Doğdu.
Okudu.
Dinledi.
Edebiyat aşkıyla yandı.
Halen okuyor.
Ah şehr-i İstanbul
Güzellerin en güzidesi
Seni sevmeyene ne diyim
Sevmeyeni hicvedecek Ahmet Agah da yok ki
Ah şehr-i İstanbul
Yerinde duramayıp kazan kalbimden taşan sevgi selleri vardı
Şimdi neredeler ?
Fezalaraq uçmak için inleyen gönül kuşum
Uçtun gittin seni arar dururum
Ama bulamıyorum
Neredesin ?
Baba ne kadar sinirlense de, hiddetlense de
Sevgisindendir, kıramaz evladını
Ve eğer bu hiddetin sahibi kafir ise
Kafirin tüm günahı boynuma olsun
İki kişinin bildiği şeye sır denmez diyorlar
Ama bazı detayları hiçe sayıyorlar
Ak elbisesi dibadan nakışlanmış
Sanki çehresinde her sabah mehtab uyanmış Gözlerimi alamadığım gözlerinden beni
Kurtaracak tını bir esfehanmış
Fecri bekliyorum her zamanki gibi Bu sefer bir şeyler farklı sanki Gecenin karanlığı erken dağılıyor Senin münevverliğindendir belki
Anlatsana biraz bana
Bütün masalını giderken sona
Sevginin saklambaç oynaması
Beni benden alıyor
Sırr-ı vusül’e ermeden
Önüme engeller koyuyor
Dilberin güzel bakışları
Biliyor musun?
Ay çıkmak istememiş bugün gökyüzü sahnesine Mehtab yayılmamış suyun aktığı gibi yere
Yahut ay çıkmış daa
Mehtabı eksik...
Sen mi çaldın yoksa? Sanki çehren akşindi ve
Ve paril paril parlıyordu
neşeli neşeli gülen çehremi soldurdun
bilmem farkında mısın ?
inleyen gönül kuşumu öldürdün
bilmem farkında mısın ?
geçenlerde geçerken yemek faslı
Bugün sen en güzel günündesin
Kimsecikler seni üzemesin
Unutma ki sen hep kalbimdesin
Çıksın ne olur her daim sesin
Bana hatırındakini söyle
Arada bana da bak olur mu diyen
O tatlı dudakların pek küçük
Sevgi dolu olduğunda yaşaran pek güzel
Ceylan gözlerin, gözlerin, gözlerin...
Adeta bir prenses edasıyla yavaş yavaş
Uykuya dalan gözlerin ve
Gecenin karanlığında
Işıksız ve hiçbir şey görmeden
Yine seni düşlüyorum
Ellerim kağıda rüyamı ağlıyor
Sokak lambaları yansa da
Gözlerim kağıttaki kelimeleri seçemiyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!