Tepemde kızgın bir ağustos güneşi,
Bahçem yaşayan yeşil duvarla çevrili,
Tek başınalığımın biricik avuntusu,
Gözlerimde geçmişin fırtına kalıntıları,
Sundurmanın duvarındaki fotoğrafta,
Mahzun yüzünde hüzünden çizgiler,
Gülücüğün havada asılı kalmış,
Gölgeni ıtırın geniş tülleri sarmış,
Üzerinde gardenyanın kıskanç bakışları,
Kırık aynanın parçacıklarına yakalanıyorum,
Ayaklarımda terlikler, rengi solmuş şort,
Çıplak üstümde ağustos güneşinin izleri,
Ne yapacağını bilmeyen ellerime bakıyorum,
Kulakları tırmalıyor ağustos böcekleri kakafonisi,
Dağ eteklerinden kopup gelen kekiklerin kokusu,
Uzayıp giden gölgelerde nedensiz bir telaş,
Geriye dönmez ki almış başını gidiyor zaman.
Ummadığım bir anda girivermiştin içime,
Denizin esintisi sarardı bedenleri, ruhlarımızı,
Dolunayın aynasında gördük ateşli gözlerimizi,
Çocuk olur gökte yıldızları sayar, şarkılar söylerdik.
Gizemli bu bahçede her şey sen kadar güzeldi
Artık bir sessizlik var bu bahçede geride kalan,
Hiç susmayacak sonsuz bir yas çığlığı sanki…
Dinmez ER / Çeşme / 2017. 08. 31 /
Dinmez Er
Kayıt Tarihi : 31.8.2017 11:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!