Bir ışık yak!
Elle tutulur olsun ama.
Biraz duyulur, biraz görülür.
Az biraz tadılır, hissedilir olsun.
Bir ışık yak!
Hayattan aldığım darbeleri biriktirdim kumaşlı bir kavanozda. Şimdi hepsiyle oynuyorum, çocukken oynadığım bilyeler gibi. Çocukken fazla bilyem olmadığında üzülür, ağlardım. Şimdi bakıyorum da koca kavanoz bilyem var ama sevinemiyorum bile. Doğru ya pardon. Bilye değildi onlar. Darbelerimdi, yediğim damgalarımdı...
Rüzgar estiğinde yapraklarını kapayan bitkisin galiba.
Güneş açtığında başını ona çeviren ayçiçeği de olabilirsin.
Yoksa ele dikeni batmadan toplanamayan gül müsün?
Zarar göreceğini hissettiğinde can yakan ısırgan da olabilirsin.
Eşini bulana dek karaya ayak basmayan,
Varlığıyla yokluğuyla,
O pamuk yüreğiyle
Salınışının zerafetiyle
Öğretendir o bana.
Kıvrımlı saçlarıyla
Yine denizdeydim bu gece.
Her gece, geceden kalmayım yine.
İki adım önüm uzamış yollar yollar...
Sinemde yazılı alnındaki yazılar.
Sağım kıbleyi gösterir,
12 Mayıs tarihinde oynanan ve Fenerbahçe Spor Kulüp’ünün ev sahibi olarak Galatasaray Spor Kulüp’ünü ağırladığı maçta meydana gelen insafsızca saldırılar ardı ardına ipliğe dizilen boncuklar gibi…
Öncelikle maçın skorunu ele almak istiyorum. 0-0 biten maçta sevinen tarafın GS olmasının nedeni şampiyonluğu hak etmesindendir. Sevinmek sizce de en doğal hakları değil mi? Ancak bunun farkında olmayan ve bazı kesim taraftarlarca belirli illerde, sevinen GS taraftarlarını tahrik etmenin yanı sıra linç girişimlerinde bulunuluyor ve birçok kişiyi hastanelik ediliyor. Sizce bu yapılan eylemler militanlık değil de nedir?
Önce sahaya meşaleler ile zarar veriliyor. Daha sonrada bir medeniyet olarak kabul edilen spor dalı mensupları, yani futbolcular sahada kavga edip küfür ediyorlar. Ne kadar terbiye edilmişiz?
Üzülerekten söylüyorum ki yaşanan bunca kavga darbe dönemlerinde de sağ ve sol görüşlü kişilerce yaşanmıştır. Büyüklerimizden hiç mi ders almadık? Kardeşliği hiç mi öğrenemedik? Keşke 60’lı yıllara geri dönmesek…
Etik olmayanda ne biliyor musunuz? Dostça, kardeşçe zevkle geçireceğimiz 90 dakikalık vakti küfür, kavga, ağız dalaşları ile geçirmek. Neden bu kadar kalitesiziz?
Fenerbahçe taraftarı tarafından bıçaklanan 12 yaşındaki kardeşimiz içinde iki satır yazmazsam tabir-i caiz ise gözüme damla uyku girmez. Nedir bu cahillik? Nedir bu yobazlık? Nereye kadar vasıfsızız? Bu konuda farklı bir noktaya da dikkat çekmek istiyorum. Sevgili anne ve baba, siz çocuğunuzu sokakta mı buldunuz? Ya da leylekler mi getiriverdi? Siz nasıl anne ve babasınız ki el kadar çocuğu, sokakta militanların cirit attığını, yobazların gezip tozduğu İstanbul sokaklarında gezdirebiliyorsunuz. Nice anne ve babalar biliyorum ki çocuğunu sokağa salmayan ve sokakta pervasızca sıkılan tabancalardan kaçırarak kendilerini güvende hissettikleri evlerinde bile yere yatıran ki Allah onlardan razı olsun.
Bana Beni yaz diyorsun.
Sana Seni yazarım desem kalemim biter,
Yazarım desem parmaklarım kırılır.
Yazarım desem bileğim kopar yerinden belkide.
