Güzellerin en güzidesi
Seni sevmeyene ne diyim
Sevmeyeni hicvedecek Ahmet Agah da yok ki
Ah şehr-i İstanbul
Yakınsın ama bir o kadar da uzaksın
Ezelden gelen hoş kokun
nereden geldiğini
nereye yöneleceğini
nasıl biteceğini
kim bilir ?
süslerdim yanımda olsan
Eslenmez, haykırmaz oldu dilim yüce dağlara
Sustum kaldım işte, vurgunum efendime, şahıma
Dem-i bülbül sesleri onu anlatırken oldum şadan
Canana hasretimden, feryadımdan oldum giryan
Kuşları izliyorum
Ne kadar özgür varlıklar
Sonsuz sandığım deryalar üzerinde
Zarif kanat çarpışlarıyla
O kadar güzel duruyorlar
Ve cıvıldaşıyorlar ki
İstanbul'da raks eden nice mutlu insan var
Etrafta dolaşan güler yüzlüler var madem
Madem çek çileni, anlat diline
Ta ki yeniden gülene kadar, yaz böyle fuzûli
Ne yapacaksan yap amma o gelmeyecek aşağa
Şen şakrak bülbüller de gidiyor yukarı
Ah benim kara kaplı defterim
Sana mı kaldı çekmek bir yar hicranını
İçimdeki hüznü sana ağlar dururum
Bir gün bıkarsın diye korkuyorum
Kıyının en kısa kenarında
Renkli taşların tışırtısının arasında
Yüzerken çoğu zaman kaybolan aka
Minik balıklar Mercan resifleri arasında
İki falez arası bir kaya
Küstün mü bana ey kumru güzeli
Gelsen görsen ne olurdu ki beni
Dağlar üstüme üstüme geliyor
Sensiz misk'in kokuları gelmiyor
Yüzünü gören anında kesilir
Gözlerimden yaşlar akıyor
Üzüntüden değil, kederden değil, sevinçten de değil
Hastayım arkadaşlar, bilmem ne vakittir
Kuşların cıvıltısını duyamaz oldum
Bu zehir gibi halden, kurtulmak istiyorum
Solumda kalan suyun altındaki mercan resifleri
Parlıyorlar kızıl kızıl elmascasına, münevverimsi
Suyun sesi geliyor kulağıma sakince
Kulaklarım diyor, nerede yarin sesi ?
Bu dünyada belli sabitlerle ölmek de var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!