Küskün yüzlerde
şükürle başlar bir bayram sabahı
Transit arayışlarla
salıklı adreslerde kapı önlerine gelinir,
hoppa tenefüslerde lolipop ziller çalınır da...
Çalan aranırken;
iki adet mantar tabanca, üç beş boş tıpayla
bam başka biri ele geçirilirdi.
Helvacı ezgileriyle
şenlik seyirirdi gözlere.
Kaşlar çatık, salıncaklar ıslak...
Sarı mendiller salınırken kısılan şemse;
soluğu eşikte son bir koşu tutuşurdu
akşam ezanları arifesinde...
Nefes nefese çıkılırdı
misâfir odalarına gençliğin.
Sökülürdü yerinden pembesil seyirler
Üç şâhidini gösterip,
bir de uyku boşanırdı gözlerden
Buza boğulurdu
iliklerine kadar kristallerde.
içine kapanık çığlıklar
ve ancak;
güneş yutkununca flash alırdı
ilhamın mısra havalarından...
Mavi boncuk oyunlarıyla atamalar yapılırdı
kızıl ayzberglerdeki
eğitici kolların başkan yardımcılıklarına
ve oyun sanılırdı aşk! ...
Göze alarak kırılmayı, yenilmeyi
bir de hep yekle açılırdı dizeler.
Salıncak edalar, çat çat ezgiler...
Yeni yaftalar verilirken koltuk altlarına
tutmadan atılmayan zarlar
zil zurna sarhoş havalara, pullara
kapatılırdı tavlalar...
Oyalar yakardım bir zamanlar
mısra demlerken istek isterdim
sezen senfonisinden
'sarı odalar'
Adıyla saklı
giyotin gözlerle milâd!
Şiire doğranmış bütün tahkiyelere inat!
körfezleri adres gösterirdi zorunlu filozoflar
oysa;
(burada bütün şairlerden iddialı bir söz beklendiğinden
vaz geçiyorum)
ve siz köprüleri tutarken
ben, şehri kurtarmaya gidiyorum.
Yenmeye
koşuyorum...
25.11.2003 23:42:00
Yılmaz HelimerginKayıt Tarihi : 25.11.2005 23:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kardeşim Ömer Faruk GÜMÜŞALAN'ı saygıyla anıyorum.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!