İlm-i deryaya inmek var iken sahradan.
Cehalet ilinde konak gördün mü Şâh'ım?
Bildiğin öğrendiğin ilmine bakmadan,
Bu cehalet sınavından kaldın mı Şâh'ım?
Karga oldum kondum hak etmediğim dala.
Ne sandın ki, ya kanattan ya daldan ola.
Hem kanadı hem dalı kırdın muhasala.
Şimdi hakikat dalını bildin mi Şâh'ım?
Bu dükkandan içre giremez gönül kıran.
Giremez gül kokan gönlünü taştan kılan.
Yahut evvelinden çağlayan gönle kıyan.
Bu dükkanın kapısında kaldın mı Şâh'ım?
Selamı arayana bir selam edelim.
Kelamı arayana bir kelam edelim.
Bahtım kara mı aydın mı bilmez ecelim.
Hacc-ı ecel ile tanış oldun mu Şâh'ım?
Şah-ı Kebir, nice onmazların Pirisin.
Canına canan, yârine yâren değilsin.
Canının, kandaşının, soyunun, kirisin.
Bir yârin gönül tahtını kırdın mı Şâh'ım?
Âşık Şah-ı Kebir
Aşık Şahı KebirKayıt Tarihi : 27.8.2024 02:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!