Firari Kaybetmişlik Tragedyası

Bir ölünün iç çekmesi gibi gece...
ıslak bir gece bu gece!
kendini çoğaltıyor bak!
ne gece ama dimi...
biraz yorgunum ve biraz yıldızım
bir o kadar sesimi boğan bu gecede,
birazdan şu karşımdaki pencereden ankaraya şiirler okuyacağım...
sonra mevsimler geldi...
bak mesela sonbahar yaklaşıyor...
yağmur yağacak,şimşek çakacak...
geceyi çarmıha geriyorum kimseler takmıyor
ve kendime kendimden başka bir ben yok...
içimde aykırı bir uykusuzluk ve korkağım sanırım...
dedim ya sonbahar mevsim diye ve son baharım olacak belki de...

Bir gün bir yağmurla terk edeceğim bu şehri...
burukluk vagonunun hasret trenine bineceğim...
belki türkülerle ve diyarı gurbette kanlı bir aşk bırakıp!
hayır dur! dur bekle...
Evet,bak! bak duyuyor musun Grinko çalıyor,
valse çalıyor
Grinko çalıyor her şey gidiyor ayakucunda
sigarasında gümüş tozu zambakları...
sanırım ayrılığında bir tadı var ve ayrılıkta inanılmayacak bir yenilikte,
dayanılmayacak gibi
çünkü ayrılığında hoyrat ve vahşi bir tadı var...
bilirsin parmaklarımız bir balık sürüsü...
suyumuz mu bitti de kimse dönüp bakmıyor yüzümüze?
oysa biz deniz sularını toplamıştık ılık dualardan...
dilsiz balıkçılar nerde kaldı?
arkamızda izler bırakıp savrulalım hadi bu adadan bir başka adaya...
gece olduğundan büyük bir derya demeye çalışıyorum kısaca...

her zaman her şey dediğimiz, en azımızdı...
her şeylerimiz olanlar ya hiç yoktu ya da benliğimizde olanlardan azdı yanımızda olmaları...
yaşadım yeniden iplik iplik...
bekledim iyi huylu yunan tanrılarını...
kimse bilmedi ve görmedi iyi niyetimizi...
su duruldu bak...
dağıldı yumurtaları balıkların!
insan bir filozoftu ceketi omuzunda,
bir korkulukta olabilirdi sarımtrak bir mısır tarlasında...
veyahut bir kayıp balık bahsettiğim sularda...

yorgun bir işçinin yüzü var ellerimde
ve ellerim saçımın arasında
onur akın çalıyor
''öyle garip bakma bana,çam kolonyası getirdim sana ''
sonra kesiyorum kan toplamış ırgat tırnağımı...
sanırım bir kasarasına binip gitmeli bir geminin...
filikasına bağlayıp bütün hızlı ve sarı günün yavaş sevgilerini...