Bir mezarın başında, titreyen vücutları ve teri hep sıcak kalan elleriyle birbirine sımsıkı sarılmış ölüanne, ölübaba, ölüçocuk ve ölüev! ..
Mezarın ötesinde, mekanik devinimlere uyarlanmış damarlı, mor, kendi dünyalarına ait olmayan element ve kodlardan yapılma elbiseler ile örtülü derileri, kanlı ve kırık tırnaklarıyla çömelip toprağı kazan ölüarkadaşlar, ölüyolcular, ölüsavaşçılar ve ölüfahişeler! .
Bardağı eskiten ölüsu!
Zamanı kemiren ölüsandalye!
Düş ve hayalin dişleri arasında sıkışıp kalmış ölübattaniye! .
Sahibinin beynine her gece bir din gibi iniveren ölüsır!
Her defasında kuyruklu bir yıldızın peşine takılıp, hemcinsine sevdalı kızlar ve oğullar doğuran ölügece!
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Devamını Oku
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum