Kapına gelir,
önünde durur.
Aslında ruhuna ilaç arıyordur.
Buna rağmen bir eli sıktığı yumruk,
diğeri zile yüklediği sorumluluktur.
Akşamın sessizliği yüzüne benzer
Kimi an durgunlaşır, çocuklaşırım
Gündüzlerim düğümünü sensizken çözer
Her gün gece olsun diye çabuklaşırım
Aş değil, düş isterim; yaş değil, gülüş
Duvarlarımı yıkıp geleceğim sana
Bekle beni
Göz ardı edip bütün kötülükleri
Kendime ulaşmadan önce sana geleceğim
Bazı geceleri ışıtan o yürek benim
Bir süre daha gülüşlerimizden ödün vereceğiz.
Uzak ihtimalleri sindirmeyi öğrendikçe,
acılar dindikçe yeniden belirecek gamzeler.
Gam da, gamze de bilir sabrı.
Biz yavaş yavaş öğreneceğiz.
Yokluğuna uyandığım günleri tanımlar oldu
kahvaltısız içilen sigara
ve yaşadığımı sanmak için yaptığım
köpüklü sabah kahvesi.
Akşam olunca,
Hesaplamadığın vefa alacaklarına
yıpranan güvenine,
tozlanan sevincine rağmen,
kendine ve dokunduğuna karışmakta;
sığmayıp içlerden taşmaktasın.
Sel gibi yere akarın yok
Sen muhteşem bir hikaye kaybısın.
Mutlu sonla başlayıp karakter karakter dağılan.
“Bir varmış, bir yokmuş...” demeden önce,
mucizelerin mümkün olmadığına inandıran.
Sen,
kuruldukça buharlaşan hayallerin kahramanısın.
Olmaman gerekiyordu düşlerimde,
yanlış zamanda yanlış yerdeydik.
Dizimde izi kalmışsa yaranın,
hatırlatmalıydı ilk düşüşümü.
Neyse...
bir umut daha yeşermişti senden önce
senden önce söz vermiştim kendime
aynı acıyı tekrar yaşamayacağıma dair
emindim dersimi aldığımdan
emindim benzer duyguyla karşılaştığımda
bu kez doğru davranacağımdan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!