Kapı çalındı; sarı lamba titredi.
Baristanın sesi “orta kavrum” dediğinde
kalbimdeki gece biraz açıldı.
Köpüğün üzerine ince bir yol çizdim;
adına çıkan en kısa güzergâh yine kahve kokusu oldu.
Çikolata kâğıdını usulca açtım;
kırık yerinden çocukluğum göründü.
Bir parçasını dilimin üstünde erittim,
diğerini bir sayfanın arasına koydum:
hâlâ en çok şiir arasında duruyorsun.
Kitabın sayfasını çevirdim;
mısra kenarında küçük bir kırıntı duruyordu.
Demek ki çikolata bile
unutmuyor seni.
Sıcak fincanı iki elime aldım;
titrememesi gereken ellerim değildi,
düşmesin diye içimde taşıdığım ismin harfleriydi.
“Gelmeyişini güzelleştiren bir mazeretin var mı?”
dedim fısıltıyla.
Cevap vermedi kahve,
ama buğu, yüzüme sığmayan
bir tebessümü sakladı.
Sayfayı çevirdim yine:
bir mısra seni çağırdı, ben tutamadım;
bazı kelimeler okunmaz, beklenir.
Garson masaya yaklaştı:
“Bir şeye daha ihtiyaç var mı?”
Var dedim içimden:
Adın, sesin, gözlerin… ama
susarak verdim siparişimi:
“BİR UMUT DAHA LÜTFEN..”
Saat ısrarla aynı dakikada kaldı;
içeri esen rüzgâr kapağı kapattı.
Kahve kenarında küçücük bir ay izi—
sen gülerken dudak payı kalır ya,
işte tam orası kadar yakın durdun kalbime.
Son yudumu içtim,
fincanın dibindeki şekil
sana benzedi diye gülümseyip sustum.
Ve anladım:
Kahve bitmişti;
ben ise sana başlamıştım çoktan.
Gelirsen, dünyanın tadı yerine gelir.
Gelmezsen, ben yine buradayım—
bir çikolatanın sabrında,
bir fincanın duasında…
Kara Çocuk 2
Kayıt Tarihi : 23.10.2025 18:55:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!