurda viran edegeen toplumsal cözülüs bozulusla….
Dünyasi dörtbiryanindan kent yagmacilari tarafindan bile bile kivilcimi körüklenip tutusturulmus olan yanginlar ve sürgünler ortasinda insanliginin her hali ve hassasiyetini kl duman etme kastiyla kusatip saran sefil sogugu silik soluk sig ve soyut BETONARME ZiNDANLASMASI yalniz yaban ayazin kiyassiz kiyimina ugrayarak kendini nereye kyacagini bir türlü bilemeyen HSM HAYALLER kul kurbani nitelik vasfindaki sokaklara caddelere mahallere kailara evlre, tikildiklari iceriden, ölüp cürüyüp cöküp cer cöp ilikisizligine bütün insanligini cöllestirip tüketip harcanmadikca asla cikisi olmayan, kusursuzca kurgulanmis süslenmis AGIR-KAHIR duvarli bir mahrumluk mahkumiyetiydi ki…..
Orada …
Yani evinde sokaginda mhreminde kendi kendileriyle basbasa kalakaldiklarini zannettikleri sirada ve aulu otaliklar kent araliginda….
Kendiklerini kusursuz icat edilmis TÜKETIM kölesi ve serbest piyasa carsi-pazar kulu niyetiyle akil fikir vicdan sevgi ilgi kök bag tutum davranis düsünce ilim bilgi bilim özgürlük irade idrak zihin bilinc bellek insan degerliliginden mahrum be mahkumiyete sürükleyip sürgün eerek insanlik disi küresel kulluk köleligin Serbest Piyasasina esyalastirip tasiyanlar…
..
Öğretmenler odasına ilk girdiği günü hatırlıyorum. Çok mahcup, sıkılgan ve tertemiz yüzüyle. Gözünü dört yana gezdirerek sanki bir tutunacak dal arar gibiydi.
Sanıyorum onun bu doğal ve temiz yüzü yaklaştırdı beni ona. Sanki bir kardeşim gibi hissettim onu. Onunla başlayan bu sessiz iletişim sanıyorum yıllarca sürecek dostluğun bir ifadesi olacaktı.
Zaman öyle hızlı geçti ki… Onun ve benim her türlü sorunlarımız karşısında benim en samimi sırdaşım olmayı başarabildi.
Öğretmenliği, en samimi bir atmosferin en engin paylaşımı gibiydi. Onun gençliğinin verdiği heyecan, okulumuzdan aldığı destek ve katkılarla gün geçtikçe pişiyordu.
Yeşil gözleriyle, kendisi içindeki üretim ateşinin yegâne temsilcisiydi. Devamlı üretmek, devamlı yararlı olmak düşüncesi onu tempolu koşu yarışçısı yapmıştı. Öyleki yerinde duramıyor, elinden gelse yanlış bulduğu her şeyi kökten değiştirmek istiyordu.
Enerjisini, futbol sahalarında atamamış bir sürat koşucusu idi o.
Edebiyat onun her şeyi idi. Çünkü biliyordu ki insanı insan yapan bütün değer yargılarının müteşebbisi edebiyat idi. Konuşmak, fakat çok iyi konuşmak. İnsan olduğunun değerini hissettirerek insanlarla iletişim kurmak vazgeçilmez değerlerindendi.
..
Aralıkaç. Bir oyunda,
Bir filmde
Dinlenme süresi, antrakt.
Toplu jimnastik dizilmelerinde,
Sıradakilerin birbirlerinden
Yanlamasına olan uzaklıkları.
Futbol oyununun
..
BABA
Kollayanım koruyanımdın.
Meleğim, can yoldaşım sendin baba....
Üşüdüğümde hırkamdın yorulduğumda sırtlardın.
Şimdi ne hale düştüm bak sense bir avuç toprak.
..
Herhangi bir alanda
Başarıyı tespit
Etmek için
Gerekli olan şart.
Sınav için
Baraj notu yedidir.
Barajağ yapmak
..
25.06.13 (SALI)
Tayin işim tamam. Sınavlarda görev alamıyorum. Emekli olma fikri iyiden iyiye beni zorluyor. Ne yapsam bilmem ki. Mahkeme yolundan vazgeçsem mi? Bu durumda biraz danışmalıyım çevreme.
Yine sıcak olacak bu gün. Farkında eğilim henüz. Korkudan evden çıkamıyorum ki. Oysa yapacak işlerim var. Doğalgaz firmalarıyla görüşmek, topladığım kuponları bayie götürmek, iş mahkemesi hâkimiyle konuşmak, bilgi almak. Hilmi abiyi aramalıyım bu ara. Adam tatile gitmiş. Oysa bize Sedaş ’tan yeni bir randevu alması gerek. Ben kendimdeki ataleti anlayamıyorum.
