sekiz kişilik yurt koğuşunun
dışarı bakan ranzasında
-yani bana yatak olan ranzada-
pamuk gibi yağan karın,
bembeyaz rengiyle uyandım...
solgun yüzlü, benzi sararmış yaprakların,
boynu bükük ve sessizce göçünü izledim;
Farid Farjad'ın sihirli keman sesleriyle...
sen, Güler Zere, sen...
bu sabah boyalı bir gazetenin,
iç sayfalarından girmiştin odama
içimi ürperten, gözlerimi kamaştıran,
çok geride kalmış çocukluğumun acımsaması,
yoksulluğu gibi...
nasıl anlatsam; bir serçenin,
açık pencereden içeri girmesi gibi...
sen, Güler Zere, sen...
karşımdasın işte
bir hastahanenin ölüm meleği olduğu,
kanserin cellatlığında,
bir polis eşliğinde...
yağmalanmış bir çocuğun,
elinde avucunda ne kaldıysa;
şimdi seni anlatıyor tüm kırık fotoğraflar...
yanımdasın işte...
yatağımın baş köşesinde
asma suratını ne olur
kapılıp gitme sessizliğin sesine
kaldır başını, gül o zeytin gözlerinle
gül, Güler Zere, gül...
bir fotoğrafın acı veren renkleri karşımda:
hasta yatağındasın
dizlerini göğsüne doğru çekmişsin
başın dizlerinin arasında
ellerin ayak bileklerinden hafif yukarıda...
biliyorum, mağdur zamanların, mağdur savaşçısı olmak
ne garip şeymiş öyle
ne garip Güler Zere...
haydi şimdi sen söyle;
'evet biliyorum o fotoğrafı
bir gazeteci çekmişti
acıyarak bakmıştı üstelik
aldırmadım hiç,
aldırmayı unuttum bile...'
yanımdasın işte...
beraber izliyoruz kar yağışını
ara ara süzüyorum seni
mavi tişortün, gri eşofmanın,
ve siyah saatine bakıyorum
biraz gülsen, bir şeyler konuşsan
gidip kardan adam yapacağım sana;
zindanlara, kanserlere inat...
gözleri kömürden, burnu havuçtan,
ağzı elmadan,
başında beresi, elinde süpürgesi
bembeyaz, dimdik ve gülümseyen bir kardan adam;
ne polislere, ne doktorlara benzeyen...
sen, Güler Zere, sen...
yurt koğuşundaki misafirim,
soluk yüzlü resmim,
bir çay bile içiremediğim...
şimdi avucundaki serçelerin,
çocuk türküleriyle yeşerdiği
o baharların özlemindesin...
gözlerini açtığın her sabah,
güneşin ışıklarını sunuyor sana...
ıslıklarıyla şehir hikayeleri dinliyorsun...
biraz daha diren Güler Zere,
biraz daha diren
sözcükler değilmidir; zalimleri bile deviren?
Kayıt Tarihi : 31.10.2009 19:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
31 Ekim 2009 Erzurum
![Ulvi Koçu](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/10/31/fotograf-82.jpg)
dışarı bakan ranzasında
-yani bana yatak olan ranzada-
pamuk gibi yağan karın,
bembeyaz rengiyle uyandım...
solgun yüzlü, benzi sararmış yaprakların,
boynu bükük ve sessizce göçünü izledim;
Farid Farjad'ın sihirli keman sesleriyle...
Tarzınızda ve betimlemelerle güzel akıcı bir çalışma,ilgilinin özgürlüğüne kavuşması benide memnun etmiştir,öncelikle sağlığına kavuşması dileğimle,çalışmanızı ve yazan duyarlı yüreğinizi kutlarım.Saygı ile...
yurt koğuşundaki misafirim,
soluk yüzlü resmim,
bir çay bile içiremediğim...
şimdi avucundaki serçelerin,
çocuk türküleriyle yeşerdiği
o baharların özlemindesin...
gözlerini açtığın her sabah,
güneşin ışıklarını sunuyor sana...
ıslıklarıyla şehir hikayeleri dinliyorsun...
biraz daha diren Güler Zere,
biraz daha diren
sözcükler değilmidir;zalimleri bile deviren?
