Bir baba beş yaşındaki kızını hayvanat bahçesine götürmüş… O güzelim bahçede hiç fili görmemek olur mu? Tabi en büyükleri olarak en çok o dikkatini çekmiş küçük kızın… Bakıyor ki o koskoca filin ayağında incecik bir ip, fil dolaşırken o incecik ip gerilince fil geri dönüyor… Kız buna şaşırıyor… Babasına hayretle soruyor. ‘’Baba, o koca fil bu ipi koparamaz mı? ’’ Baba cevap veriyor. Kızım o yavru iken ayaklarında kalın ip vardı. Onu koparmak için çok uğraştı. Yıllarca koparamadı. Umudu kırıldı. Artık onu koparamayacağına öyle inanmış ki, kendini hiç zorlamıyor. Biraz zorlasa koparır.
Biz insanların çoğu işte o fil gibiyiz…
Vakti zamanında tek başımıza yapamayacağımız işler için, imece usulünü bulmuşuz. Zamanla o da yetmemiş demişler ki ‘’ daha büyük bir organizasyon yapalım… Yaşadığımız bölgeyi öyle koruyalım, yolları, köprüleri, vs… öyle yapalım… Güzel düşünce, bu örgütlenmenin adını ‘devlet’ koymuşlar. Devlet işi sıkı tutmuş, üyeleri de büyük ve zor işlerini üzerlerinden aldığı için, devlete karşı görevlerini yerine getirmişler. Görevini yerine getirmeyene karşı hep birlikte cezayı uygulamışlar. Çünkü birinin görevini yapmaması, diğerinin yükünü artırıyordu.
Böylece devlet günden güne, yıldan yıla güçlenmiş, yapılan işlerle devlete olan güven artmış… Devlet güçlü olunca devletin başındakiler de güçleniyor. Onlar da insanların gözünde büyüyor. Devletin imkanları ellerine geçince, onlar da zamanla devletin sahibiymiş gibi davranmaya başlıyorlar… Haklı olarak kullanılan cezalandırma sistemleri artık, baştakilerin keyfine göre kullanılmaya başlıyor… Böylece zamanla, halka hizmet için kurulan bu örgüt ‘devlet’ halkı hizmetkarları, köleleri olarak kullanmaya başlıyor… O güçlü devlete karşı tek tek insanlar ne yapabilir?
İlk başta gerçek para ile dönen devlet çarkı, sağlam temeller üstündeydi…
Bu gün ise yüzde on, gerçek para varsa yüzde doksanı kağıt ve dijital… Yani yüzde doksanı hayali bir sermaye… Yani bu sistem pamuk ipliğine bağlı bir sistem… Ama o ipliği zorlayacak birlik ve güç yok! Bütün üreticiliğini, bütün yapıcılığı kaybetmiş bir sitem… Balon gibi şişirilmiş… Balon gibi de patlatabiliriz…
Devletin başındakiler bir avuç, halk ise milyonlarca… Devletin başındakini isteseler bir günde değiştirebilecek güçteler… Ama o örgütlenme bilincini alamamışlar. Devletten başka bir örgütün öylesine güçlenebileceğine inanmıyorlar… Çünkü umutları kırılmış…
Baştakiler de onların örgütlenmesini, bir araya gelmesini istemiyor… Çünkü birleşseler kuru bir yaprak gibi döküleceğini biliyorlar… Yapabilecekleri tek şey var, onların örgütlenmesini engellemek, bunun için de o halkı bölmek… İşte din, dil, mezhep, ırk, renk, cinsiyet, yaş… gibi bütün ayrılıklar bu korku ile kural olarak konulmuş… Kurallar zamanla gelenek haline gelmiş, gelenekler de daha sonra yasa olarak kabullenilmiş… Yasalar değişse bile şimdi hala o geleneksel bağlılıklar sürmüyor mu? Yasa uygulayıcıları, gelenekleri öne çıkarıp iktidarlarını sağlama almaya çalışmıyorlar mı?
Devlet halka hizmetten uzaklaşıp, halkın üzerinde baskı aracı olarak, halkın zararına çalıştığı halde, halkın emeğini bir avuç insanın kasalarına aktarıp, halkı açlığa mahkum ettiği halde, aramızda hala, devletten korkup haklarına sahip çıkamayan ve bu korku ile devletin yanında yer alan insanlar var…
Şimdi ne farkı var bu insanların, ayaklarında o incecik iple dolaşan filden?
İşte görüyorsunuz, mücadele edenler haklarını alabiliyor, diktatörlerden kurtulabiliyor.
Birleşelim ve köleliğe son verelim… Sırtımızdan geçinen, yerli ve yabancı şirketlerin boyunduruğundan kurtulsak, insan gibi yaşamak hiç de hayal olmayacak…
Evet, buna başladık, katılmayan, bu direnişin dışında kalan emekçiler hep bir olalım, esnaflar, köylüler bu uluslar arası şirketler, en çok sizlerin emeğinize saldırıyor. İşçilerden alacakları bir şey kalmadı… Ama sizlerin elindeki her gün biraz daha azalıyor. Ağlayıp sızlamanın faydası yok… Direnelim… Kanımızı emdirmeyelim. Direnişe omuz verelim ki, direnenlerin yükü azalsın. Hedefe giden yol kısalsın… Elinizdeki bitmeden mücadeleye katılın ki, çoluk çocuğunuza borçtan başka miras da kalsın…
Onlar güçlü olduğu için başta değiller, biz gücümüzün farkında olamadığımız için, onlar güçlü görünüyor…
Haydi. ‘’Bu daha başlangıç, direniş devam ediyor! ’’
Kayıt Tarihi : 1.8.2013 15:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!