Şu sitenin fırıldağı,
Dedikodu uzmanı,
Diplomalı dalkavuk…
Boş meydanda kuduz, saldırgan,
Görünce zoru beşiğe döner kuyruk…
Boldur onda domuz yağı,
Belli olmaz solu- sağı…
Ben tanımadan onu,
Doldurmuşta doldurmuş,
Taşırmış bardağı…
Hem yalancı!
Hem riyakâr!
Şeytani olan her şeyi,
Alır beyninde depolar…
İki ipte birden oynayan cambaz,
Başına taş yağsa,
Fitnelikten, hırsızlıktan,
Fesatlıktan caymaz…
Ne yakınlaş!
Ne de uzak dur!
Dönme sırtını arkandan vurur…
Kızılcık şerbeti bile olsa ağzında,
Yere tükürme onun yanında…
Yüzüne güler,
Yağ çeker över,
Arkanda sülalene söver…
Öğrenmeyen kalmamış oynadığı oyunu,
Öyle pişkin!
Öyle pişkin!
Tükürsen yüzüne değiştirmez huyunu.
Dikkatli ol,
Koru kendini garibim,
Ruhun duymaz kazarsa kuyunu…
Şair yazdı derdini,
Koruyamadı kendini…
Mısralarla anlattı onu,
Ruhu duymadan düştü kuyuya,
Kötü oldu sonu…
Çok şey öğrenmişti fırıldağa dair,
Yufka yürekli saf şair…
Yüce Mevla’m bir daha düşürme,
Onu sen kayır…
Kayıt Tarihi : 6.6.2006 18:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!