1802 yılında soyluluk unvanı alan Johann Christoph Friedrich von Schiller; şair, filozof, tarihçi ve en önemli Alman dram yazarıdır. Yazdığı çoğu tiyatro eseri Alman tiyatrosunda başyapıt niteliğindedir. Schiller doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak da gayet başarılı olmuştur, ancak asıl alanı düşünsel/didaktik şiirdir, çoğu yazara ilham olmuştur ve dramatik şiirleri en sevilen Alman balatları arasındadır. Schiller; Wieland, Herder ve Goethe ile Weimar Klasiğinin en önemli dört yazarından biridir.
Zeus bir gün seslendi insanlara göklerden;
'Dünyayı size verdim, alın mülkünüz olsun!
Bu sonsuz armağanı bölüşüverin hemen,
Ama kardeşçe yapın, herkes hakkını alsın! '
Eli ayağı tutan herkes geldi üşüştü,
Ağaçlar hışırdıyor, bulutlar uçuşuyor,
Bir kız oturmuş yeşilliklerinde kıyının,
Dalgalar çarpıyor devler gibi,
Oysa içini çekiyor kapkaranlık gecede,
Ağlamaktan buğulanmış gözleri.
Hayatımın baharında,
Çıkıp yollara düştüm.
Gençliğimin neşeli danslarını,
Baba evinde unuttum.
Malım mülküm, neyim varsa,
Yunan sanatkârlarının yarattıklarını bir
Fransız elde silah alıp götürebilir.
Paris'in göbeğine, Seine nehrinin yanına;
Eline geçirdi bu anıtları parlak,
Saray gibi muhteşem müzelere koyarak,
Gösterebilir şaşkın bakan vatandaşlarına!
O dar vadideki yoksul çobanlar
Arasına uzak ellerinden,
Genç ve güzel bir kız baharla koşar
Gelirdi ilk tarla kuşu öterken.
Doğduğu yer onun başka ellerdi,
Roma'daki Augustus devrinin debdebesi,
Floransalı cömert bir Medici prensi,
Alman sanatçısına güler yüz göstermedi;
O kendini koruyan şöhretlerin peşinde,
Kral ve prenslerin lütufkâr güneşinde,
Rahat rahat büyüyüp meyvesini vermedi.
Alın bu dünyayı! diye seslendi bir gün Zeus göklerinden
İnsanlara; alın, sizin olsun artık.
Armağanım olsun sizlere bu mülk, bu toprak;
Ama kardeşçe bölüşün aranızda.
Koştu eli ayağı tutan, kendine bir pay için,
Bu dünya isimli gezegenin insanlık tarihinde ne cevherler varmış bilmediğimiz. Friedrich Schiller ile yeni tanışma imkanı buldum. Onu tanıdığım için çok bahtiyarım...