Ey Adem’in umudu, Muhammed’in sürûru!
İsmail’in onuru, İbrahim’imin göz nûru;
Sen ezelden ebede insanlığın mâbedi
Allah’a yönelenler huzurunda ebedî
Hicri sekizinci yıl; Ramazan ayı gelir
On bin kişilik ordu birden sana yönelir
Geliyorlar ey şehir! Kurtarmaya şânını
Bir nefeste tazeler müminler imânını
Melekler eşliğinde kuşatırlar dört yandan
Hicretin mihmandarı başta büyük kumandan
Bakma öyle ey şehir vakit vuslat vaktidir,
O Nebi’nin giderken sana olan “aktidir”
“Kalk ey şehir ayağa! Kalk ki gelen o yârdır
Yârin ayak izinden yürüyen bahtiyârdır”
Ademe bak ey şehir, yine baba yürekli
İsmail’in dilinde, “kurbanınım” sürekli!
İbrahim mi? Toplamış bütün oğullarını
Aşk ile geliyorlar açarak kollarını
Bak bu duyulan sesler, yârin ayak sesleri
Hakka yönelenlerin bir olmuş nefesleri
Sağ kol; Hâlid bin Velid, sol kol; Zübeyr bin Avvam
Haber gelir ileri! Herkes Mekke’ye devam
Es-Sa'd İbni Ubâde Seniyye'den girecek
Ebu Ubeyde gelir, küfre göğüs gerecek
Cihan kalkmış ayağa dilinde tek bir duâ
Sanki arştan sızıyor gökleri saran şuâ
Emir gelir Nebi’den “Kanınız akmadıkça
Düşman size saldırıp canları yakmadıkça;
Sakın sizde yakmayın masumların canını
İnsanları öldürüp akıtmayın kanını”
Küffar alır nasibi istisna kılınırlar
Kâbe’nin eşiğinden sökülüp alınırlar
Gönüller incinmeden gerçekleşir bir Fetih
Özlem ile kucaklar Kâbe’yi kutlu Fatih
Kuşatılır kâfir un putlar yere yıkılır
“Zafernâme” diyerek TEK/BİR bayrak dikilir
“Kalk ey şehir ayağa! Kalk ki gelen o yârdır
Yârin nazar kıldığı taş bile bahtiyârdır”
Şehir kalkar ayağa, işte âleme rahmet
Bakışından damlıyor göğsündeki merhamet
Gelmiş geçmiş Nebi’ler ardı sıra yürüyor
Muhacirler hasretle toprağa yüz sürüyor
Cebrâil’in kanadı kuşatmış Nûr Dağı'nı
Unutulmaz kılıyor Feth-i Kebir çağını
Akın akın insanlar, sanki membaa akıyor
Âlemlere rahmetin gözlerine bakıyor
Hâmd ü senâlar ile çıkar Nebi hutbeye
Kaldırarak başını selam verir ukbâya
Tutularak nefesler O Kibriyâ dinlenir
Biât edip hem cihan imân ile demlenir
Bir an mübarek yüzü çevrilir gökyüzüne
Bakışlar şimşek gibi döner o an yüzüne
Arşa müjde ulaşır, Beytullâh’ın diliyle,
Gök kubbeye yazılır O Resulün eliyle.
“Semayı ve güneşi yarattığı gün; Hâlik
Dokunulmaz kılmıştır bu diyârı O Mâlik!
Söz’ü gerçekleştirdin. Rabbim; Elhamdülillah
Bundan büyük gün yoktur ”Lâilâheillallah”
“Kal ey şehir ayakta! Kal ki gelen o yârdır
Yârin bastığı toprak ezelden bahtiyârdır”
Kaç bin asır şahittir haklı asâletine
Seni görmeyen göze gökten asâlet ine
Hangi yöne gidilse sana eğilir başlar
Evham biter yürekte senle muhabbet başlar
Muhabbetin şevkiyle gönüller gelir vecde
Vecde eren gönüller aşk ile eder secde
Ey göklerin alnına nûru çizilen hâle
Işığından iniyor gönüllere şelâle
Sun bize de Ey Kâbe! Nûrundan; bir damla sun
Uzağı yakın eden, benim gözyaşım olsun
Rukiye Aydın
Rukiye AydınKayıt Tarihi : 22.11.2013 20:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Not: Bu şiir 2014 Hicret Takvimi Mekke'nin Fetih yıl dönümü 1 Ocak sayfasında yayınlanmıştır.
![Rukiye Aydın](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/11/22/feth-i-kubra-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!