Herşeye hepsine rağmen yaşıyorum doğduğum günden bugüne....
Umut olmalı insanlarda vazgeçmemeli hiçbirşeyden yaşamak güzel şey....
Değerinin adı kaldı bende ölçülemezdi gibiydi yakuttu.
Tüylü pamuk bahçeleriydi ve cennet sokağından bir sahneydi rolü asla katta tamamlanamayan.
Öyle de oldu eksik bıraktık...
Ve evren uyudu gökyüzü sustu sessizce çekildiler birer birer.
Ah Bu Yalan Dünya
Her bir yerin sana ulaştığı kadarım işte
Kalbimin aktığı kanadığı dogrudur lisedeki çağdayım ince bir ergen sızısı içimde.
Yahut hayır babamı kaybettiğim yaştayım.
AŞK EVRENİ
Sevmek için hayat çoğu zaman serttir
Aşk evreni zalimlere dar etmeli ucu bucağı olmayan dünyayı galaksiyi hatta.
Gençler şevkle öğremeli ağlamayı ögrendiği gibi kahkayı, okumayı , kahvede satrancı...
Yetmez bazen çabalar ama gök delindi nihayet.
Bulutlar azad oldu işte kemik gibi sağlamdık artık.
Kalanıda ayan beyan kalem yazdı.
Dil sustu ve dualar ederler insanlar mutlu bir dakika belki saniyeler içinde...
Kelebek ömrünün başlangıç safhası kadar umutlu.
Hani ölmüş kanatları kırılmıştık küller dağlara atılmıştı.
Savruluyorduk son tahlilde gırma ganatları gonca gülün hey gelincik tarlası hey.
Türkülerini dinleyerek büyümüştük oysaki.
Neden pervasız insanlar neden hep gökkuşağı uzak.
Unut o yazları dökülen gözyaşlarını unut küçük bir Asya düeti hayal et.
Gökyüzüne hasret çöktü, bu gece mi dirildin
Yoksa galu beladan beridir aşk ruhlarda mısın.
Tenimin kıyım kıyım olabildiğince kemiğe deyen
Meltemleri buluşturan bir rüzgar sancısı.
Heyecan ile şevk ile dün gitti.
Bugün var elimizde kıymeti elmas.
Dili sevgi, tınısı emek, gayreti şevkat olan hayat.
Aklı başında olanıda yakar yürek harlanır elbet bir gün aşk.
Ismarlama olma sen yine dik dur ey kalbim!
Sen geziniyorsun halen ruhumda bir yanım deniz o eski günlerden.
Yılları ekliyorum henüz çıkış için erken hayalin tutup atıyor kedere.
Bak sen şu kadereki yine acı dolu etinle kemiklerim.
Etraf azmetmiş karanlıgına karanlıklarımıza. Ne yazık merhaba gururlu aşkın ve aşkımız..
Durgun bir liman düşün, içinde kimse yok gemi yok çelik halatı yok.
Sığınacak yüzüde kalmamış su sesi var ama hiçlikle bezenmiş.
Bir fırtına da tutmuş hafif soğuk kışları andırıyor gibi.
Lakin kar yok.
İstiflenmiş demir yığınları kafa tutuyor bu çelik çağında güneş doğacak diye.
Gün batacak birazdan bugünde geç kaldık.
Zaman akıp giderken, bir çiçekli balkon sardunyalarla dolu hayal etmiştim oysaki...
Henüz varılacak yollar var der dururdum eskiden ve hep sabrederken ne gariptir ki!
Şimdi sadece kaçıyorum yaz aylarında denizde olmasa ah o gökyüzünü görmesem.
Geçermi sanarsın bu irin ve kan dolu acı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!