FLORA
Göç mevsiminde kanatları bir birine dolanmış kırlangıçtın sen.
Avcılarını da yanında taşıyan,
Nehirler boyunca akış ‘an, bir kırlangıç.
Nereye gitsen, beli eğinden yırtıp atamadığın,
0 fotoğraflarla kan ardı yüreğin,
Saatlerden ve takvim yapraklarından bıkmıştın,
Gençliğini Kronos’un büyük bir iştahla yediği,
Çocuklarının içinde oyun oyu ayarak geçirdin.
Kötü bir saklambaç oyuncusuydun.
Gideceğin her yeri, sığınacağına bileceğin her çatıyı,
Oyun başlamadan önce herkese söylemiştin,
Ne kurt olabiliyordun, ne de çıyan...
Elmaya, armuda, portakala ise hiç gerek yoktu,
Çünkü pazarda hepsi satılıyordu...
Cinayet işlemiş bir şairin gözleriyle gelmiştin yanıma,
Ellerin titriyordu, dudaklarındaki kuruluk,
Yitirilmiş dostluklardan kalan,
Bir ülkenin ıssız toprak1arını anlatıyordu.
Yeni geldiğin bu kente karşı kaygıların,
Susmak bilmeyen kaygıların.,
Yaralı bir ceylan iniltisinden başka bir şey değildi.
Çünkü sen,
Her gittiğin yere, avcılarını da beraberinde götürüyordun.
En görkemli tapmakların,en kanlı yerinde.
Ölümü bekleyen bakire kızların telaşıyla yaşamıştın sevgilerini.
En çok da O’nu sevmiştim, seni en fazla inciteni
Oysa senin O’na, bu hesapsız gidişlerinden,
Boyasız gülüşlerinden, şimdi ne kalmıştı geride...
Alabildiğine odanda makyaj malzemeleri,
Verebildiğine tedirgin merhabalar.
Çağın seni intihara sürükleyecek kadar çirkin ve yaşlıydı.
Ve sen, bu güzelliğinin içinde, çayın kıyısını dönememiş,
Nilüfer çiçeklerine dönüşüyordun.
Tebessümlerini, kahkahalarla karıştıracak kadar şaşkındın,
Bıraktığın kentteki dostluklarını özlüyordun.
Oysa onların, buradakilerden isimleri dışında pek farkı yoktu.
Ama yine onları düşünmek,
Buzlanan anılarını ısıtabiliyordu.
Bir cenindin sen. Küstüğünde rahmini bile bırakıp terk edebilen.
Sözcüklerde eşyalar gibidir, kullanıldıkça eskiyen.
Onun için hiç sevemedin,
“Seni seviyorum’’ ları.
Senin için, aşk, şefkat, özleyiş, yalnızlık,
Şimdi tanımı olmayan karanlıktan gece diye bakman,
Ne kadar anlamsız, ne kadar boş
Mağara sessizliğinde, yırtılan çığlığın, uzayıp giderdi,
Yinede kendi içinde ormanın ıslığı,
Yayılırken hücrelerine doğru,
Sen yeni doğmuş sarı güller arardın saçlarına...
Gördüğün düşlerdi ama tüm bunlar,
Uyandığında servisinin gelmesine bir saat kalmıştı,
Ve seher seni beklerdi kapıda. Ben sarhoş olurdum o sıralar,
Ayyaş karşılardım şafakları,
Bir cenindin sen,
kızdığın da rahmini bile bırakıp terk edebilen.,
Yaralısın, ilk celsede anlamıştım bunu,
İlk gözerinin duvarlarına dalıp gidişinde, ilk sigara içişinde ve ilk görüş gününde.
Yağmurlarla ıpıslak dalmışken ben caddelere
Bir sezgimiydi bu benimkisi bir kuruntumuydu,
Yoksa acısını bastıramayanların, unutamayanların atlasımıydı,
Gittikçe biri birine benzeyen, bilemiyorum.
Bahar tanrıçası Flora’nın, göğsünde açan huysuz bir tomurcuktun sen
Sen kendi içinde renklerini, zamanı tanımsız bıraktın.
Sana gökkuşakları toplamaya çalışan ressamlara saldırdın,
Hırçınlığının altında yatan,
0 ürkütülmüş çocukluğunu, yüreğinin aynasında gördüğünden beri.
Bu gizemli yanın keşfedilecek diye,
Zaman, zaman, korkulara düştüğünde olurdu.
Susuşların, kendi içinde patlayan dinamitler gibi,
Kendinden bile kaçışlara götürdü seni.
Gördükçe ateşsi bakışlarını, ben ağlardım,
Sessiz gözyaşları akardı içime,
Çevremiz kirlendikçe, yıkanabileceğimiz,
Aşklarımız da gittikçe sönmekte.
Boyalı bir karnavaldan geçiyoruz,
Menzilini bilemediğimiz bir mahzenden.
Yarın kavramı, ağladığımızdan beri,
Gülüşlerimizi de, aynı dozda özlemeye başladık.
Tutunamayacak kadar bıkmıştık artık sözcüklerden de...
Ben sokak lambalarına kızmıştım,
Sen, etine saldıranlara
Sahi, kaybolsak kaç kişi arardı bizi,
Bir köşede vurulsak kaç kurşun ederdik.
Solgunluğuna dayanamayacak kadar yorgunsam,
Ve, her zaman senin boyutunda yaşıyorsam.
Sen de istersen, bundan böyle olmazlara vur beni,
Sürgünlere ve yasaklara say.
Eriyen bir madene dönerken seni bekleyişlerim,
Su katma yüreğime yavrum, yoksa taş keserim.
Yankısız kalsa da bir gün sesin sesime,
Ben doğaya baharı hasretimle veririm…
Ayhan Sarıoğlu
29/05/1999
Kayıt Tarihi : 24.6.2009 22:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!