Sen yazılır mısın ey mürekkeplerin rengini alan kadın!
Sen ateş ben kor,
Beni sevmen çok mu zor?
Gönül ateşlerde yanıyor.
Söndürmek çok mu zor?
Sevenin günahlarının bedeli,
Ayrı düşmenin acısı imiş.
Sen gül gibi gülerken,
Olmuşsun bana diken.
Yerle bir olmuş,
Dal veren o dimdik gövden.
2001in yazında, okul tatile girdiği ve mahalledeki arkadaşlarım boncuklu tabanca seferberliği başlattığı vakitlerde bende annemden ve babamdan bana boncuklu tabanca almalarını istemiştim. Bana o oyuncağı almıyorlardı. Zararlı olduğunu anlatmalarına rağmen anlamamkta israr ediyordum. Derler ya Çocuk aklı işte.. Aynen öyle. Şu an düşünüyorum da açıkcası şunan benimde çocuğum olsa bende almam. Ancak o zamanlarda benim diretmelerime dayanamayıp Rus pazarındaki beğendiğim o siyah boncuklu tabancayı bana almışlardı.
Sokakta çok zaman geçirdim küçük iken saatlerce, hemen hergün. Belirli bir yetişkinliğe erene dek sokakta beni babam oynattı, onun gözetmenliği altında arkadaşlarımla oynuyor, eyleniyor, zaman geçiriyordum. Gitmesini söylediğim halde gitmiyor hep yanmda kalıyordu. İyiki de kalmış ve İnşallah kalmaya devam edecek Allahın izniyle.
Bir de bakkalımız vardı oturduğumuz apartmanın altında. Hatta bakkalımızın adı da Yükseldi. Yüksel abiyi çok severdim arkadaşlarım da severdi. Babam kendisine ondan ne alırsam alayım para almamasını deftere yazmasını tembih etmiş. Bende gidip gidip arkadaşlarımla birşeyler alıp yiyor ve Yüksel bakkalın aldıklarımızı bize bedava verdiğini düşünüyordum. Bakın bu da çocukluk işte.
Yine güneşli bir yaz günün de öğlen vakti babamdan beni sokağa arkadaşlarımın yanına indirmesini istemiştim. Yanıma boncuklu tabancamı da alıp dışarıdaki arkadaşlarıma hava atacak böylece de tabancamı ilk kez kullanmış olacaktım. Ta ki Yüksel abinin benim elimden şakasına beni kızdırmak için elimden boncuklarımı almasıyla bu hevesim son bulmuştu. Ağlamamı gördüğü halde hala kızdırmaya çalışan Yüksel abi gözümden düşmüştü. Ve benim ağlamama tahammül edemeyen babam apartman kapısına 10 15 adımlık bir mesafeden topa vurup şut atarmış gibi benim popoma tekme atmıştı. Tek hatırladğım ayağımın yerden kesildiği ve havada uçtuğumdu. O sırada meğersem en büyük amcamın oğlu Yavuz abim bize geliyormuş. Bir hatırladığım şey de şudur ki beni havada o yakalamış ve eve kucağında o çıkarmıştı.
Evet hayatımda babamdan yediğim ilk ve son dayaktı benim. Dayak denilir mi buna bende bilmiyorum açıkcası. Daha sonradan bunu yaptığına pişman olan aslına çok çok çok yufka yüreğe sahip babam bana onlarca balon almış ve barışıp boncuklu tabancamla, benimle birlikte o balonları patlatmıştı.
Bu küçük anımı anlatmaktaki amaçlarımdan birisi de annenizin yahut babanızın size yaptığı herşeyin eğitici olduğunu hatırlatmak ve sizi dünya da onlardan başkası kadar sevenin olmayacağını anımsatmaktı. Bana Okuduğun ve etkilendiğin en güzel kitap hangisidir? diye soracak olursanız cevabım Annem ve Babam olacaktır.
Sevdiğim kadar uzaklaştığının farkında mısın?
Acı çektirmeyi bilir de,
Gönle hitap etmeyi bilmezmisin sen?
Sen ne faşist olduğunun farkında mısın?
Seninim demeyi bilir de,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!