Her seferinde, küçük küçük eksildiler,
O eski aşklar gibi, bilincimîn altından kayarak.
Ben mi kayboldum o rüyalarda,
Yoksa o rüyalar mı kayboldu bende?
Sessizlikte yankılanan bir inilti gibi,
Duraksadım, sustum, parçalarımı topladım.
Süphan, acıların, sevgilerin
Acımasızca çiçek açtığı yer.
Gözyaşlarından büyük aşklar doğar,
Ve büyük aşklar ölür,
Sonra bir başka aşkla kavuşurlar.
Sabah her zamanki gibi uyandın.herkese göre ya geç ,yada erken,güneş doğması gerektiği yerden doğdu.bir haber aldın bir çocuk doğdu,bir tanıdığını kaybettin,sevinci yaşayamadın.Doğan çocuğun kimse haberini paylaşmadı.kaybettiğin tanıdığını.yıllardır görmemiş konuşmamışsan bile kötü haber tez yayılır demiş eskiler;çok geçmeden duyarsın.hayıflanırsın gidişine gidenin ardından ya en yakınında olursun yada en uzağında paylaşırsın anlarını acısını sevincini yaşarsın,son bir kelamın olsun istersin ama tabutlar ses geçirmez bunuda bilirsin…”ÜSTÜ KALSIN”
‘Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Sen bakarken yaşlı gözlerle,üstümüze yağan Yağmurdan nefes almakta zorlanacaktım.sıcacık elleri olmasaydı o damlalacık’ların...
Sen bakarken yaşlı gözlerle,
Üstümüze yağan yağmurdan
Nefes almakta zorlanacaktım,
Sıcacık elleri olmasaydı
Yıldızlar da sönüyor,
Onları Yaratanlar da,
Senin yaratıcıların,
Seni yaratırken yok oldular
Bir varlık yükü altında,
Gözlerin, yüzümde,
nefesin, keskin kokun,
beyazlamış saç,
kırışan yüz,
sarışın, esmer,
yeşil hayallerle…
Mutluluk,
zamanın durmasını istediğin yerdedir.
Bazen bir insan olur,
bazen bir an,
bazen bir mekân…
Gözlerinin ucunda asılı bir gülümseme,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!