Tut ki gecenin sessizliğinde,
Bir yıldız kaymış gibi düşmüşsün kalbime.
Tut ki, rüyalarımda bir serin esinti,
Üşütmüş tenimi, ne çıkar?
Ne çıkar gündüzlerin ışığı vursa yüzüme,
Ne sen bil ne ben söyleyim,
Düşlerimle karanlık geceyi beslerim,
Dilim düğüm, içim yangın, kime ne söyleyim
Huzur ararken, yeni bir dert eklerim.
Anlat desen, kelimeler boğulur sessizlikte,
Kalbimi alıp gittin belki ama
"Ben verdim" derim,
Kırıldım mı? Kırıldım elbet.
Ama kırık camda da yıldızlar yansır, bilirim.
Biliyorum yüzlerce kez karşılaşalım
Hiçbirinde yüzüme bakmayacağını
Özlemediğini de biliyorum, tıpkı
Beni sevmediğin gibi
Sensiz geçen zamanın acısı içimde
Şarap kendini adamdan saydı
Benimle içince yudum sanıldı
Gözümde büyüttüm azıcık belki
O benle yürüyen yokuşu sevdi
Düştüğünde ben vardım
Bir bakışın vardı, kalbimi ısıtan,
Şimdi o gözlerde karlar savrulur.
Dön dese içimdeki ses sana,
Aramıza dağlar, nehirler kurulur.
Titreyen ellerle düştüm satırlara,
Yüreğim sızlıyor bakınca sana
Hatıralar can yakıyor inan bana
Gözlerinde başkası parlayınca
İçimde fırtınalar kopuyor hızla
Ömrüm geçse de unutmam seni
Ne yaptığını bilmeden
Kırıp geçtin içimi
Sanki her yol denendi de
ben son duraktım gibi
İster kal ister git
Gönlüm perişan yâr-i zamân yok
Serin sabahlarda bâde-i cân yok
Bir ömrü hederle yeldikçe yeldim
Nevbahar geldi de ben gülemedim
Dimağda sis var hayâl meknûne
Yalnızlık, sabahın köründe
Kimsenin "Günaydın" demediği bir güne uyanmak gibi.
Oysa ki insan bazen, bakkala giderken
Uyanmasın diye kapıyı usulca çekeceği biri olsun istiyor.
"Kahve içer misin?"
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!