Yaşım on dokuz...
Adamlığı da dostluğu da doğruluğu da öğreniyorum
Bulmaca gibi hayatımın kabuğundan sıyrılıyorum
Farklıyım çünkü ben herkesten uzak büyüyorum...
Yaşım on dokuz...
Şiirlerime biraz sen katıyorum
Yaşayamadıklarımla
Yazamadıklarımla
Düşünüp te tebessüm edemediklerimle
Sana doyamadıklarımla birlikte
Ve sen giderken bu şehirden
Elveda mühürlendi dudaklarıma
Yavaşça arkandan kaldırdığım elim
Yoldaş oldu yanaklarımdan süzülen damlalara
Keşke demek istemiyordum ama keşke.
En çok bana gitmek yakışır bu şehirden.
Eski heyecan yok kalmak gelmiyor içimden
Sizin ağzınızdan döküldükçe yalana bürünmüş sözcükler,
Gülüp geçiyorum ve ben gidiyorum bu şehirden.
En çok bana gitmek yakışır bu şehirden.
Acılara alışırdım oldum
Gözümün önündekileri görmemeye
Yemin ettim senden sonra sevmemeye
Ben bu sevdanın okyanuslarında boğuldum
Güneş hiç doğmadı senden sonra
Daha yaşım çocuk…
Salıncağın zincirini tutacakken ellerim
Elime tutuşturulan mendillerle
Düştüm ekmek parası derdine.
Daha yaşım çocuk…
Dönüşü yok bu erken gidişinin
Bu şiir sana en içten veda edişim
Son nefesindi bizi bizden koparan
Çünkü bu benim birini son sevişim...
Gelmeni beklemiyorum, sevmesen de olur,
Seni zaten, sensizken sevmeyi öğrenmiştim ben.
Sevmediğin gülüşünü, beğenmediğin sesini,
Sana inat seviyordum, sen, sevmesen de olur.
Yağmur yüklü bulut gibiyim, mevsimim belirsiz,
Bazen düşünüyorum da aklıma geldikçe
Kanımla beraber aklımı da mı teslim ettim tüplere
Neden hastaneye gitmek için bu kadar heveslendim
O hastanenin havasını soludukça güzel geldi ciğerlerime
Ben mutlu olmaya alışkın olmayan bir hasta
2 saniyelik bakış,seni saatlerce düşündürebilir.
Dalıp gidebilirsin uçsuz bucaksız sonsuzluğa
Ve Ağlarsa klarnet, sessizliğin saatlerinde hıçkıra hıçkıra
Ancak o zaman bozulur tövbeler ardı ardına içki masaların da
Çal be ustam çal tüm yalan yaşanmışlara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!