Son izdihâm vaktinde ağlıyorken Süreyya;
Matemli topraklara gömülürken bir rüyâ;
Bir yazı defnolurken alnımın çatısına;
Habersiz ve sinsice gönlümün kapısına;
Alev alırken ömrüm habersizce acıya;
Dopdoluyken testiler mahşerinde sızıya;
Hayâlini sırtlanıp bakınınca semâya;
Her şeyden vazgeçerek aldanırken vefâya;
Namlu yanığı gibi canımda ölüm kokar.
Dilimde eyvâh sesi, gönlümde feryâd kopar.
Umuduna bezenmiş mumun ışığı açar.
Dünya merdiveninden sızılı kanlar akar.
Günahın yamacında gönlümü hicrân sarar.
Gök ve yer yüzü ağlar, bu can Cânan'ı sorar.
El sallıyor sensizlik gözüm toprağa dalar.
Bahtımın puslu rengi ömrüme ziyân katar.
Yoksa dilim darlanır lâfım isyâna doyar.
Bu garipteki sevda Doğanay'ını sorar.
Ve Allah’ın izniyle yansın derim bu rüyâ,
Yok mu bunun çaresi el açarım ey Hüda!
13.04.2006 01:19:00
Yılmaz HelimerginKayıt Tarihi : 29.7.2008 01:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Yok mu bunun çaresi el açarım ey Hüda!
kalemine sağlık
TÜM YORUMLAR (1)