Simyacı olmak için iki fukara
Pusuya yattılar bir tuzcu dükkanında
Tam üç gece üç gündüz sessizce
İlk yemişini verdi yalan
Kral doğurdu ilk kraliçeyi
Bir büyücüye sormadan
Üç kuş üç yelek ördü üç prensese
Ve üç kavak dikildi
Turuncu nehrin kıyısında
Üç dağdan üç taş getirildi ve gömüldü
Üç kavağın dibine birbirine karışmadan
Sevgilisi güldü bu masala
Benim sana güldüğüm gibi
Çenesindeki gamzesini saklamadan
Dağlara yürüdük seninle asırlar boyu
Ayaklarımız üryandı başımız kabak
Ve tabanlarımız çürümek istiyordu toprakta
Dağlara yürüdük geride bırakıp yalanları
Korkuları ovalara gömerek dağlara yürüdük
Çcukluğumuzu gördük yamaçlarda
Kuru ırmak yataklarında seviştik
Çakış taşları ve maral geyiklerle
Gökyüzündeki bulutlardan hiç utanmadan
Dağlara yürüdük el ele tutuşarak
Bizi görüpte kıskançlıktan yanıp tutuşan
Düz ovalara aldırmadan
Yoktu yürüyüşümüzde hesaplı kitaplı bir şey
Duygularımızla yürüdük ve gerçeğe ulaşmak için
Dağların ardındaki dağlarda saklıydı her şey
Ve bir masalı tamalıyordu yaylalar
Suaların kaynağına yürüdük daha kolay aksın diye
İçimizdeki öfke doğmamış denizlere
Biz iki fakir simyacıydık
Saygı duyun bizlere
Kayıt Tarihi : 18.3.2007 22:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmet Zeren](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/03/18/fukara-simyacilar.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!