Kamaştırıyor güneşi güzelliğin
Ayıplıyorum gökteki yıldızı
Sen olamadığı için ayı
Kıskanıyorum boynuna dolanan saçı
Kirpik gibi koruyamadığım gözlerini
Diline söz olamadığım için
Leylim, bahar gözlerinde mi yeşerdi
Nedir bu içine çeken beni
Kışımdan eser bırakmayan nedir
Kuşlar mı ötüyor sesinde leylim
Nedir bu yorgunluğumu alan
Şayet sahiplenilecekse bir şey
İhtişamlı gökyüzü senindir
Gökyüzü seninse eğer
Masmavi denizin maviliği senindir
Bir an her şey bitmek üzeredir
Gözün kararır, Azrail canını ha aldı
Ha almadı arasında kalıyorsun.
Terleme oluyor sonra ağrımsı bir titreme
Ve artık hazırsın dimi pes etmeye
Dur!!! Orda kal, görmüyor musun ışıkları
Gelsem birgün çat kapı sana
Çalsam kapını sevdiğim
Seslensem yüreğimle duyar mısın?
Duyupta açar mısın kapıyı
Öyle fazla şey istemem bir köşe yeter
Seni görmesemde olur duysam kafi
Kapansın umudun kapıları
Gelmeyecek gelecekte olan
Silinsin geçmişin anıları
Hatırlanmasın geçmişte kalan
Varsın yanıma yalnızlık çöksün
Varsa kaderimizde acıların şahı
Sinemizde yer açarız velhasıl
Duymazsın feryadımı figanımı
Mutluluğumdur duyacağın tek asıl
Tepe taklak olsada sol yanım
Ne çok kuştuk ölüme
Ne çok kandırıldık yarına
Hani yarınlar bizim olacaktı
Güzellik diyordunuz hani nerde
Bugünde dünün yarını değil miydi
Yaş otuz beş yolun yarısı edermiş
Yermisinde ölen yolunu tamamlamaz mı
Ölmek için toprağa gömülmek mi lazım
Kalbine gömülmek ölüm sayılmaz mı
“Sana giden yollar kapalıymış
Şahidim, güneşin sıcacık dokunuşlarına
Yağmurun ve karın vakitsizliğine
Gökkuşağının başkalarına açtığına
Şahidim sevdiğim beni sevmediğine
Çöpe atılmış taze ekmek oldum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!