Tebrikler.Duyarlı,devrimci yüreğin ve kalemin hiç susmasın hep yazsın sevgili Ulvi Koçu. Saygılarımla
karşımdasın işte
bir hastahanenin ölüm meleği olduğu,
kanserin cellatlığında,
bir polis eşliğinde...
yağmalanmış bir çocuğun,
elinde avucunda ne kaldıysa;
şimdi seni anlatıyor tüm kırık fotoğraflar...
yanımdasın işte...
yatağımın baş köşesinde
asma suratını ne olur
kapılıp gitme sessizliğin sesine
kaldır başını, gül o zeytin gözlerinle
gül, Güler Zere, gül...
bir fotoğrafın acı veren renkleri karşımda:
hasta yatağındasın
dizlerini göğsüne doğru çekmişsin
başın dizlerinin arasında
ellerin ayak bileklerinden hafif yukarıda...
biliyorum, mağdur zamanların, mağdur savaşçısı olmak
ne garip şeymiş öyle
ne garip Güler Zere...
haydi şimdi sen söyle;
'evet biliyorum o fotoğrafı
bir gazeteci çekmişti
acıyarak bakmıştı üstelik
aldırmadım hiç,
aldırmayı unuttum bile...'
Merhaba Ulvi Koçu kardeşim merhaba kardeşim ben bu acıya nasıl yorum yazabilirim?Yüreğim nası elverecek ?bilemiyorum
Ruhi Su gibi 12 Eylül faşist faşist yönetimi döneminde yurt dışında tedavi görmesine izin verilmiyen 20 Eylül 1985 te ölümsüzlüğe kavuşan ölümsüz ozan R.Su gibi DHKP-C’ye üye olduğu gerekçesiyle 34 yıl hapis cezasına çarptırılan ülkemizin kızı bacımız
1995 tutuklanarak o günden beri zindanlarda ,hücrelerde faşizme direndi ,özgürlük,bağımsızlık uğruna işkencelergördü,küflü zindanlarda kaldı.lakîn direngenliğine rağmen Güler zere kansere yakalandı. Malatiya cezaevinde bir süre yatan Zere, daha sonra Elbistan Cezaevi'ne, buradan da Adana'nın Karataş ilçesinde bulunan cezaevine sevkedildi. Zere, cezasının 14. yılını doldurduğunda damak kanserine yakalanarak hayat mücadelesi vermeye başladı.
sözkonusu olan Damak Kanserine yakalanan Güler Zere tedavi izzini için çok çalmadığı kapılar kalmadı izin alamıyan yada aldıysa sağlıklı bir kontrolde geçmiyen ve tedavisi engelenen,Güler Zere’nin babası aynen böyle anlatmkta.( babası Haydar Zere, kızının yeterince tedavi edilememesinden şikayetçi. Zere, Kızının cezaevi tarafından Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi'ne getirildiğini ancak hiçbir tahlil yapılmadan geri gönderildiğini belirtti. Kızının dişindeki et büyüyünce tekrar Balcalı'ya getirildiğini ifade eden Haydar Zere, tahlilin yapıldığını ancak bu sefer yer olmadığı için kızının hastaneye alınmadığını söyledi)insan haklarını çiğneyen bu sistem Gülerinde tedavi olma hakını engelemekle fişist tutumunu sürdürmeye devam etmekte,
Ergenekon davasında yakalanan ve hastaıkları olanları tedavi için GATA ya gönderen bu sistem başka davalarda sözkonusu Kürt yada Komunist devrimciler ise açlık grevlerinde sakat kalıp tedavi görmeleri için izin verilmeyen tutuklulular gibinin benzeri burda
Da gündeme gelmiştir..Bu faşist tutumlar bizleri ve yıldırmamalı…. Güler Zere kardeşimiz’e acil şifalar temenni eder sizin duyarlı yüreğinizi kutluyorum… dost Ulvi Koçu bizler çok acılar yaşadık çok zulümler gördük bunda sorada göreceğiz devrim yolu engebelidir dikenlerle,acılarla doludur şaiir Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirindeki sözler gibi (Acıyı bal eyledik ) acılarımızla
Yürek yüreğe koşmalıyız mutluluk için özgürlük için kurtuluş için geleceğe ….Tekrar bu anlamlı şiir için sizi kutluyorum
Saygılarımla
Mehmet Çobanoğlu
Güler Zere ölür ama, asagılıklar hic yasayamaz!
DOSTUM YÜREKTEN YAZDIGIN GÜLER ICIN DÖKTÜGÜN KELIMELER ICIN TESEKKÜR EDERIM.. ve BASARILAR DILERIM . sevda ve umut., ÖZGÜRLÜKLE ... sevgiler güzel INSANN ...^^
kutlarım ...
TÜM YORUMLAR (12)