Hafta sonu İzmir’e gidecek miyim bilmiyorum. Atatürk Üniversitesi mezunları toplantısına gitmek için mahalle baskısı var üzerimde. Oysa hiç müsait değilim. Borçlar boyu aştı. Kredi kartları zorlanıyor. Düğün masrafları, inşaat harcamaları, çocukların ve evin giderleri belimi büküyor.
Sülüklerim var takılacak. Her akşam onlara bakıyorum. Sularını değiştiriyorum hayvan sevgimi b öyle tatmin ediyorum galiba. Eve kuş alamamak, balık besleyememek hep içimde ukde oldu kaldı. Eşim bu konulara sıcak bakmıyor. Ben de bu yüzden hayattan kopuyorum. Bir tek şiir beni hayata bağlayan.
..
BATININ GÖRÜNMEYEN YÜZÜ
Batılaşma 150 yılı aştı. Batıyı tanıma safhasını henüz idrak edemedik. Üstelik yanlış tanıdık ve aldandık. Batıyı doğru tanıma adına hiçbir şey yapamadık. Çünkü batı kendisini tam anlamıyla ve doğru tanımamızı istemiyor, buna hiçbir şekilde imkân vermediği gibi, elinden gelen tüm yolları kullanarak buna mani oluyor.
Bin bir maske takıyor batı bu baloda. Bize hiçbir zaman gerçek yüzünü göstermiyor. Bin bir surat O. Bir suratla tanınınca öbür suratını takınıyor. Aslında batının suratı da yok, maskeleri var. Bin bir maske batı. Yalanın, hilenin, aldatmanın vatanı batı. Ortaçağda tam bir Frankeştayn yurdu olan batı şimdi bu entrikacı yanını doğuya en çok da İslam dünyasına karşı kullanıyor.
Rönesans’ını İslam âlemine yaptığı Haçlı savaşları sonrası talan ettiği kütüphanelerden kaçırdığı kitaplarla yaptı batı. Bu artık belli. İslam âlemi hiçbir zaman batıyı aldatmadı, ona asla en ufak bir yalan söylemedi. Batı Kalkınma sırrını İslam biliminden aldığı halde hep inkâr etti, yalan söyledi, aldattı, kandırdı.
Batı İslam’dan aldığı bu bilim meyvesini onunla paylaşmadı. Batıyı hep kâfir diye hakir gören Osmanlı uzun yıllar bir elçi bile göndermedi. Yalnızca savaş söz konusu olduğunda savaş öncesi ve savaşsız sulh için elçiler gönderirdi. İlk defa 28. Mehmet Çelebi Fransa’ya elçi olarak gitti. Paris Sefaretnamesini yazdı. Bu kitapta anlattıklarına bakılırsa Mehmet Çelebi de aldatılan kurbanlardan Sadece Çelebi değil tüm Osmanlı’ydı Çelebi’nin şahsında aldatılan. Osmanlı’dan ziyade zavallı Osmanlı aydını, ve idarecisi. Ümera ve Ulema yani. Ulema yanı aydın, cemil Meriç’in tabiriyle intelijansiya zaten aldanmaya hazırdı.
Balolarda ve eğlence yerlerinde gezdirilen Çelebi saf bir Osmanlı aydını gibi hem aldanmış, hem de koskoca bir Osmanlı toplumu ve doğu, İslam âleminin aldanmasına neden olmuştur. Onun içindir ki ilk ıslahat hareketleri hep giyim kuşam ve eğlence ve yaşam tarzına yönelik olmuş, onlar gibi giyinir, onlar gibi yer, içer, gezinir, eğlenirsek kalkınacağımızı sanmış, batının geçirdiği bilimsel kalkınma, Rönesans ve özellikle sanayi devrimi gözden kaçırılmıştır.
..
Futbolla Geçti Yılların
Ayrıldı evden Yolların
Okulla Yoktu Pek Aran
Futboldu Sana Saran
Futboldan Geldi Paran
Yapabilmek İçin iyi Bir Transfer
Her Sezon Bekledin Telefon
..
1.
Bugün kulelerime intihar dalışı yaptım
Sarı çizgimi geçip
Salonlarımda elbisemi değiştirdim, futbol oynadım, kaleci ben santrfor ben
Toplarımı kestim, küfrettim
Kimseler duymadı yeten bir şeyim var mıydı
Hissettirmediğim bir şey sanırım
..
Özyazıcı Ve Sümere....
Söyle bana be Ozan! ... Ne demektir Trabzon? ...
Yanıt güzelse eğer; benden Trabzon kazan.
' Özyazıcı ve Sümer, Şenol Güneş ve Turgay,
Orhan, Hami, Gökdeniz... Ali Kemal, Tolunay...
..
Bugün pazar Galatasaray gene tarih yazar
Futbol hatalar oyunu kaleye gönder topunu
Bu forma sarı kırmızı haydi göster kupa kızı
Galatasaray gol ata ata sert vur gelen topa
Haydi yavru aslan hedef kale yapalım bale
Golleri saydır bu forma kutsaldır yine saldır
..