Benim ülkem ülkelerin en güzelidir
Benim ülkem üç yandan da denizdir
Burcu burcu dağları meleşen kuzularıyla
Üflenen bir kaval sesidir
Benim ülkem aşıklar nefesidir
Güneşi karşıki tepelerden kopardılar
bir akşam üzeri
kabuklarını soydular
dilimleyip sulu portakal gibi
önlerine koydular
Sabah ilk gün ışıklarında
Traktörlerle çıkılacak bozuk yollara
Başlarında oyalı yaşmakları
Kucaklarında kundaklı yavruları
Umuda tırpan vuracaklar
Köyümün emzikli kadınları
siyah saçlı asık suratlının biriydi
her gün mesaiye hep aynı giysisiyle
yarı paspal gelirdi
karşımda otururdu fazla konuşmazdı
hep susardı
biz diğer üç erkek
...ve boynunda ışıldayan en parlak yıldızlarıyla gece
sessizce ağınır ürkek pencerelere
bürünürken ak kadınlar kuzguni geceliklere
odaların esrik fısıltıları siner buludi perdelere
sarıya kesen Dünya siyahın hükümranlığında
Güz dönümü yıldırımlar kuşatırdı evleri
Pencere önlerinde begonyalar kırılırdı
Ben bir fena aşık bir çelimsiz zibidi
Yağmurlarda mezar taşı gibi dururdum
Islak akşamlarından geçerdim sonra hüznün
Kendimi habeşin meyhanesinde bulurdum
bir serçe konar pencereme
aynasını çıkartır kanadının arasından
kendine bakar
makyajını tazeler
gagasını boyar
sonra göz kırpar bana
önümde bir resim
tekerlekler
taşlı ve tozlu yollara direnen
önden öküzlerle çekilerek
ve arkasından itilerek
güçlükle döndürülen iki ahşap tekerlek
ben hep hayallerle yaşarım bu fani Dünya da
yürürken dikilirken sırt üstü uzanarak
ben hep hayal kurarım yatakta yan yatarak
bir sürü fabrikalarım olur benim
emrimde el pençe divan duran
Her ne kadar aşkı yazmam desem de
Bazen beni de yakar yandırır
Keser uykularımı bir düşle bıçak gibi
Bazen beni de bir sabaha yangınla uyandırır
Kurtulamam her ne kadar yazmam desem de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!